İSTANBUL

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) 3. Olağan Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, dünyada iyiye ve güzele dair ne varsa savunmak, daima hakkın ve adaletin tarafında olacak nesiller yetiştirmek amacıyla kurulan TÜGVA'nın 4 yıl gibi kısa sürede çok önemli başarılara imza attığını belirterek, Türkiye'nin 81 ilinin tamamında faaliyet gösteren vakfın burslarıyla, yurtlarıyla, eğitim-öğretim hizmetleriyle, kıraathaneleriyle, icathaneleriyle, kamplarıyla, fikir, kültür, sanat, spor faaliyetleriyle önemli bir yere geldiğini söyledi.

Vakıftan beklentilerini Mehmet Akif Ersoy'un "Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek/İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek" sözleriyle açıklayan Erdoğan, "TÜGVA'dan Asım'ın nesli kıratında nesiller yetiştirmesini bekliyoruz. Bu çatı altında buluşan her gencimiz, mukaddes değerlerin, milli hedeflerin takipçisi ve sahibi olmalıdır." diye konuştu.

Erdoğan, salondaki gençlere şöyle seslendi:

"Sizler, bu milletin ve Türkiye'nin geleceğisiniz, umudusunuz. Ecdadın mirasının sadece büyüklüğünün değil, getirdiği sorumluluğun da idrakinde bir gençlik olarak sizler bizim iftihar kaynağımızsınız. Her birinizin ahlakına, kabiliyetine, gayretine, birikimine, azmine, başarılı olacağına, Türkiye'nin aydınlık geleceğine inandığım gibi inanıyorum. Türkiye'nin 2053 ve 2071 vizyonlarını oluşturma ve hayata geçirme vazifesini huzuru kalple sizlere emanet ediyorum. Tarihimizin en önemli eserlerinden olan Kutadgu Bilig, bakınız gençlere nasıl sesleniyor: 'Ey yolunda sevinçle ilerleyen genç, bu sözümü gönülden ve içinden gelerek dinle. Doğruluk yolundan şaşma, gençliğini değerlendir, ondan yeteri kadar yararlan. Çünkü ne kadar sıkı tutarsan tut, o bir gün elinden kaçar. Sende gençlik gücü varken, boşa harcama. İbadetten hiçbir zaman geri durma, hep ibadet et.' Bize doğruluktan şaşmamayı ve ibadetten geri durmamayı tavsiye eden ecdadımıza kulak verin. Bu nasihate uyanlar, hep kazanmıştır. Şeyh Edebali'nin 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' nasihatiyle çıkılan yol, ecdadımızın dünyanın en büyük ve güçlü devletini kurmasıyla sonuçlanmıştır. Bugün de hamdolsun son devletimiz Cumhuriyetimizi nice badirelerden kurtararak, bugünkü seviyesine getirdik. Hamdullah Suphi gençlere şöyle sesleniyordu: 'Yokuşları tırmandıkça, ufkun genişledikçe, asırlardır unutulmuş bir alemi hayran gözlerinle tekrar buluyorsun.' Geçmiş dönemler için temenni olan bu sözler bugün artık her gün daha da yaklaşılan bir hakikate dönüşmüştür. İnşallah sizler de aynı mirası sonraki nesillere bırakacaksınız."

"Her yere selamla, muhabbetle, sevgiyle gittik"
"Bizler millet olarak daima tarihin öznesi olduk. Hedeflerimizi büyük kılan, sahiplendiğimiz misyonu sınırlandırmamış olmamızdır." diyen Erdoğan, "Dünyanın neresinde olursa olsun hep haktan yana saf tuttuk. Her zaman mazlumların ve masumların hamisi olmak için çalıştık ama dikkat ediniz milletimizin hakimi değil, sadece ve sadece hizmetkarı olduk. Bu sayede gönüllere girdik, kalplere yerleştik. Bize gurur, kibir yakışmaz. Karşımdaki gençliği ehli tevazu, tevazu ehli olarak görüyorum." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülke içindeki başarıların da sınırları dışındaki bağların gücünün de bu şekilde elde edildiğini belirterek, "Aradan asırlar geçmiş olsa da hala bizleri gönüllerinde yaşatanların güven adresiyiz, umut kaynağıyız çünkü biz hep, her yere selamla, muhabbetle, sevgiyle gittik. Biz gittiğimiz yere 'Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu' diyerek gittik. Selamı karşımızdakilerin üzerine gönderdik. Rahmeti, merhameti karşımızdakilerin üzerine gönderdik. Bu, tevazunun ifadesidir, burada gurur olmaz, kibir olmaz. Biz bununla girdik yola. Bu yüzden coğrafyamızda ve ötesinde başı sıkışan, can ve mal güvenliği tehdit altına giren herkes, dini, dili, mezhebi ne olursa olsun kalbini ve yüzünü Türkiye'ye çeviriyor. Dünyanın en zengin ülkeleri sığınmacılara adeta vebalı muamelesi yaparken, biz soframızı milyonlarcasıyla paylaşıyoruz." şeklinde konuştu.

Gençlere herkese karşı muhabbetlerini, en az hayalleri, en az kariyer hedefleri kadar geniş tutmalarını tavsiye eden Erdoğan, "Vakfımızın ahlak, adalet, birlik, iyilik ve özgürlük olarak ifade edilen değerlerini, kağıt üzerinde bırakmayacağınıza, hepsini de bihakkın hayata geçireceğinize inanıyorum. Bu anlayışla hareket ettiğinizde TÜGVA'yı sıradan bir sivil toplum kuruluşu olmanın çok ötesine taşıyabilir, tarihte silinmez izler bırakabilirsiniz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülkemizde geleceğini başka mecralarda, başka yerlerde arayan tek bir gencimiz kalmayana kadar misyonunuzu yerine getirmiş olamazsınız. Kendi medeniyet köklerinden ve hazinelerinden habersiz hiçbir gencimiz kalmayana kadar, hiçbirimize durmak, dinlenmek yoktur. Tarih boyunca bunu defalarca başardık, bugün de başaracağız. İnanmak ve başlamak, başarmanın yarısıdır. Bugün burada, karşımda hedeflerine ulaşma konusunda kararlı, inançlı ve yola koyulmuş, dolayısıyla başarının yarısını zaten yakalamış bir gençlik görüyorum."

"Göz ağlamazsa söz ağlar"
Erdoğan, konuşması sırasında, TÜGVA İzmir Şubesi üyelerince yapılan tezahüratlar üzerine, "Ben bugün İzmir'i çok kararlı görüyorum, İzmir'i kararlı görüyorum. İzmir iyi başladı, Allah'ın izniyle bu işi bitirecek, bunu görüyorum. Kararlıyız, başaracağız." dedi.

"Üstad Necip Fazıl'ın ifadesiyle 'Kim var?' denildiğinde sağına, soluna bakmadan 'Ben varım' diyen sizler gibi yol arkadaşlarına sahip olduğum için Rabbim'e ne kadar hamd etsem azdır." ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Merhum Ali Fuat Başgil 'Gençlerle Baş Başa' kitabının giriş bölümüne gerçekten çok çarpıcı iki ikazla başlar. Birincisinde, 'Çalış, genç arkadaşım çalış. Namerde muhtaç olmak ölmekten beterdir.' der. İkincisinde ise 'Gençliğini eğlenmekle geçiren, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir.' der. Az önce İsmail kardeşim (TÜGVA Başkanı İsmail Emanet), gözleri yaşlandı. Ben de kendisine dedim ki; göz ağlamazsa söz ağlar. Onun için bundan dolayı hiç utanmamıza gerek yok. Yeri geliyor ben de ağlıyorum. Akif öyle diyor, 'Ağlarım ağlatamam / Hissederim söyleyemem / Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.' İşte Ali Fuat Başgil'in bu eserin sonunda, merhum hocamız, gençlere birtakım tavsiyelerde bulunuyor. Aradan geçen 70 yıla rağmen bu tavsiyelerin kıymetinden en küçük bir eksilme olmadığını görüyoruz."