Osmanlı Padişahları’nın içerisinde, en yenilikçi, en cesur ve en dirayetli padişahlardan birisi şüphesiz ki, II. Mahmut’tur. Öyleki bugünkü rejim sistemimiz olan Cumhuriyet’in temelini atan padişah diyebiliriz. Hatta Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal’in yaptıkları yenilikler II. Mahmut’un ya yaptıkları ya da yapamadıklarının yapılanlarıdır.

İngiliz Tarihçi Harold Temperley; onu Kanuni Sultan Süleyman’dan bu yana Osmanlı’nın en büyük padişahı olarak değerlendirmiş ve ¨İstanbul’da büyük bir kaos yaşanırken, tahta çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun o muhteşem canlılığını hızla harekete geçirerek onu tekrar güçlü kılan padişahtır¨ diye yazmıştır.

Bazı tarihçiler Sultan Mahmut’u ¨kararlı ıslahatçı¨ diye vasıflandırır ve ¨ 400 senelik mazisi ve 100.000 ‘den fazla mensubu bulunan Yeniçeri Ocağını kaldırması, Osmanlı tarihinde en önemli yeniliklerinden en önemlisi olmuştur,¨ der.

Helmuth Von Moltke; Prusya ordusunun mareşalıdır. 1837-1839 seneleri arasında kurmay binbaşı olarak Osmanlı ordusunda danışman olarak görev yapmıştır. Anılarında, Sultan II. Mahmut'u Rus Çarı Büyük (Deli) Petro ile mukayese edenlere karşı onun reformlarını takdir eder, ancak ¨Büyük Petro ülkesine toprak kazandırdı, Sultan Mahmut ise  kaybettirdi¨ der.

Tarihçi Yılmaz Öztuna; ¨Bugünkü Türkiye’de Atatürk ne ise, o günün Türkiye’sinde Sultan Mahmut da o idi. Öyle prensipler koydu ki, öldükten sonra bile mezarından rejimini yönetiyor, kimse dokunamıyordu¨ der.

Onun İstanbul’un Yeniçeri Caddesi’ndeki türbesinde ¨Büyük bir padişah, adil ve bilge imparatorluğun güneşi,  doğunun kapılarını yeni bir yaşama açtı¨ yazılıdır. Sultan II. Mahmut için bu övgüler yanında, giriştiği reformlar için ¨Gavur Padişah¨ diyenler de olmuştur.

Ben şahsen, II. Mahmut’un Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini yüzlerce yıl önceden atan bir Osmanlı padişahı olduğuna inanıyorum!

II. Mahmut Osmanlı'nın çok zor dönemlerinde dünyaya gelmişti. Doğduğu yıllarda Osmanlı; Rus Savaşı, İran Savaşı ve isyanlarla cebelleşiyordu. Babası I. Abdülhamit o 4 yaşındayken öldü. Tahta hanedanın en yaşlı erkeği olan kuzeni III. Selim geçti. III. Selim, kısır olduğundan dolayı kendinden küçük kuzenleri II. Mahmut ve IV. Mustafa'yı kendi çocukları gibi gördü. Onların eğitimine de büyük önem verdi. Kardeşi IV. Mustafa, oldukça hırslı bir karakterdi ve muhafazakar bir yapıya sahipti.

II. Mahmut ile IV. Mustafa adeta zıt kardeşler gibiydiler. Mustafa, bazı yeniçerilerin de desteğini alarak kuzeni III. Selim'i tahttan indirdi. Osmanlı yönetimindeki yenilikçi ve III. Selim yanlısı herkesi öldürttü ve tahta çıktı. Bunun üzerine Alemdar Mustafa Paşa, IV. Mustafa'yı tahttan indirmek için İstanbul'a doğru yola çıktı.

Alemdar Mustafa Paşa, Osmanlı'nın kudretli paşalarından biriydi. Alemdar Mustafa Paşa'nın kendisine karşı darbe hazırlığında olduğunu öğrenenen IV. Mustafa, tahtın potansiyel adayları III. Selim ve II. Mahmut'u öldürtmek istedi. Kuzeni III. Selim'i öldürtse de kardeşi Mahmut bir cariyenin yardımıyla cellatlardan kaçmayı başardı. IV. Mustafa'yı tahttan indiren Alemdar Mustafa Paşa da II. Mahmut'un tahta çıkmasını sağladı. Abisinden daha merhametli olan II. Mahmut, tahta çıktıktan sonra onu öldürmek istemedi. Ancak...Abisinin yeniçerilerle anlaşarak kendisini tahttan indirmeyi planladığını öğrenince başka bir seçeneği kalmadı ve abisinin ölüm emrini verdi. Saray ve etrafındaki yozlaşmanın devlete ne kadar büyük bir zarar verdiğini erken yaşta tecrübe etti.

Ona göre tüm bu sorunların esas kaynağı Yeniçeri Ocağı idi. Sürekli isyana kalkışan yeniçeriler, ülkedeki yeniliklere karşıydılar ve savaşlarda başarısız olmanın baş sorumlusuydular. Kendi çıkarlarına göre de padişah değiştirmeyi alışkanlık haline getirmişlerdi. Ustaca taktiklerle yeniçerileri tarihin tozlu sayfalarına gömdü.

II. Mahmut, başlarda yeniçerilere karşı esas niyetini pek belli etmedi. İmparatorluğun o dönem isyanlar ve savaşlarla uğraşması da Yeniçeri Ocağı'nı kaldırma planını sürekli ertelemesine sebep oldu. Ancak 1826'da nihayet Yeniçeri Ocağı'nı kaldırdı. Pek çok yeniçeriyi öldürttü veya sürgüne gönderdi. Yeniçerilerin halkın desteğini alamaması için onlar hakkında adeta cadı hikayeleri yayarak başarılı bir propaganda gerçekleştirdi.

Bir yandan yenilik yapmaya çalışırken bir yandan da isyanlarla uğraşıyordu. II. Mahmut döneminde yeniçeri isyanlarına ek olarak Sırp, Yunan ve Rumen isyanları da çıktı. Sırp ve Rumen isyanları bastırıldı ama Yunan isyanı sonunda büyük oranda toprak kaybı yaşandı.İmparatorluğun gidişatının kötü olduğunu kabullenen II. Mahmut, devletin ömrünü uzatmak için her alanda ıslahatlar yapması gerektiğini biliyordu. Batı’nın o dönem Osmanlı'ya olan üstünlüğünü kabullendi ve yaptığı ıslahatlarda batı ülkelerini örnek aldı.

Osmanlı Devleti'nin yönetim sisteminde büyük değişiklere yol açacak ıslahatlar yaptı.

İlkokulu zorunlu hale getirdi.

Kılık kıyafet devrimi yaptı. Kavuk yerine fesi getirdi. Devlet dairelerinde üniformayı zorunlu kıldı.

İlk resmî gazete onun döneminde çıktı.

Türk tarihindeki ilk tıp fakültesi olan Tıphane'yi kurdu.

Ayanlığı kaldırarak köylere muhtar, eyaletlere de müşir atadı.

Belediye işlerini düzenlemek amacıyla “ihtisab nezareti”ni kurdu, ilk belediyecilik faaliyetlerini başlattı.

Posta teşkilatı kurdu.

Memurların yargı ve terfilerini düzenlemek için ¨Meclis-i Valayı Ahkam-ı Adliye'yi¨ kurdu.

Yabancı dil bilen Müslüman diplomat yetiştirmek için tercüme odaları kurdu.

Yeniçeri Ocağı'nı kaldırdıktan sonra,  Asakar-i Mansure-i Muhammediye'yi kurdu.

Ordunun asker ihtiyacını karşılamak için  ¨Mekteb-i Fünun-ı Harbiye’yi¨ kurdu.

Özellikle kılık, kıyafet alanında yaptığı devrim yüzünden tepki gördü. Yeni kıyafetlerin benimsenmesi için devlet dairelerine üniformalı tablolarını astırdı. 

Ayrıca halkı tedavi ettirmek için Avrupa'dan doktorlar getirtti. Batı müziğinin yerleşmesini sağladı. 

Attığı modernleşme adımları, çağdaş nesillerin yetişmesini sağladı. Avrupa'ya eğitim için gönderdiği gençler bir süre sonra ¨Jön Türkler'i¨ oluşturdu. Jön Türkler de Namık Kemal gibi yazarları etkiledi. Bu yazarlardan etkilenenlerden biri ise Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tü.

II. Mahmut'un 1800'lü yıllarda ektiği tohumlar 100 yıl sonra modern bir cumhuriyetin doğuşuna yol açacaktı.

Padişahlığı döneminde oldukça acımasız kararlar almak zorunda kaldı, tüm zorluklara rağmen devrim niteliğinde çalışmalar yaptı. Zamanında değeri pek anlaşılamadı ve halk onu ¨Gavur Padişah¨ olarak andı.

Türk siyasetinde sorumluluk taşıyanlara ve onlara yön verenlere en önemli tavsiyemiz; Osmanlının son 200 yılı ile birlikte yakın tarihimizi, Kurtuluş Savaşı’nı hangi şartlarda yaptığımızı ve Cumhuriyeti nasıl kurduğumuzu, ayrıca dünya siyasetini adeta ezberlemeleridir.

Son söz: tarih ilmi ibret almak, geçmişten geleceğe ışık tutmak için vardır. Bunun temel şartı ise, gelecek nesillere tarihimizi her yönüyle doğru ve de iyice öğretmektir.