Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfan’ın müsbet fikirlerini veriniz . Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler uygulamaya geçtiği vakit Türk Milleti yükselecektir. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk-1933)

24 Kasım 2023 Öğretmenler Gününü çoşku ile kutladık. 24 Kasım sadece öğretmenler için farklı anlamı olan, çok özel bir gün değildir. Bugün ulaştığı mevkiyi ve aldığı kültürü öğretmenlerine borçlu olan bizler içinde çok anlamlı bir gündür ve günümüzde de Ata’nın yukarıdaki emri geçerliliğini aynen muhafaza etmektedir.…

Öğretmenlerimiz; bağrından çıktıkları Türk toplumunun göz bebekleridir.

Öğretmenlerimiz; milletimizi Türk milleti yapan kültür değerlerimizi doğrudan yaşatan ve gelecek nesillerimize aktaran nadide varlıklardır.

Öğretmenlerimiz; Türk Toplumunun birlik ve beraberliğinin devamını ve milli şuurlaşmasını bozmak isteyenlere sahip oldukları bilgi ve kültür değerleri göğsünü siper eden isimsiz kahramanlardır.

Beni ben, bizi biz yapan tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum. Mübarek ellerinden saygı ile öpüyorum..

Cumhuriyetimizin başöğretmeni Atatürk, kurduğu cumhuriyetin ilelebet muhafazası için gerekli olarak gördüğü kültürün önemini; “Cumhuriyetin temeli kültürdür” sözü ile beyinlere kazımıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün burada bahsettiği kültür kavramı; binlerce yıldan günümüze taşınan ve yabancı kültürlerden fazla etkilenmeden varlığını günümüze kadar devam ettiren zengin Türk kültürüdür.

Günümüzün dünyayı yönetmek iddiasıyla yola çıkan küresel mimarları, yaşayan milli kültür değerlerini kendi küresel menfaatleri açısından çok tehlikeli bulmaktadır. Çünkü onlar; milli kültürlerin milli devletler oluşturacağı düşüncesi ile “Global Kültür Değerleri” olarak dayattıkları; bilinçsiz, kişiliksiz, aidiyet duygusu olmayan, kökenine sahip çıkmayan, tek düşüncesi daha çok tüketim olan ve sosyal varlık olan insanı sadece karnını doyuran bir varlık haline dönüştüren yozlaşmış bir kültür yapısını insanlığa layık görmüşlerdir.

Küresel mimarlar, kendi güdümlerindeki modern kitle iletişim araçlarını kullanarak azami derecede sömürülmeye meyyal, karnı tok fakat beyni boş insan tipinin yaratılması için fazla zorlanmamışlardır. Çok iyi tahlil ettikleri günümüz insanının maddi ihtiyaçlarının manevi ihtiyaçlarından daha önde olduğunu tespit ederek oyunlarını; “Daha çok kazanıp, daha çok tüketerek, daha kaliteli yaşam elde edileceği” savı üzerine oturtmuşlardır.

Kültürel alışkanlıkların edinilmesi yüzlerce yıl birlikte ayni düzende yaşamayı gerektirmesine rağmen, yeni maddi alışkanlıkların edinilmesi çok daha kolaydır ve fazla zamana ihtiyaç gerektirmez. Ayrıca her türlü maddi ihtiyaçlar günümüzde çok küçük gayretlerle elde edilebilmektedir. Bu yüzden küresel mimarların saldırılarına karşı milli kültür değerlerimizi korumak eskisine oranla çok zorlaşmıştır.

Türk kültürü değerleri bugün ciddiölçüde küresel saldırı altındadır. Gelinen noktada binlerce yıldan günümüze taşıdığımız, bizi biz yapan ve bize Türk kimliğini sağlayan kültür değerlerimizi kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğumuzu bilmeli ve buna karşı milletçe direnmeliyiz.

Direnmeliyiz ama nasıl? Asıl sorun bunun mantıki cevaplarının bulunarak gecikmeden hayata geçirilebilmesidir.

İşte bu direnmeyi gerçekleştirecek gücü sağlayacak toplum kesimi vefakar ve fedakar öğretmenlerimizdir. Çünkü kültürün muhafazası tamamen eğitim ve öğretim meselesidir. Eğer Türk milli değerleriyle yetişmiş, milli şuura erişmiş, konusuna hakim, bilgili ve bilinçli öğretim kadrolarına sahip değilseniz küresel saldırılar karşısında toplumu koruyabilmeniz asla mümkün değildir.

Peki biz bugün bu vasıfları bulunan öğretmenlerimize sahip miyiz?

Öğretmen yetiştiren okullarımızın yöneticileri yetiştirdikleri her öğretmene toplumun yüklediği ağır sorumlulukların farkındalar mı?

Kanaatimce ne öğretmen yetiştiren okullarımızın öğretmenleri ve nede bu okulları bitirip Anadolunun dört bir yanına dağılan öğretmenlerimiz sırtındaki yükün farkında bile değildir. Çünkü onlar milli kültür bilinci ve Türk milli benliğinden yoksun, ayrıca milli şuurlaşmadan bihaber olarak yetiştirildiler. Toplumumuza yapılan küresel yozlaştırma saldırısından onlarda kendilerine düşen payı aldılar.

Beni bu karamsar düşünceye sevk eden pek çok olumsuzluk mevcuttur. Bunların başında çok sık değişen milli eğitim bakanı ve bakanlık bürokratları ile her gelen ekibin eskiyi beğenmeyerek akıl ve bilimin değil, alelacele alınmış kararlarla eğitim sistemini içinden çıkılamayacak kaos ortamına döndürmeleridir.

Biz biliyoruz ki; iyi eğitim ve öğretimin toplumdaki olumlu etkileri ancak bir nesil sonra yani, iyi yetişenler yönetim kademesine geldikleri zaman belli olur. İyi eğitimle kazanılan değerler en az iki nesil daha toplumu sağlam ve ayakta tutar.

Bunun aksine kötü eğitim ve öğretimin olumsuz etkileri ise derhal toplumun bütün kesimlerinde tahribatını gösterir. Toplumun direnci kısa sürede çöker ve küresel mimarlara hemen teslim olunacak bir ortama ulaşılır.

Peki biz şu anda ne durumdayız? Bunun gerçek cevabını aklıselim sahibi insanlarımızın tekrar tekrar düşünmelerinde yarar vardır.

Şimdi kültür konusundaki düşüncelerimizi biraz irdeliyelim;..

Bütün insan toplulukları; aralarında bulunan duygu, düşünce ve davranış biçimi, ırk, din, dil ve menfaat gibi hususlarda benzerlik ve beraberlik bulunan insanların bir araya gelmeleri ile oluşurlar ve sosyal bir varlık gösterirler.. Bir toplum, gelenek ve göreneklerinden Anayasa düzeyine kadar uzanan hukuk kurallarına birlikte uyar ve onlara göre organize olursa millet olma aşamasına erişir. Ancak bu aşamadan sonra devletin varlığından söz edilebilir.

Milletlerin milli karakterleri, yani onların ayrı bir millet olduğunu belirleyen değişmez vasıfları en az bin yılda oluşur ve millileşir. Her millet ayrı birikimlere sahip olduğundan milletlerin oluşturduğu devletlerde milletleriyle ayni bilgi birikimine sahip olurlar. Diğer toplumlarla ve değişik kültürlerle bir arada yaşamak zorunda kalındığında bazı milli değerler kayıplara uğrayabilir. Burada maddi değerlerin yitirilmesi veya değişik şekiller alması pek önemli değildir. Önemli olan milletlerin sahip oldukları sosyal ilişkilerini düzenleyen manevi değerlerini yitirmemeleridir. Çünkü manevi değerler korunabildiği takdirde kaybedilen maddi değerlerin zaman içinde geri kazanılması mümkün olmaktadır.

Millet kavramı ise dil, kültür ve ülkü birliğiyle birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir siyasi ve sosyal olgudur. Gazi Türk milletini; ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.’ şeklinde tanımlamıştır.

Atatürk’ün bu görüşü Anayasamız ile kesinleştirilmiştir. Ancak bugün millet kavramı üzerinde kamuoyunda yapılan bazı tartışmalar ile, millet kavramının teklik niteliği bozulmaya çalışılmaktadır. Oysa millet kavramı ayrıştıran değil, bütünleştiren bir olgudur. Millet bir bütündür parçalardan ibaret görülemez. Böyle görülürse bu parçaların her biri vatanın da parçalarına sahip çıkma temayülü gösterir. Bu ise devletin parçalanmasına giden yolu açar.

Sevgili Cumhuriyet öğretmenleri;

Türk milli varlığının muhafazası ve devletimizin ilelebet bek’asının sağlanmasında size çok önemli görevler düşmektedir. Mücadele etmeniz gereken konular çok ağırdır. Bu mücadele; bilgi, tecrübe, azim ve irade gerektirir. Sarsılmaz bir iman ve kendine güvene ihtiyacınız vardır.

Görevinizi yerine getirirken karşılaşacağınız sorunlar ile bunların Türkün aklı ve kabiliyetine göre çözüm metotlarını Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bütük Nutuk” isimli eserinde bulabilirsiniz. Ben sizin damarlarınızda dolaşan asil kan ile her türlü zorluğu aşarak cumhuriyetimize ve insanlarımıza sahip çıkacağınıza inanıyorum.

İlim ve irfan yolunuz açık olsun..

Yaşım tüm çalışan öğretmenlerden büyük olmasına rağmen ben saygı ile sizin mübarek ellerinizden öpüyor ve öğretmenler gününüzü kutluyorum.

Çünkü bizi var edenler sizlersiniz. Çünkü her biriniz anne ve babalarımız kadar bizlerden büyük ve kutsalsınız.

Aranızdan biri olmakla yani hocalığım ile daima gurur duydum ve yaşadıkça da duymaya devam edeceğim..