Askeri Birimleri Yıpratıp Söndürmeyle Nereye Kadar!..

Askeri Birimleri Yıpratıp Söndürmeyle Nereye Kadar!..

Değerli okurlarım geçen hafta 1968 Kara Harp Okulu iletişim sitesinden Türk ulusunun ayakta kalmasının teminatı olan ordumuz üzerinde oynanan oyunların dile getirildiği bir ileti aldım. Bu kez, okudukça heyecanlandığım iletinin kahramanı, Askeri orta okul, lise ve Kara harp okulunda beden eğitimi öğretmenliğimizi yapmış Emekli Öğretmen Albay Münir Biberci olmuştur.

Öğretmenimin kaleme aldığı aşağıdaki yazısını elinizi vicdanınıza koyarak ve altını çizerek okumanızı tavsiye ediyorum..

Ben önemsediğim yazıyı dikkatle okuyunca askeri okullarda 1959 yılında başladığım ve 1999’da emekli olduğum 40 yıllık öğrencilik ve meslek yaşamım film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Eski bir asker olarak kapatılan ilim irfan yuvalarında öğrenim gören bir öğrenci olmam nedeniyle konuyla ilgili bir kaç aydınlatma yapmamın hakkım olduğunu düşünüyorum.

***

Son zamanlarda askeri okullar ve askeri kurumlarda akıl almaz uygulamaların önce adını koyalım derim..

Önümüzü aydınlatan, ileriye emin adımlarla ve başarıyla yürüyebileceğimizin teminatı olan Atatürkçü Düşünceyi yüreklerine kazımış askeri öğrencilerin, onları hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan yetiştiren askeri öğretmen/eğitmenlerin, eti senin kemiği benim diyerek bizlere emanet eden aile büyüklerinin yüreğine hançer saplayarak cezalandırmak değil de nedir, bu yapılanlar?!..

Yeri gelmişken yanlış anlaşılmayı önlemek adına burada bir hususu dile getirmeliyim. Az da olsa genç yaşta beyinlerine hükmedilerek bin bir aldatmacayla Askeri okullara kaydı yapılan askeri öğrencilerin kimlerin desteğiyle bu kutsal yuvalara yerleştirildiğini hala bilmeyen var mıdır çok merak ediyorum?..

Zira 15 Temmuz 2016 kalkışmasından sonra ‘kurunun yanında yaşta yanar’ zihniyetiyle suçsuz, günahsız askeri öğrencilerin tamamının okullarıyla ilişkileri kesilmiştir.

Yine 15 Temmuz kalkışmasından birkaç yıl önce iktidar mensuplarının Fetullah Gülen hakkında dile getirdikleri methiyeleri, Önce Vatan ve Yeni Çağrı gazetelerinde üç bölüm halinde sizlerle paylaşmıştım. Tekrar okunmasında sayısız yararlar olduğuna inanarak aşağıda sunuyorum..

http://www.oncevatan.com.tr/suclular-disarida-oldukca-verilen-vaatler-dilenen-ozurler-anlamini-yitirir2-bolum-makale,36559.html

Vatan sevgisi olan ve aklını iyi yönde kullanan her Türk vatandaşı bu gerçekleri görmekle kalmayıp, Türk halkıyla tekrar tekrar paylaşmalı ve üzerimizde oynanan oyunların görülmesine vesile olunmalıdır.

İnanın iç ve dış düşmanlarımız!, Türk ulusunun ve onun ayrılmaz bir parçası olan silahlı güçlerimizin üzerinde deprem etkisi yaratan bu uygulamalar karşısında hedeflerine yaklaşmanın heyecanıyla zevkten sekiz takla atar hale gelmişlerdir!.. Yazıktır, günahtır bu ulusa, azınlıkta kalan ve/fakat doğru yoldan saptırılmış askeri öğrencilerin dışındaki, cengaver vatan evlatlarına!..

Bu kandırılmışların dışında kalan Atatürk sevdalısı asker adaylarını bilim yuvalarından atmayı ve o mukaddes asker ocaklarını bir hiç uğruna lağvetmeyi nasıl değerlendirmek gerektiğini takdirlerinize sunuyorum.

Bazı sorular sorarak yazımı sonlandırmak istiyorum..

Ülkemizde bilimden sanata kadar pek çok konunun önderliğini yapan Türk ordusunun mensuplarını hangi insanlar yetiştiriyordu bu güne kadar?!..

Kutsal Türk Ordusunun eğitim ve öğretim kurumlarının münevver mensupları diye haykırdığınızı duyar gibiyim..

O nedenle diyorum ki, Askeri eğitim/öğretim yuvaları yüzyıllardır özveriyle çalışarak Türk ulusunun koruyuculuğunu layıkıyla yerine getirmekteyken mi söndürülür? Demekten kendimi alamıyorum.

Saygılarımla…31 Ocak 2017 İZMİR

XXXX


ASKERİ OKULLARIN FETÖ BAHANESİ İLE KAPATILMASI

Münir Biberci Emekli öğretmen Albay…

Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye. Ordunun kan damarları subay ve astsubaylardır. Subaylar, Astsubaylar askeri okullarda yetişirler. Bu okullarda öğretim; öğretmen subaylarca, eğitim ve idari hizmetler sınıf subaylarınca verilir. Zaman zaman Askeri Okullara Askeri Orta Okullar da ilave edilmiştir.

Genelde subay, astsubay olmak isteyenler sınavla Askeri Lise veya Astsubay Hazırlama Okullarına girerler. Sağlık muayenesi yanında Beden Eğitimi, Mülakat ve Test sınavlarına girerler.

Askeri Lise ara sınıflarına ve Harp Okuluna sivil liseden giren öğrencilere eski öğrenciler; Kaydı – Kabul kısaltması olarak alaycı bir dille Kaf–kaf derler. Kaf-kaflar okula, derslere eğitimlere önce uyum sağlayamazlar. Zorlanırlar. Öğretim eğitim, disiplin, emir-komuta, arkadaşlık, ortama uyum kolaylıkla alışılacak bir şey değildir. Ama zamanla eski öğrencileri kendilerine örnek olarak duruma alışırlar.

Askeri okul öğrencisi daha ilk gün askeri üniforma ile tanışır. Bu üniforma hayat boyunca ona büyük bir sorumluluk verir. Bu öğrenciler aynı üniformayı taşıyan subaylarca her gün sabah 06.00 dan akşam 21.00’a kadar; Vatan, Millet, Bayrak için, askerliğin ve taşınır üniformanın namusu, şerefi için eğitilirler. Bu eğitim ileride ordu saflarına katılacaklar için büyük bir avantajdır.

Askeri okullar bir kışladır. Buradaki öğretmen subayların her biri branşlarında söz sahibi olup; Vatan, Millet sevgisini, Atatürk ülküsünü en iyi bilen ve öğrencilerine bu duyguları aşılamaya çalışan özverili subaylardır.

Eğitici olan subaylar, komutanlar ise liyakat sahibi olup öğrenciler tarafından Vatan, Millet ve Atatürk sevgisi örnek alınacak subaylardır. Öyle ki bu okullarda görev alan aşçısından hamamcısına kadar bütün yardımcı personel öğrencilere ve okula karşı sorumluluklarını bilenlerdir. Öğrenciler bu personele saygı ile, onlar da öğrencilere sevgi ile yaklaşırlar.

Ben bir askeri orta okullu olarak her gün “kalk – karavana (yemek – yat – içtima borusu çalan Kadir Ağa’yı, Harp Okulundaki hamamcı Aziz Ağa’yı hiç unutmadım.” O Aziz Ağa her gün hamamı 04.00’de açardı. Soğuk su – sıcak su ayarlamalarını bıkmadan, usanmadan yapardı. Harbiye’liler ona ”Aziz Ağa” yı ve diğerlerini saygıyla anıyoruz.

Askerliğin köşe taşlarından biri olan nöbet-hizmet – zimmet üçgeni etrafında dolanılır. Meslek hayatı boyunca.

Askeri okulda önce koğuş ve mutfak nöbetiyle tanışılır. Düşünün: Uykunun en tatlı yerinde birisi başucunda “arkadaşım kalk! Nöbet sırası sende” diyor. İşte askerlik başlamıştır. Bu başlangıçtır. Bu yıllar boyu daha da ağırlaşarak devam eder. Askeri okul hayatı sona erip rütbeleri taktıktan sonra da Nöbetçi Subaylığı – Nöbetçi Amirliği olarak devam edecektir. Nöbet büyük bir sorumluluktur. İşte askeri öğrenci daha genç yaşında bu sorumlulukla tanışır. Sorumluluk Askeri Okul ile başlar, ölünceye kadar devam eder. Biz emekli olsak bile Vatan, Millet, Atatürk Sevgisi’nden emekli olamayız. Sorumluluktan kaçamayız. Beni bu yazıyı yazmam da taşıdığım ve askeri orta okuldan aldığım bir sorumluluk duygusudur.

Askeri okullarda geçen seneler kişiye sorumluluk bilinci yanında; arkadaşlık, fedakarlık, dayanışma, ortama intibak durum değerlendirmesi gibi özelliklerle kazandırır. En önemlisi bu şanlı yuvalarda öğrenciye Vatan, Millet, Bayrak, Atatürk Sevgisi aşılanır. Askerliğin namus ve şerefinin en yüce bir duygu olduğu, gerektiğinde bu uğurda seve seve can vereceği öğretilir.

Askeri liselerde öğretim en üst seviyededir. Burada aynı zamanda askeri eğitime de adım atılır. Öğrencilerin yüksek bir ruh olgusuna ulaşması sağlanır. Askerlikte; Ruhi, fiziki, bedeni ve fikri olgunluk çok önemlidir. Bunlar; bu okullarda geçen yılların birikimidir.

Sivil okullarda askerliğin gerektirdiği ruhi, fiziki ve bedeni olgunluğu veremezsiniz hiçbir zaman.

Askeri liselerin ve Harp Okullarının koridorları, dershaneleri, koğuşları, yemekhanesi, spor salonları, hatta hamamları bile bu ruh ile yankılanır. Hani “Kuleli Ruhu – Harbiye Ruhu” derler ya, bunu sivil lise ve Milli Savunma Üniversiteleri ile veremezsiniz.

Söylenen marşlar, edilen yeminler, antlar, yemek duaları, tekmiller, verilen emir ve komutlar onlara bu ruhu kazandırır. İşin özü “ruh” tur.

Askeri lise öğrencisi burada silahla tanışır. Evet ucunda süngüsü (kasaturası) olan piyade tüfeği. Özel ve resmi bayram günlerinde bu tüfeği ile törenlere katılır. Bazen beden eğitimini tüfekle yapar.

Bu sporun adı da silahla yapıldığı için ‘Savaş beden eğitimi’ olarak adlandırılır.. Fevzi Moray notu

Askeri okullar her yıl yaz aylarında belli bir süre okul dışında deniz kenarlarında kamp (çadırlı ordugah) yaparlar. Buralarda askeri eğitim – atış yanında yüzme ve beden eğitimi faaliyetlerinde bulunurlar. Bol bol çeşitli yerlerde çeşitli nöbet tutarlar. En önemli nöbet hizmeti: mutfak – yemekhane nöbetidir. Öğrenci yemeklerinin sağlıklı, istihkaka uygun ve eşit dağıtılması çok önemlidir. Bunun için ileride bölük, tabur, alay komutanları erlerinin her türlü istihkaklarında çok hassas olurlar.

Bu kamplarda öğrenciler olumsuz koşullara alıştırılırlar. Böylece özgüven, arkadaşlık, dayanışma ve yardımlaşma duyguları kazandırılır. Bedeni ve ruhi olgunluğa ulaşılır.

Askeri liseleri bitirenler Harp Okullarında veya Askeri Fakülte ve Yüksek Okullarda öğretim ve eğitime devam ederler. Bu ocaklarda da Atatürk, Vatan, Millet, Cumhuriyet, Bayrak (sancak) sevgisi en yüksek seviyede verilir.

Ordunun, askerliğin namusu, şerefi ön plandadır. Harp Okullarına alınacak İmam Hatiplilerle asla bu sağlanamaz.

Harp Okullarına zaman zaman sivil liseleri bitirenlerden de öğrenci alınır. Bunların sağlık muayenesini geçip bedeni ve fikri testleri başarı ile vermeleri şarttır.

Bu öğrencilerin Harp Okulu hayatına intibakları zordur.

Öğretim eğitim ve günlük hayatta emir ve komuta altında yaşama, sorumluluk, nöbet, hizmet daha zorlaşmıştır.

Sivil lise ve askeri lise kaynaklı öğrenciler ilk önce kamplarda intibak eğitiminden geçirilirler. Harp Okullarının kendi özelliklerine göre yaz kampları vardır. Kara Harp Okulunun İzmir (Menteş)’de ATAT (Atış ve Tatbikat Bölgesi) kampı vardır.

BU MADDEYE ÖZEL DİKKAT! F.MORAY

Burada sivil kaynaklı öğrencilerin bir kısmının intibak edemeyip yemin töreninden önce ailelerce alındıklarına çok şahit oldum. Harp Okulunda görev yaptığım 15 yıl boyunca bunları yaşayarak gördüm. Askeri liselerdeki beden eğitimi dersi burada artık Savaş Beden Eğitimi dersi olmuştur. Öğrencilerin en çok çekindiği ve zorlandığı derslerden biridir. ATAT da muharebe eğitiminin yanında her türlü silahla atış yapılır. Yakın boğuşma- süngüleşme- yüzme (askeri yüzme – silah taşıma, adam kurtarma) öğretilir. “Oryantiring” ve gece eğitimleri yapılır.

Bazı sivil kaynaklı öğrencilerin bu kamp hayatını intibak ederek askeri liseli den bir farklarının kalmadığını da gördüm. Ama daima önlerinde askeri liseli örneği olduğunu da unutmamak gerek.

Buradan askeri lise’lerin gerekliliği çıkar.

Harp Okulları Ve Harp Akademileri Milli Savunma Üniversitesi Haline Dönüştürülemez.

GATA; Gülhane Hastanesi Külliyesi olamaz.

Kuleli Marşını, Harp Okulu Marşını bilmeyen , söylemeyen, söylerken kalbi gümbürdemeyen, gözlerinden yaş akmayan, tüyleri diken diken olmayan bir subay olur mu?

Bir Kuleli Boru Trampet Takımının, bir Harp Okulu Bandosunun ihtişamını yaşamayanlar, Tambur Majörlerin (şef) havaya fırlattığı asanın gök yüzünde süzülüşünü hayranlıkla seyretmeyenlere veya bütün bunlara boş gözlerle bakanlara ne denir?

Harp Okulu Komutanlarının hafta sonları öğrencilere “Merhaba Harbiye” dediklerinde yeri göğü inleten “Sağol” nidaları; her yıl Mart ayında yapılan geleneksel yoklamada

Atatürk’ümüzün Harbiye’deki numarası olan “1283” denildiğinde bütün öğrencilerin “içimizde” haykırışı asla Milli Savunma Üniversitesi Rektörü ile sağlanamaz.

Bugün yapılanalar bir aldatmacadır.

Türk Milleti’nin, Türk Vatanı’nın geleceği ile oynamaktır.

Hem askeri ortalı, hem askeri liseli, hem Harbiyeli olarak, F.MORAY NOTU : (Ben de askeri orta okulunda , Kuleli Askeri lise ve Kara Harp Okullarında eğitim/öğretim gördüm.) hem de meslek hayatı Askeri Okullarda geçen bir emekli subay olarak yapılan yanlışlıkları söylemek zorundayım. Türk Subayının vasıflarını, nasıl yetiştirileceğini bilenlerden biri olarak bu yazıyı yazmak içinden geçtiğim kutsal ocak için bir görev idi.

Çok önemli bir tespit. F.MORAY

Ergenekon-Balyoz ile yapılanlara şimdi de Askeri Okulların kapatılması ekleniyor. Ordunun can damarları kesilmek isteniliyor.

1962/ 22 Şubat ve 1963 21 Mayısı Harp Okulunda yaşayan bir subayım.

1459 öğrencimin hayatının söndürüldüğünü, çeşitli hapis cezalarının ve idamların verildiğini bizzat yaşayanlardanım.

Çok önemli bir tespit. F.MORAY

Bütün bunlara rağmen Harp Okulu kapanmadı veya başka bir şekle dönüştürülmedi. Yeni gelen öğrencilerle devam ettik. Hep beraber Harbiye Marşı’nı söyledik. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini okuduk, “1283” denince “içimizde” dedik.

Bedelli askerlik, sözleşmeli er – subaylık. Şimdi de mor bereli aranıyor.

Bir mor bereli, bir komando subay – astsubayın nasıl yetiştiğini, alt yapısının askeri okullara dayanması gerektiğinden beri uzaklar. Her halde öyle zannediyorum ki; bütün bunlar önceki yıllar şura kararı ile ordudan ayrılan bir emekli paşanın kurduğu ve IŞİD’e, ÖSO’ya eleman pazarlayan bir şirketin ihalesi ile olacak.

Türk Ordusu; Türk Milleti demektir, Türk Vatanı demektir. Vatan ise Atatürk demektir. En büyük Harbiyeli Atatürk’tür.

Vatanını sevenler Askeri Okulları kapattırmayacak, Harp Okulunu, GATA’yı, Harp Akademisini başka bir şekle dönüştürmeyecekler.

10.Yıl Marşı gibi Millet’e mal olmuş Harbiye Marşı’nı unutturmayacağız.

Kanla – irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti”

Cehennemler kudursa ölmez nigahbanıyız.

Yüzyıllardır Harbiye, bu orduya şan verir.

Çıkardığı dehalar semalara yükselir.

Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga Milleti

Tarihlere sorun ki: Bize ölmez TÜRK derler.” Diye caddeleri, meydanları inleteceğiz.

Her Cumartesi Beşiktaş’ta 13.30’da başlayan “Askeri Okullar kapatılamaz” nöbetinde buluşmak üzere. Saygılarımla

Münir BİBERCİ Em.Öğ.Alb.