Merhaba Duygu, bir yıl içerisinde 4 filmde yer aldın. Oynadığın filmler dijital platformlarda büyük yankı uyandırdı. İsmini yeni yeni duyduğum oyunculardansın. Sektöre hızlı bir giriş yaptın diyebilir miyiz?
Bir anda ismim parlamış gibi gözüküyor, ama arka plan hiç öyle değil. Yaklaşık 7 yıldır başrol olarak yer almak için deli gibi çalışıyorum. Bunu bugün ilk kez senin röportajında söyleyeceğim; Uzun yıllar İngiltere’de yaşadım. Yapımcılara kartımı verdiğimde, bana ne işler yaptığımı sordular. Sırf altyapıyı doldurabilmek için, okul her tatile girdiğinde 3 ay Türkiye’ye gelip reklamlarda oynardım, figüranlık yapardım. Statü filmle birlikte sanki ana castta yer almış gibiyim. En zor yanı, hem Türkiye hem İngiltere’de tüm bunları yapıyor olmaktı. İşin sırrı; pes etmemek ve belirlediğin hedefe inanmaktan geçiyor.
Gecenin Nakaratı filminde Buğra Gülsoy’la başrolü paylaşıyorsun. En son bu filmin senin için bir dönüm noktası olacağından bahsetmişsin. Bu filmi diğerlerinden ayıran şey ne?
Buğra’nın şanlı bir isim olduğunu düşünüyorum. Çizgisini hiç bozmayan sanatçılardan birisidir. Oynadığı işlerin çoğu izlenmiş, halk tarafından sevilen bir isim. Filmimizin senaryosu çok güzel, bunun da çok büyük bir etki yaratacağını düşünüyorum.
Buğra Gülsoy’la çalışmak nasıl bir deneyimdi?
Çok güzel bir deneyimdi. Ben Buğra’yla defalarca çalışabilirim. Disiplinli, çekeceğimiz sahneye odaklı, seti de eğlenceli bir hale dönüştüren, hep pozitif bakan bir insan.
Film bize neyi anlatıyor? Ağlayacak mıyız yoksa ters köşe mi olacağız?
Filmin en güzel kısmı tüm hikayenin bir gecede geçiyor olması. Seyirci bizi aynı kıyafetlerle, bir gecede bizi izleyecek. Dünyada çok nadir rastlanan bir tür. Bence senaryo derin derin düşündürecek ama düşündürürken de güldürecek.
İstanbul’da doğdun ama İngiltere’de yaşamaya karar verdin. Bu radikal kararın sebebi neydi?
Ben 19 yaşına kadar Türkiye’deydim. İngiltere’ye dil okulu için gitmeye karar verdim. 6 ay gider gelirim diyordum fakat gittiğimde öyle olmadı (gülerek). Arkadaşlarımın da gazıyla orada kalmaya karar verdim. Özgürlük de hoşuma gitmişti. Üniversiteyi orada okudum. Eskiden orada okuyup, çalışınca oturum alabiliyordun. Bu fırsatı da değerlendirmiş oldum. İngiltere’de her işi yaptım; dadılık, barmenlik… Vatandaşlık aldıktan sonra dönmek istemedim. 5 yıl daha böylece kalmış oldum, ama bu süreçte Türkiye’ye çok gittim geldim. Anadolu bir şekilde beni kendi toprağıma çekti.
Çocukluğundan beri oyunculuk istiyormuşsun…
Evet, hep çok istedim. İngiltere de işletme okurken bir yandan da drama dersleri alıyordum. Bunu nasıl anlatsam bilmiyorum, ama oyunculukla ilgili bir kariyerimin olacağını hep biliyordum.
Yurtdışında bir kariyer planın var mı?
Çok isterim. Dil biliyor olmanın bana çok iyi bir proje getireceğine eminim. Doğru bir projeyle Türkiye’yi temsil etmeyi çok isterim.
Oyunculuk için Türkiye’ye kesin dönüş yapabilir misin?
Oyunculuk vesile oldu. Şuan çalıştığım yapım şirketi buraya gelmemi sağladı. Bizimkisi bir yol arkadaşlığı. Onların güvenini de boşa çıkarmak istemiyorum.
Yaptığın filmlerle büyük bir yükseliş yakaladın. Ekranda olmayı istiyor musun?
Şuan görüştüğümüz bir proje var, ama bir şey söylemek için çok erken. Olmasını çok istiyorum. Güzel filmler yaptım, şuan kovaladığım şey dizide yer almak.
Farklı kültürlerde büyüdün. Bunun hayatına nasıl yansımaları oldu?
Her kültürde arkadaş edinmiş oldum. Ufakta olsa birçok dil biliyorum. Orada yaşadıklarım, tecrübelerim hayata farklı açılardan bakma imkanı sağladı. Özel hayatında çok şey bilmenin ve çok şey yaşamanın oyunculuğa çok büyük etkileri var.
Yıllarca oyunculuk yapmak istedin ve şimdi oyuncu olarak insanlar seni izliyor ve beğeniyor. Bu yoldaki en büyük motivasyonunun neydi?
Kendime inanmak. Sonrasında başarının geldiğini görmek çok büyük bir motivasyon. Takdir edilecek şeyler yapmasan yolun bir yerinde topallayabilirsin. Doğru zamanda doğru insanlarla, doğru işler yapmak beni daha çok besledi, daha çok hırslandırdı.
Düştüğünde nasıl kalktın?
Çok düştüm, ama ben hedefe çok kilitli bir insanım. Ne iş yaparsam yapayım bir kadın olarak ayaklarımın üstünde dik duracağıma, başarılı olacağıma hep inandım. Ben yaşadığım kötü tecrübelerde hiç “Bu neden benim başıma geldi demedim. Bununla bana demek istediğin şey ne?” diye sordum.
İki ülke arasında, iki dünya arasında sıkıştığın oldu mu?
Ben tam bir gurbetçi gibi Londra’da yaşadım. Anadolu çocuğunu toprağına geri çağırır. Ben buna inanıyorum. İngiltere’deyken hep Türkiye’ye döneceğimi biliyordum.
Genelde Türkiye’den yurtdışına çıkma hayalleri kurulur sen tam tersi dönme hayalleri kurmuşsun.
İngiltere vatandaşlığımın olduğunu duyan tüm arkadaşlarım, “Biz nasıl vatandaşlık alabiliriz? Neden döndün?” diye sordular. Ne bekliyorsunuz? Bir sihirli değnek var ve Londra’nın sınırından girdiğiniz anda her şey mükemmel olacak diye bir şey yok. Ben çok ırkçılığa maruz kaldım, çok hırpalandım, psikolojik bir savaş verdim. Sadece yorgun olduğum için sokak ortasında oturup ağladığımı biliyorum. Yurtdışına gitmek size birçok şey katabilir, ama oradaki yaşam kolay değil.
Seni çok iş odaklı tanıdık, ama aynı zamanda çok güzel ve renklisin. Anlık mı yaşarsın yoksa bir hafta sonrası planın hazır mıdır?
Ben asla plan yapmam. Benim tek planım, hayatla hiçbir planımın olmamasıdır. İsteklerim, hayallerim var. Onlar için çabalarım. Ben ne zaman plan kursam, dünya başıma yıkılır. Anda yaşamaya başladıktan sonra hayatım daha kolay, her şey daha önüme düşer oldu.
Birine Duygu Mecan’ı tanıyor musun diye sorduğumda, senin hakkında ne söylenmesini, hangi özelliğinin anlatılmasını istersin?
Bir sanatçıda duruş çok önemlidir. Birine bu soruyu sorsanız, “Sırf Duygu Mercan var diye ben o projeyi izliyorum” demesini isterim.