Hani tarih uzmanı olmaya, yaşanan ne varsa tüm ayrıntıları ile ezber etmeye falan gerek yok. Vatanımızın kurtarıcısı ve çağdaş ilkeler ve devrimlerle günümüze ulaştıran, asırlarca var olmasını sağlayan oluşumları gerçekleştiren Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü severiz, saygı ve minnet duyarız. Her ülkenin liderleri var, varlığının idamesi için gayret eden savaşan, yenilik ve doğru olan uygulamaları halkının kullanımına sunan yöneticiler var iken Atatürk’ün ülkem halkında ki yeri de sevgisi de çok farklıdır, biliriz. 57 Yıllık ömrünü tamamıyla Türk milletine adamış, yokluk, eksiklik, yetersizliklere aldırmadan, günlerce uyumadan, çok defa yemeden içmeden hedefe ulaşmak adına mücadele etmiş, ATATÜRK bu tanımlamanın karşılığı tek lider, ülkemizin tarihinde de dünya tarihinde de.

Aleyhine oluşturulan kampanyalar, itibarını ve sevgisini azaltmak için yapılan çalışmalar, hangi seviyede olurlarsa olsunlar, rağbet görmeyecek, prim almayacaktır. Neden bu kesinlik, neden bu keskinlik diye düşünecek olursak, sevdik, saygı duyduk, bağrımıza basıp yüreklerimizde var ettik, aksine, tersine ne yapılırsa yapılsın tutmadı, tutmayacak. Tüm okuyup izlediklerimiz, dinlediklerimiz ve dimağımızda oluşan kanaat pozitif bildiğimiz ne varsa teyit etti. Negatif içerikli tüm uyarlamalara da baktık, irdeledik, gerçeklerle karşılaştırıp akla yatkın tek tarafını dahi bulamadık. Hal böyle olunca yetişkin, bilgili, erdem sahibi, kâmil insanımız bir yana bebelerimiz, çocuklarımız dahi yetişme esnasında görüp duyup dinlediklerinden ilham alarak ATALARINI çok özel bir yere yerleştirdiler yüreklerinde.

..

Geçtiğimiz yıllarda 10 Kasım Atatürk'ü anma töreninde

küçük bir kız çocuğu "Atatürk ölmüş" diye hüngür hüngür

ağlıyordu ve anne babası da küçük kızı sakinleşsin diye

"ama o bizim kalbimizde yaşıyor" diye avutmaya çalışıyorlardı.

Ancak küçük kızı bir türlü sakinleştirememişlerdi.

Günlerce televizyon ekranlarında web sayfalarında konu olmuş, hepimiz duygulanmıştık.

Aşağıdaki anekdotu okuyunca biran bu olayı anımsadım.

Efendim olay otistik çocukların eğitildiği bir okulda geçiyor.

Musa öğretmen çocuklara Atatürk´ü anlatırken "O ölmedi içimizde yaşıyor" diyor.

Aradan bir süre geçiyor, küçük çocuğun ailesi öğretmene eskiden çok su içen çocuklarının artık su içmediğinden yakınarak, yardım talep ediyor.

Musa öğretmen çocuğa neden su içmediğini soruyor.

Çocuğun öğretmenine verdiği yanıt yeri göğü inletecek, gözyaşlarını suya - sele çevirecek bir yanıttır.

Küçük çocuk "içinde yaşattığı Atatürk boğulmasın diye su içmemektedir.

Öğrencisini gözyaşlarıyla bağrına basan Musa öğretmen; "İstediğin kadar su içebilirsin, Atatürk çok güzel yüzme biliyordu" deyince Hayat normale dönüyor ve küçük çocuk içinde özenle koruduğu Atatürk´ünün yüzme bildiğini öğrenince yeniden su içmeye başlıyor.

..

Bu okuduğunuz yaşanmışlık biz büyükleri dahi az hüzünlendirse dahi bilinç sahibi bizleri, ne mutlu bizlere ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletindeniz diye sevindiriyor, mutlu ediyor, duruşumuzda ki sağlamlık ve netlik daha bir artıyor.