19 Nisan (eski takvime göre 8 Nisan) 1783 tarihinde Rusya Çariçesi 2. Yekaterina, Kırım yarımadası, Taman yarımadası ve

19 Nisan (eski takvime göre 8 Nisan) 1783 tarihinde Rusya Çariçesi 2. Yekaterina, Kırım yarımadası, Taman yarımadası ve Kuban bölgesinin Rusya’ya verilmesini öngören bildiri imzaladı. Bu olay Kırım Tatar halkının en büyük trajedisi olarak tarihe geçti. Kırım’ın Rusya tarafından işgal edilmesi, Kırım, Kırım Hanlığı ve Kırım Tatar halkının tarihine Rusya’nın ve Yekaterina II’nin agresif kolonileştirme politikası sonucunda devletin çöktüğü ve bağımsızlığın kaybedildiği dönem olarak geçti. Yekaterina’ya Kırım’ı işgal planını Kont Grigoriy Potyomkin sundu. Kırım tarihini araştıran uzmanlara göre Rusya, Kırım’ı işgal etmesinin ardından gasp yaptı. Kırım Tatar halkının maddi değerlerinin ortadan kaldırdı, en itibarlı şahısları seçip yok etti, en iyi topraklara el koydu. Bütün bunlar Kırım Tatarlarına Rusya idaresi altında iyi yaşamın olmayacağını mesajı idi. Rusya’nın işgalinden sonra Kırım Tatarlarının siyasi kurumları ortadan kaldırıldı, Kırım Tatar toplumu için geleneksel olan dini ve yerel özyönetim organları ortadan kaldırıldı. Ancak sonuç itibarıyla KırımTatarları için en büyük facia, Kırım Tatarlarının Kırım’dan dışlanması ve Rusya ve başka ülkelerden göçmen yerleştirilmesi oldu. Tarihi verilere göre 1783-1793 yılları arasında Kırım Tatarlarından 380 bin hektardan fazla verimli toprak alındı. Bu topraklar, Grigoriy Potyomkin’in sekreteri Popov, kont Bezborodko başta olmak üzere Rus burjuva kesimine ve memurlara verildi.  1778 yılında Kırım’ın toplam nüfüsü 527 bin kişi oluşturuyordu. Bu nüfusun 500 bini (yüzde 95) Kırım Tatarları idi. 1776-1795 yılları arasında 300 binden fazla Kırım Tatarı vebadan öldü ve Osmanlı İmparatorluğuna göç etti. Sonrasında patlak veren 1.Dünya Savaşı sırasında Çarlık Rusya, savaş yükünü daha fazla kaldıramadı ve köylü kesimin büyük çaplı isyanıyla karşılaştı. Birde Çarlık askerleri bu köylülerin üzerine ateş açınca isyan hareketi bir devrim hareketine dönüştü ve Bolşevikler tarafından darbe yapılarak Sovyetler Birliği kuruldu. Sovyetler Birliği, 2.Dünya Savaşı’nda binlerce Kırım Tatarını Orta Asya’ya sürgün etti ve adeta Kırım’ı Ruslaştırdı. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra da Kırımın peşini bırakmayan Rusya, 18 Mart 2014’te Kırım’ı yasa dışı yollarla ilhak etti. Tatarların Uzak Asya'ya sürülmesi(1944) ve Ruslaştırma politikaları Kırım yarımadasında Rusların artmasına ve etnik Rusların sayılarının Tatarlar ile etnik Ukraynalılara karşı daha fazla olmasına sebep olmuştur. Kırım Tatar halkının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve diğer bazı Kırım Tatar Milli Meclisi yetkililerine Kırım’a giriş yasağı getirildi. Kırım Tatarları’nın iradesini temsil eden Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) aşırıcı örgüt kapsamına alınarak faaliyetleri yasaklandı. Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Kırım Tatarlarının evlerine, camilere, okullara baskınlar yaptı. KTMM'nin verilerine göre, Rusların yönetimi ele almasından bu yana çoğunluğunu Kırım Tatarı 11 kişi ölü bulundu, kaybolan 15 kişiden ise haber alınamadı.
İdlib gerginliği üzerinden Türkiye’nin kararlı duruşu sayesinde istediklerini elde edemeyen Rusya, bu sefer de kirli propagandalara başvurarak Hatay’ın sözde ‘ çalınmış vilayet’ olduğunu vurguladı. Aslında nerenin çalındığı gayet bellidir. Biz Türkler Hatay’ı kimseden çalmadık kimse de bize bedavadan vermedi. Gerekirse Hatay için savaşı göze almıştık ve yine bu kararlı duruşumuz sayesinde Fransa bizimle Hatay için savaşmayı göze almadı. Takip eden süreçte de Fransız askerleri Hatay’dan çekildi. Rusya’nın bu saldırganlığı yüzyıllar boyunca devam etti ve sinsilikleri hiç son bulmadı. Tekrar gördük ki ilk anlaşmazlıkta Ruslar, istedikleri olmayınca bu sefer medyayı devriyeye sokarak Türkiye’ye iftira attılar