Her zaman sorarız “Acaba bulunmam gereken yer mi burası?” diye kendi kendimize. Halbuki en doğru yerdeyizdir farkında olmasak da. 

Bulunduğunuz yerin sizde değiştirecekleri elbette ki vardır ve tam olarak da bu yüzden ordasınızdır. 

Belki bir rüzgâr attı sizi oraya belki de kader, kim bilir. Yine de acı da tatlı da olsa görecekleriniz vardır. 

Kim bilir belki de asıl olmanız gereken yeri olduğunuz yer sayesinde anlamışsınızdır. Karanlığı görüp aydınlığa çıkmayı istemek gibi. 

İnsan nerde olmak ister ki sorusunun cevabı da her zaman “Değer gördüğü yerde” olmalıdır ki sizin için en iyi ihtimal olsun. 

Her zaman tutmaz tabi bulunduğunuz ve bulunmak istediğiniz yerler. Bağlanmıştır basiretiniz bir kere, kımıldayamazsınız da. Belki de istemezsiniz de kımıldamayı, alışkanlık olmuştur çoktan her gün ağır ağır teptiğiniz kaldırımlar. 

Bir de bakmışsınız olduğunuz yere hiç uğramamış gibi bir yabancılık hissine kapılmışsınız. İşte o zaman tam vaktidir artık doğru yeri aramanın. Doğru yere doğru yol almanın.

Bir zamanlar hayal ettiğiniz gibi mi yoksa hayal kırıklığı mı dolu yollarınız buna sizin karar vermeniz gerekli en başta. 

Diğer yandan da hiçbir yere gidişiniz de nedensiz değildir. Hayatın size öğretecekleri vardır ya da daha güçlü dönmeniz için yapı taşlarınız oluşuyordur. 

Yani bir yerde bulunmanızın illaki bir nedeni olur. Belki de başkalarını etkilemek için ordasınızdır. Bunu zaman geçtikten sonra anlamak mümkün. 

Tesadüflere inanmak gerekir ama her tesadüfün bir sonucu olduğunu da kabullenmek lazım. Vardır bir görülecek ya da alınacak ders. 

Genelde insanlar hep yanlış yerde olduğunu düşünür ya da farklı yerlerde olabileceğini. Çok istenseydi farklı yerlerde olunurdu sanırız nedense. 

Önemli olan olduğunuz yerde nasıl karşılandığınız ve olduğunuz yere neler katabildiğiniz. Bir yaprak bile kımıldatamıyorsanız zaten boş verin.

Size ne hissettirirse hissettirsin ya da ne olursanız olun değer görüyorsanız ve kendinizi huzurlu hissediyorsanız en doğru yerdesiniz.