Sevgili okurlarım geçen hafta sizlere sunduğum Hocalı katliamının içyüzünü “Yürekler yaralayan bu vahşeti okuduğunuzda , erkek dahi olsanız içinizin sızlamasına, bırakın gözyaşlarınız da karışsın!. Belki o zaman insanlık dışı kahredici işkenceleri unutmama ve yeri geldiğinde hesap kesme imkanı bulunur.” şeklinde sonlandırmıştım.
Artık bilelim ki, bu hayalperestler, vurup arkasına bile bakmayan küreselcilerin en sadık köleleridir.
O dönemde yakınımızda ve/fakat sorumluluk alanımızın dışında cereyan eden vahşetle ilgili yaptığım saptamaları, yaşanan gerçekleri öğrenmeye susamış siz değerli okurlarımla paylaşmayı onun için çok önemsiyorum.
Yazı dizimin üç ve dördüncü (3-4) bölümlerinde batı yanlısı Levon Ter Petrosyan’dan bahsetmiş ve 1991 yılında aldığı Ermenistan devlet başkanlığı görevini 1998 yılına kadar sürdürdüğünü dile getirmiştim. Putin’in yokluğunda bu zatın Ermenistan’a olan katkıları, Amerika ve Avrupa birliğinden alınan desteklerle zirve yapmıştı.
O yıllarda Iğdır ve Erivan’da yapılan devlet bazında protokollere Hudut Tabur Komutanı olarak katılmam nedeniyle bu zat-ı muhteremi (Petrosyan) yakinen gözlemleme imkanı bulmuştum.
Bahse konu anılarımı belki ilerleyen zamanlarda sizlerle paylaşma imkanı bulurum.
Şimdi Petrosyan’ın sekiz yıllık şaşaalı döneminde Ermenistan’a kazandırdıklarına bir bakalım!.
Ermeniler malum güçlerden aldıkları destekle uluslararası hukuku hiçe sayarak Azerbaycan toprağı olan Karabağ bölgesine bir yerleştiler pir yerleştiler!
28 yıldır anılan bölgedeki sivil halkı vahşice katlettiler! Masum çoluk çocuğa yaptıkları mezalimliği anlatmaya inanın içsel gücüm elvermiyor!.
Neyse ki 1992’de tarih sayfalarına kara leke olarak geçen Hocalı katliamından sonra Türk Ulusunun ve Türk Silahlı kuvvetlerin her türlü desteği ( Eğitim- Atış- Tatbikat- Üstün birlik yetiştirme, Lojistik destek vb. ) ile bu gün o bölgede vatanı için mücadele edebilecek güçlü bir Azerbaycan silahlı kuvvetleri yaratılmıştır.
Yine Ermeni oyunlarına dönelim.
Petrosyan 1998 yılında artan ekonomik sıkıntılar ve özellikle muhalif baskılar nedeniyle görevini bırakmak zorunda kaldı.
Muhalif baskı derken Petrosyan’la aynı partide görev yapan Rusya yanlısı Robert Koçaryan’dan bahsettiğimi bilin isterim.
Bu arada Ermenistan’ın sekiz yılda yaptığı büyük atılımların altında Sovyetler Birliğinin dağılmasının payı çok büyüktür. Bu nedenle Sovyetler Birliği’nin dağılmasının üç ana nedenini bir kez daha sizlerle paylaşmam gerekiyor.
1- Sovyetler Birliğinde yaşanan EKONOMİK ÇÖKÜNTÜ…
Rusya bu sürede en büyük darbeyi ekonomik alanda yedi. Kim tarafından derseniz? Orta Doğu’nun yüzölçümü bakımından en büyük ülkesi olan Suudi Arabistan tarafından!..
Aynı zamanda petrol bağlantısı konusunda Amerika’nın en büyük destekçisi olduğu malumun ilamıdır.
Bana göre devlet olma hüviyeti zedelenmiş bir toplumdur Suudi Arabistan!..
Bu toplum 1985 yılında Petrol üretim kısıtlama anlaşmasından çekilerek Rusya’ya en büyük darbeyi ekonomik alanda indirmiştir. Bu sayede 1985’de 3.8 milyon varillik günlük üretimini 1986’da 10 milyon varile çıkararak dünyada petrol fiyatlarının büyük ölçekte düşürülmesini sağlamıştır. Sovyet Rusya’nın ekonomisini ayakta tutan önemli bir gelir kaynağı olan PETROL adeta darbe yemiştir.
2-ETNİK ÇATIŞMALAR :
Sovyetler bünyesinde bulunan ülkelerin Gorbaçov döneminde ayaklanması konusu..Yazı dizisinin 3-4 bölümlerde açıklanmıştır.
3-GORBAÇOV FAKTÖRÜ:
Sovyetler Birliği’nin yıkılışında önemli payı olan Gorbaçov’u yazı dizisinin üçüncü bölümünde yeteri kadar açıklamıştım. Bir hususu daha ilave ederek Gorbaçov meselesini sonlandırmak isterim.
“Gorbaçov can çekişen Sovyetler Birliği’ni ayakta tutmak maksadıyla iki bombayı elinde tutuyordu. Bunlardan ilki Glastnost(Açıklık Politikası) ve ikincisi ise Perestroika ( Yeniden Yapılanma ) kavramıydı. Elinde patlayan bombalar ne yazık ki Koskoca Sovyetler Birliği’nin tarihe karışmasına sebep olmuştur.
Devam edecektir.