Orman yangınları, dünya genelinde iklim değişikliğiyle birlikte daha sık ve yıkıcı hale gelmiştir. Türkiye de bu durumdan ciddi şekilde etkilenmektedir. Ancak birçok ülke, teknolojik gelişmeler ve stratejik hazırlıklarla bu tehditlere karşı güçlü önlemler almaktadır.

Türkiye, her yıl yaz aylarında yalnızca ağaçlarını değil, geleceğini de alevlere teslim ediyor. Her yangın haberi, içimizi bir parça daha yakıyor. Ama biz, yalnızca alevlere değil, ihmallere, eksikliklere ve zamanında atılmayan adımlara da yanıyoruz aslında.

Orman yangınlarının çoğu, insan kaynaklı hatalardan ya da ihmallerden doğuyor. Bilinçsizce yakılan anızlar, kontrolsüz piknik ateşleri, yola atılan sigara izmaritleri... Her biri, binlerce ağacın, hayvanın ve canlının hayatına mal olabiliyor. Buna iklim krizinin etkileri, artan sıcaklıklar, azalan nem oranı ve kuruyan bitki örtüsü de eklendiğinde, yangınlar adeta kaçınılmaz hale geliyor.

Ama asıl yakıcı olan, bu yangınlara karşı yeterli hazırlığın hâlâ yapılmamış olması. Yıllardır konuşulan ama bir türlü çözülemeyen bir eksiklik var: yangın söndürme uçakları.

Zamanında havalanamayan bir uçak, binlerce dönüm ormanı kaderine terk edebiliyor.

Uçak filosu yetersiz, eldeki uçakların bazıları bakımsız ya da envanter dışı. Yangın alanına müdahale geç kalıyor, hava desteği olmadan sadece kara ekipleriyle mücadele ediliyor. Oysa dakikaların bile çok değerli olduğu bir savaş bu…

Ve en önemlisi: Orman, sadece ağaç değil; bir ekosistem, bir hayat, bir gelecek olarak görülmeli.

Her kaybedilen orman, yalnızca ağaçların değil, suyun, havanın, toprağın, hayvanların ve sonunda insanın da kaybıdır.

Artık sadece üzülmek yetmez.

Artık sadece dua etmek yetmez.

Artık sadece seyretmek, paylaşmak, yorum yapmak yetmez.

Türkiye, ormanlarını korumak zorunda. Çünkü yanan sadece ağaçlar değil; çocuklarımızın yarını, nefesimiz, suyumuz, yaşama nedenimiz..

Dünyada alınan önlemler ve kullanılan teknolojiler

Yapay zekâ ve erken uyarı sistemleri:

Birçok ülke, orman yangınlarını henüz küçük dumanlar çıkarken tespit edebilmek için yapay zekâ destekli kamera ve sensör sistemleri kullanıyor. Bu sistemler, sıcaklık ve duman değişimlerini analiz ederek erken uyarı verebiliyor.

Uydu takibi ve termal haritalama:

Gelişmiş ülkeler, uydular üzerinden ormanlık alanları sürekli olarak izliyor. Isı kaynaklarını algılayarak olası yangın risklerini önceden tespit edebiliyorlar.

Drone ve insansız hava araçları:

Yangın bölgelerinin keşfi, haritalanması ve anlık müdahale için drone kullanımı yaygınlaştı. Ayrıca ağır yük taşıyabilen özel dronelar yangın söndürme görevlerinde de kullanılmaya başlandı.

Yangına dayanıklı toplum modelleri:

Bazı ülkeler, “yangına adapte olmuş toplum” anlayışıyla halkı bilinçlendiriyor. Evler yangına dayanıklı malzemelerle inşa ediliyor, tahliye planları hazırlanıyor, gönüllüler eğitiliyor.

Otonom helikopter ve hava araçları:

İleri ülkeler, içinde pilot bulunmadan uçabilen helikopterlerle yangın bölgelerine su ve kimyasal madde ulaştırabiliyor. Bu sayede hem risk azaltılıyor hem de hız kazanılıyor.

Bölgemizdeki ülkelerde durum

Yunanistan: Yangın sezonu başlamadan önce binlerce gönüllü eğitiliyor, drone ve hava araçları artırılıyor. Sınır ötesi işbirlikleriyle yangın söndürme kapasitesi güçlendiriliyor.

İspanya, İtalya, Fransa: Uydu destekli yangın izleme sistemleri, yüksek sıcaklık bölgelerinde risk haritaları ve hızlı müdahale ekipleri oluşturuluyor.

Rusya: Yangın sezonlarında afet bölgelerinde olağanüstü hâl ilan edilerek hem askeri hem sivil kaynaklar seferber ediliyor.

Türkiye’de son durum ve kayıplar

2025 yılı itibarıyla Türkiye’de çıkan orman yangınlarında yaklaşık 19.000 hektar (190 milyon metrekare) ormanlık alan zarar gördü. Özellikle İzmir, Muğla ve Antalya çevresinde büyük kayıplar yaşandı.

2021 yılında yaşanan büyük yangın felaketinde ise toplam 170.000 hektar alan yanmıştı. Bu, Türkiye tarihinin en büyük orman kaybıydı.

Türkiye için önerilen tedbirler ve teknolojiler

Yangın söndürme uçak ve helikopterlerinin sayısı artırılmalı, bakımları eksiksiz yapılmalı.

Drone ve sensör tabanlı erken uyarı sistemleri kurulmalı.

Yangına dayanıklı orman köyleri ve acil tahliye yolları planlanmalı.

Uluslararası yangın müdahale iş birlikleri artırılmalı.

Türkiye, orman yangınlarıyla mücadelede kendi hava filosunu kurmalı. Modern, etkili ve hızlı müdahale edebilecek uçak ve helikopterlerle donatılmış bir yapı şart.

Yangına karşı ilk müdahale süresi hayati olduğundan, bölgesel yangın üsleri kurulmalı. Bu üslerde özellikle yaz aylarında sürekli hazır bekleyen ekipler, ekipmanlar ve hava araçları bulunmalı.

Gönüllü yangın timleri eğitilmeli, orman köyleri ve çevresindeki halk bilinçlendirilmeli.

Erken uyarı sistemleri geliştirilmeli, uydular ve insansız hava araçlarıyla orman alanları anlık izlenmeli.

Sonuç olarak, yangınla mücadelede artık sadece söndürme yetmez. Asıl önemli olan, erken tespit, hızlı müdahale ve sürekli hazırlıktır. Türkiye, teknolojiyi ve toplumsal farkındalığı birleştirerek ormanlarını koruyabilir. Çünkü kaybedilen her ağaç, sadece bir doğa parçası değil; aynı zamanda bir nefes, bir canlı, bir gelecek demektir.