Rabbin takdiri...

Ölüm herkesin mutlak sonu.

Hayat denilen handa misafiriz. Geldik, gidiyoruz. Yaşadık, ölüyoruz...

Geçen günlerde "diz çökmeyen adam" Ramazan Keskin Hoca'yı Rabbi'ne yolcu ettik.

Kaderin emri karşısında diz çökmüştü.

Kendisiyle hastalanmadan önce görüşmüştük.

Hastalığı süresince yüzyüze hiç görüşmedik. Zaman zaman çocuklarına durumunu sorup öğreniyordum.

Belki bir veya iki sene kadar oldu. Şire pazarı esnaflarından Orhan abi aradı. "Eski mücahitler Müteahit oldu" deyip girdi konuya. Gazetede bir yazımı okumuş ve oldukça etkilenmişti. Ramazan Keskin Hoca ve arkadaşlarına da Medine Mescidi'nde yazımı okumuş, yazım üzerine ciddi bir de sürtüşmeye girmişlerdi.

Ben "eskiden oy kullanmak şirktir diye iddia edenler bugün oy topluyorlar" ifadesini kullanmıştım yazımda.

Ne değişti diye de sormuştum. Madem sistem aynı sistem, düzen aynı düzen öyleyse ne değişti de şirk koşmak eylemi ile özdeşleştirilen oy kullanmak gayet meşru ve mübah olmuştu?

Tartışmanın özeti buydu.

Beni de davet etti Orhan abi...

Tabi gittiğimde yaklaşık on kişi vardı. Konuşmanın sonlarına doğru İrfan Yılmaz elinde bir poşet mandalina ile gelmişti.

Ortamı yumuşatmak adına getirdim diye bir de esprili giriş yapınca gülüştük.

Ramazan Keskin Hoca ilmine nadir rastlanacak türdendi.

Her konuşmamı bilgiyle susturacak kadar güçlü bir alim ve hatipti.

Bazı hususlarda dinleyiciler gibi ben de tatmin olmadım. Bazı mevzularda konu dağıldı. Bazı açıklamalarda ise kendisiyle çelişip "eskiden yanlıştık, yanılmıştık" deyip olgunlukla meseleye yaklaştı.

Aramızda hoş bir sada oluşmuştu. Beni Mescide ve yaptığı sohbetleri dinlemeye davet etti.

Zaman ve imkân buldukça olabilir deyip nazikçe ayrıldık birbirimizden. Sarılıp kucaklaştık.

Eskilerden, eski çileli günlerden, gençliğin verdiği güç ve ateşten bahsetti.

İlme dayanmayan herşey çürür diye ekledi.

Evet ilme dayanmayan öngörü veya tabular, ne derseniz deyin...

Zamanla çürür!

İlim temelli yaklaşmak elzemdir!

Bugün bir insan askere gidiyor diye kâfir olmaz, biri çocuğunu okula gönderiyor diye müşrik sayılamaz demişti!

Bunları söylersek ilmi delil getirmemiz gerekir ki o da ancak nefsimizden, yanlış tevilimizden ileri gelir demişti. 

Zamanında yeterli yorumu yapacak tevil çıkaracak ilimden yoksunduk. Yanlış yaptık, yanlış söyledik diye eklemişti.

Yanlış yaptığını, kendisiyle çeliştiğini kabul etme olgunluğu göstermiş, her soruma etraflıca cevap vermişti.

İlminden, derin analiz kaabiliyetinden etkilenmemek imkânsızdı.

İlk kez bu kadar uzun oturmuştuk. Daha evvel sosyal medya dahil birçok alanda kendisini dinlemiş, hatipliğinden etkilenmiştim.

Bir kez de Kernek Meydanı'nda Filistin ile ilgili bir mitingde denk gelmiştim ona. Yine yürekleri fetheden bir konuşma yapmış, herkesi etkilemeyi başarmıştı.

28 Şubat sürecinde aldığı risk, yaptığı yiğitlik herkesçe malum...

"İşte Malatya Kışkırtıcısı" diye haberlere konu olmuş, hakkında kitap ve makaleler yazılmıştı.

O dönemin baş aktörlerinden, kahraman hocalarından biriydi.

Tabi eski Ramazan Keskin mi haklıydı, yoksa yeni fikirleri mi doğruydu bilemiyorum. O fikirleri tartacak, tartışacak ilme sahip değilim.

Hasılı bir Ramazan Keskin geçti bu diyardan. Soy isminin hakkını veren Keskin bir adam...

Allah adil olandır. Hakkı neyse teslim edecektir. Rabbim geride kalanlarına sabırlar versin.

Selam ve muhabbetle...