ERDAL SARIÇAM İLE YENİ BİR TÜR ŞİDDET OLAN “DİJİTAL ŞİDDET VE SİBER SALDIRI” KONUSUNU, KADIN ÖZELİNDE KONUŞTUK

TÜM KARİYERİNİ KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEYE VE KADIN HAKLARINI SAVUNMAYA ADAMIŞ BİR SOSYOLOG… BU KONULARDA BİRÇOK KİTAP KALEME ALMIŞ BİR YAZAR…

ERDAL SARIÇAM İLE YENİ BİR TÜR ŞİDDET OLAN “DİJİTAL ŞİDDET VE SİBER SALDIRI” KONUSUNU, KADIN ÖZELİNDE KONUŞTUK.

ASLI MERCAN SARI: SON YILLARDA HAYATIMIZA, ÖZELLİKLE INTERNETİ AKTİF BİR ŞEKİLDE KULLANANLARIN HAYATINA YENİ BİR DEYİM DAHA GİRDİ. DİJİTAL ŞİDDET… BUNA SİBER ZORBALIK DA DİYEBİLİRİZ. INTERNET KULLANICISI OLAN HERKESİN KARŞILAŞAABİLECEĞİ BİR ŞİDDET TÜRÜDÜR BU. ANCAK ÖZELLİKLE KADINLARIN MARUZ KALDIĞI DİJİTAL ŞİDDET TAM OLARAK NEDİR? AÇIKLAR MISINIZ BİRAZ?

Evet dijital şiddet veya siber zorbalık ya da siber saldırı…  Sizin de ifade ettiğiniz gibi aslında yeni bir tehlikeyle yüz yüzeyiz. Birçok insan bunu yaşamasına rağmen maalesef çeşitli sebeplerle farkında değil veya gizlemek, saklamak gereği duyuyor. Bugün, interneti aktif bir şekilde kullanan kadınların %85’inin dijital şiddette uğradığını biliyoruz. Daha acı tarafı şu ki, bu şiddet türü, saklandıkça, ertelendikçe ve üstü örtüldükçe çok daha ciddi sorunlara sebep oluyor. Aslında her şiddet türünde olduğu gibi dijital şiddette de en kısa sürede gerekli müdahalenin yapılması büyük önem arz etmektedir. Tanımlamak gerekirse şunları söyleyebiliriz: Telefon, tablet, bilgisayar gibi teknolojik araçları kullanarak; internet siteleri, sosyal medya hesapları ya da sohbet programları vasıtasıyla insanları rahatsız edecek ses, yazı veya görüntü iletme durumuna dijital şiddet diyoruz. Örnek olarak; Twitter, Facebook, İnstagram gibi sosyal medya hesapları; Whatshapp, Telegram, Bip gibi sohbet uygulamaları; e-Posta türü internet tabanlı elektronik mektuplaşma yazılımları sıralanabilir. Buradaki temel nokta; dijital kaynaklarla bir başkasını rahatsız edecek, huzursuz edecek, öfkelendirecek davranışların sergilenmiş olmasıdır. Ayrıca bunlara ilaveten izinsiz olarak bir başkasının telefon, tablet ya da bilgisayarına erişmek, kullanmak, veri transferi gerçekleştirmek de dijital şiddet türünün kapmasında değerlendirilebilir.     

detail-photo-fancybox-1

ERDAL SARIÇAM: NET OLARAK ANLAŞILMASI İÇİN, PRATİKTE DİJİTAL ŞİDDETE ÖRNEK VEREBİLİR MİSİNİZ? DİJİTAL ŞİDDET NE ŞEKİLDE ORTAYA KONUYOR? NE GİBİ DAVRANIŞLAR DİJİTAL ŞİDDET OLARAK DEĞERLENDİRİLEBİLİR?

Aslında bir insana, herhangi bir dijital iletişim aracıyla selam verdikten sonra, karşılık alınmamasına rağmen ısrarla selam vermeye, iletişim kurmaya çalışmak bile başlı başına bir dijital şiddettir. Çünkü kişi, istememesine rağmen iletişime zorlanmaktadır. Bu ise dijital şiddetin en masum halidir diyebiliriz. Bunun dışında, bir kişiyle yapılan özel sohbeti deşifre etmek, ekran resimlerini yayınlamak, özel yazışma, video veya fotoğraflarını açık ortamlarda paylaşmak ya da paylaşmakla tehdit etmek, şantaj yapmak, birinin paylaşımlarına hakaret veya küfürlü yorumlar yazmak hepsi dijital şiddet olarak öne çıkar. Onun dışında bir kişi adına sahte internet sitesi veya sosyal medya hesabı açmak, orada çeşitli paylaşımlar yapmak… Bunların tümü dijital şiddet olarak tanımlanabilir. Hatta bir kimsenin izinsiz telefon, tablet veya bilgisayarına girip inceleme yapmak, veri kopyalamak, klavye kontrol programları veya casus programlar yüklemek de dijital şiddetin kapsama girer.  Biraz daha genişletelim… Örneğin bir kimsenin aracına veya teknolojik aygıtlarına GPS yazılımları yükleyerek o kişiyi takibe almak, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek de bir çeşit dijital şiddettir.  
Tabi bugün en çok gördüğümüz şiddet türü, bir başkası adına hesap oluşturmak ve orada bazı paylaşımlar yapmak ve özel yazışmaları deşifre etmektir. Özellikle kişinin saygınlığına zarar verebilecek, itibarını sarsacak türden siyasi ve sosyal ya da cinsel içerikli yayınlar yapmak gibi dijital şiddetin en yaygın türüdür. Öte yandan ticari dijital şiddet de söz konusudur. Ayıplı bir ürünün satılması, ürüne garanti ya da teknik destek verilmemesi, ücret iadesinin olmaması gibi. Bu tabi apayrı bir şiddet türü. Burada Ticaret Bakanlığı’na ve Hakem Heyetlerine büyük görev düşüyor.  

detail-photo-fancybox-2

ASLI MERCAN SARI: HER DAVRANIŞIN MUTLAKA BİR DENENİ VARDIR. SİZCE BİR İNSAN, NEDEN BİR BAŞKASINA DİJİTAL YOLLA ŞİDDET UYGULAR? SİZCE BAŞLICA SEBEPLERİ NELERDİR? BİRAZ DA BUNDAN BAHSEDER MİSİNİZ?

ERDAL SARIÇAM: Evet burada kadınların ve çocukların uğradıkları dijital şiddetin sebepleri farklı olabiliyor.… Kadınları ele alacak olursak şunları söyleyebilirim. Şu bir gerçek ki, bu tür şiddete çoğunlukla erkekler başvuruyor. Ve çoğunlukla da kadınları hedef alarak bunu yapıyorlar. Eş, eski eş, sevgili, partner ve saire… Bunun temelinde tehdit ve şantaj yoluyla maddi menfaat temin etme, öfke ve kıskançlık yatıyor. Daha çok öfke ve kıskançlık… Sonrasında intikam alma duygusu… Acı çektirme… Zarar verme düşüncesi belirleyici oluyor. Kişi duygularını kontrol edemediği zaman, öfkesine yenik düştüğü zaman da böyle davranışlar ortaya çıkıyor. Tabi hepsinden önemlisi bir yenilgi, bir çaresizlik hissi… Çaresiz, zayıf ve güçsüz insanlar; sahip oldukları intikam alma duygusunun etkisiyle, öfkeyle, çoğunlukla saldırgan davranışlar sergiliyorlar. Bunu fiziki olarak yapma durumu veya cesareti olmayanlar ise işte bu gibi değişik yollara tevessül ediyorlar. Yani terk edilen veya eşinden ayrılan birinin davranışı olabiliyor bu. Kabullenememek… Tabi bu, erkekle kadın arasındaki bu durum, işin bir boyutu sadece. Bir de farklı sosyal boyutları var. Mesela mevki makam hırsı… Birine zarar vererek o kişinin sahip olduğu imkânlara sahip olma düşüncesi gibi. Ya da işini kaybeden birinin intikam alma davranışı… Sebep olduğu kişiden bir şekilde intikam almak için yapılan bir tür saldırı. Bu veya buna benzer sebeplerden dolayı böyle bir şiddet türü ortaya çıkabiliyor. Çocukların uğradıkları dijital şiddetin temelinde ise daha çok belli amaçlarla kandırma, ikna etme, bir cinsiyet kimliğini dayatma gibi faktörler öne çıkıyor. Ayrıca akran zorbalığı da çocuklara uygulana dijital şiddetin en yaygın türü. Kıskançlığa veya farklı sebeplere bağlı olarak alay etme, küçük düşürme, sözlü veya fiziki saldırı vs. Çoğu çocuk bunu ailesinden gizliyor. Bu durumda ailenin çocuklarıyla sürekli iletişim içinde olması, takip etmesi, gerektiğinde zorbalığın çözümüne ilişkin adımları atması gerekiyor. Burada anne babanın bilinçli olmaları son derece önemli.

detail-photo-fancybox-3

ASLI MERCAN SARI: DİJİTAL ŞİDDETTEN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALIDIR?

ERDAL SARIÇAM: Şimdi bakın, bu önemli. Buna biraz detaylıca bakalım:  Bakın yapılan araştırmalar Türkiye’de yaklaşık 54 milyon 330 bin kişinin aktif olarak internet kullandığını, bu kişilerden yüzde 84’ünün internete düzenli olarak her gün girdiğini ve PC, tablet ya da akıllı telefonlar aracılığıyla ortalama 7 saati internette geçirdiklerini göstermiştir. Araştırmaya göre, Türkiye’de 51 milyon Facebook, 33 milyon da İnstagram hesabı bulunuyor. Böyle çok geniş, çok devasa bir ortamda elbette çok dikkatli davranmak zorundayız. İnternet ortamında bulunduğumuz her ortamı bir mayınlı tarla gibi görmek zorundayız. Durum çok ciddi bu anlamda. Öte yandan insanlarda çok tuhaf bir özgürlük anlayışı da var. Ben özgürüm, teknolojiyi istediğim gibi kullanabilirim düşüncesindeler. Yani kendi özel fotoğraf ve videolarını yayınlayanlar, küçük çocuklarının fotoğraflarını yayınlayanlar, tanınmak veya beğeni almak adına her türlü özel anını paylaşanlar…  Öyle olunca, böyle sonuçları oluyor maalesef.  
Öncelikle harcanan zaman ve bilgi… Bilgisayar başında geçirilen zaman belirlenmeli. Çünkü ne kadar fazla zaman ayrılırsa, tehlike o kadar yakındır. Sonra bilgi… Bilgisayar ve dijital şiddet konusu hakkında bilgilenmek çok önemli. Bununla ilgili kitaplar var. Birçok kurum eğitim seminerleri düzenliyor. Bunları takip etmek lazım. Belediyelerin bununla ilgili çalışmaları oluyor. Bizim mesela Tuzla Belediyesi olarak, bu anlamda yaptığımız birçok özel eğitim, konferanslar ve basılı yayınlarımız var. Bu yayınlar takip edilebilir. Burada yöneticilere büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Örneğin Tuzla Belediye Başkanımız Dr. Şadi Yazıcı bu konularda son derece bilgili, bilinçli ve hassas bir yapıya sahip. Sayın Başkanımızın bizzat kendi çabalarıyla kurduğu bir teknoloji müzesi bile var. Bilgisayar ve bilgisayar teknolojilerine ileri derece hakim biri. Dolayısıyla bu konularda atılacak adımları da çok iyi biliyor. Bu bizim için büyük bir nimet. Yöneticilerimiz ne kadar bilgi ve donanım sahibi iseler, aynı ölçüde çalışmalar icra ediliyor. Sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın da çok ciddi çalışmaları oluyor. Bunların tamamı ücretsiz. Bu çalışmalar takip edilebilir.
Bunun dışında herkes kendi güvenliği için gerekli tedbirleri almış olmalı. Sosyal medya hesapları güçlü şifrelerle korunmalı, ayrıca telefon, tablet ve bilgisayarlar da güçlü şifrelerle koruma altına alınmış olmalı. Ücretsiz diye her internet sitesine üye olunmamalı. Özellikle ücretsiz film ya da program sağlayan web siteleri karşısında çok dikkatli davranılmalı. İlk defa tanışılan veya kısa süredir tanışılmış olan insanlara karşı çok dikkatli olmak lazım. Tüm paylaşımlarımızı titizlikle kontrol etmek, düşünmek zorundayız. Bir bilgi, fotoğraf, video paylaşmadan önce, biraz düşünmek lazım. Yani bazı şeyler özel kalmalı. Sınır çok önemli. Sınırlar kalkınca iş sapkınca paylaşımlara kadar gidiyor. Mesela tiktok denen uygulamada bunun hangi noktalara vardığını görüyoruz. Rezalet, başka bir şey değil.

detail-photo-fancybox-4

ASLI MERCAN SARI:  ŞİDDETİN HER TÜRÜNE OLDUĞU GİBİ, MAALESEF BU TÜRÜNE DE KADINLAR DAHA FAZLA MARUZ KALIYORLAR. DİJİTAL ŞİDDETE UĞRAYAN KADINLAR NE YAPMALILAR? ÖZELLİKLE TEHDİT VEYA ŞANTAJ GİBİ DURUMLARDA NASIL DAVRANILMALI, NERELERE BAŞVURULMALI? DAHA KAPSAMLI OLACAK ŞEKİLDE ANLATABİLİR MİSİNİZ?

ERDAL SARIÇAM: Şimdi böyle durumlarda ne yapılabilir bakalım. Bizim Türk Ceza Kanunu vatandaşlarını korumak için çok zengin bir içeriğe sahiptir. Mesela TCK madde 123 kişilerin huzur ve sükûnunu bozma; madde 105 cinsel taciz, 106 tehdit, 125 hakaret, 132 haberleşmenin gizliliğini ihlal; 143 özel hayatın gizliliğinin ihlali gibi suçları düzenler.
Bu tür suçların basın ve yayın yoluyla yapılması da aynı cezayı gerektirir. Ama insanlar, olay internet ortamında yaşandığı için, gerekli özenin gösterilmeyeceği yanılgısına düşmektedirler veya nasıl olsa bir sonuç alamam düşüncesine kapılırlar. Bu çok yanlış bir düşünce. Dolayısıyla dijital şiddeti de bütün bir şiddet gibi algılamak lazım. Ve herhangi bir şiddet türü karşısında ne yapılması gerekiyorsa, onun yapılması lazım. Eğer şiddet uygulayan kişinin kimliği biliniyorsa, bizim 6284 sayılı kanunumuz var. Bunlar kadını korumaya dönük ciddi düzenlemeleri içeriyor. Dolayısıyla derhal emniyete veya savcılıklara suç duyurusunda bulunmak gerekiyor. Eğer mümkünse şiddet uygulayanın profil ve mesaj ekran resimleri, gönderdiği fotoğraf ve videoların yine ekran resimleri mutlaka şikayet dosyasına eklenmelidir. Kişi ismi bilinmiyorsa, sahte bir isim varsa hesap isminden de şikâyet edilebilir. O hesap isminden dijital kaynağın kimlik numarası tespit edilebiliyor.  Burada kesinlikle korkmadan, çekinmeden adım atmak gerekiyor. Özellikle cinsel içerikli durumlarda insanlar doğal olarak çekinebilirler, utanabilirler, kimseyle paylaşamayabilirler. Ama burada unutulmamalıdır ki, şantaja, tehdide bir defa boyun eğildi mi, bunun sonu gelmeyecektir. İşin en başında, gerekli tedbiri almak şart. Korkmadan, boyun eğmeden…  

detail-photo-fancybox-5

ASLI MERCAN SARI: DİJİTAL ŞİDDETE SADECE KİŞİLER Mİ MARUZ KALIR? DEVLETLERİN, KURUMLARIN, ÖZEL VEYA RESMİ ŞİRKETLERİN DE BÖYLE BİR TEHLİKEYLE KARŞILAŞMA DURUMU VAR MI?

ERDAL SARIÇAM: Evet, bugün bireyler gibi kurumlar da, özel ve resmi kurumlar da devletler de dijital şiddetin hedefi halindeler. Zaman zaman bazı şirketlerin internet sitelerine saldırı yapıldığını, çökertildiğini hepimiz duymuşuzdur. Özellikle bankalar birçok siber saldırganın hedefi halindedirler. Her ne kadar önemler alınsa da siber saldırganlar bir şekilde bir yolunu bulup, saldırmaya devam ediyorlar. Resmi kurumlara gelince; hükümetler bu tehlikenin farkında ve bunu önlemeye yönelik çok ciddi çalışma içindeler. Bir dizi güvenlik programları, koruma kalkanları sürekli geliştirilerek uygulanmakta ve gerekli tedbirler alınmaktadır. Türkiye özeline bakacak olursak... Türkiye’de geçen yıl 150 bin siber saldırı engellendi. Bu yıl bu rakam 100 bini aşmış durumda. En fazla, haberleşme alanında bir siber saldırı düzenlendi. Ayrıca askeri kurumlar, güvenlik kurumları da sürekli bu saldırılara maruz kalıyorlar. Ancak Türkiye bu konuda oldukça mesafe kat etti. Özellikle son yıllarda teknoloji sahasında çok ciddi ilerleme kaydedilmiş durumda. Türkiye 1 yılda 23 basamak yükselerek dünyada ilk 20 güçlü ülke arasına girmeyi başardı. Bu çok muhteşem bir başarı. Yani kişiler de kurumlar da kendi güvenliliklerini sağlamak, bu anlamda çok titiz davranmak zorundalar.
ASLI MERCAN SARI: Bildiğim kadarıyla Tuzla Belediyesi’nin de desteği ile bu konuda birçok kitap yayınınız oldu. Şu an yeni çalışmalar, yeni kitaplar var mı? Biraz da bundan bahsedebilir misiniz lütfen?
ERDAL SARIÇAM: Evet Aslı Hanım, daha önce de yine sizinle yaptığımız bir söyleşide geniş bir şekilde bu konuyu konuşmuştuk. Daha önce yaptığımız çalışmalar kapsamında, topluma örnek ve model olabilecek türden “kadın” özelinde birçok biyografik araştırma kitaplarım yayınlandı. Bu kitaplar İstanbul Tuzla Belediyesi Kültür Yayınları arasında çıktı ve talep eden tüm okurlara ücretsiz gönderildi. Şimdi ise şu an konuştuğumuz konu hakkında bir kitabım yayınlanıyor. “Kadına Karşı Dijital Şiddet ve Siber Saldırı” adını taşıyor. Çok kapsamlı bir çalışma oldu. Kadın tarihinden başlıyoruz, çağlar boyu kadının konumundan feminizme, tarihteki kadın hareketlerinden, Osmanlı ve Türkiye’deki kadın hareketlerine, şiddetin türlerinden dijital şiddete kadar geniş bir yelpazede ele alıyoruz ana konuyu.
Bu arada yine çok TV ve Youtube kanalında bu konu hakkında yayınlarımız oldu, olmaya devam ediyor. Başta toplumu, sonrasında kadınları bilgilendirmek için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. En son iki değerli akademisyenin, Ayfer Hanım’ın ve Deniz Hanım’ın bir Youtube yayınına katılmıştım ve dijital şiddet konusu hakkındaki sorularını cevaplamıştım. Şu linkten seyredilebilir: https://www.youtube.com/watch?v=9Up6bMdc7Ys  Yine başarılı TV programcısı Aleyna Horasan’ın hazırlayıp sunduğu bir TV yayınında dijital şiddet konusunu ele almıştık. O yayın için de şu linke bakılabilir: https://samimihaber.com/kadina-yonelik-siddetle-mucadele-ve-cozum-yollari/  Ayrıca Klinik Psikolog Dr. Ayşegül Topçu Aydın’ın da bir yayınına katılmış ve bu konuya ilişkin bir söyleşi gerçekleştirmiştik. O söyleşi için de şu adrese bakılabilir:  https://www.youtube.com/watch?v=_GtWDxhijeU&t=1290s  Bunlara ek olarak çeşitli STK’larda eğitim seminerlerim devam ediyor. En son Cumhuriyet Kadınları Derneği’nde ve TÜGVA’da çeşitli programlarım oldu. Diğer taraftan projelerimizi tanımak amacıyla çeşitli isimlere ziyaretlerim oluyor. Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Edibe Sözen, Derince Emniyet Müdürü Şaheser Şen ve Gemlik Cumhuriyet Başsavcısı Hilal Bozdağ gibi… Yani durmak yok. Kitaplar, seminerler, ziyaretler devam edecek. Son nefese kadar.

detail-photo-fancybox-6

ASLI MERCAN SARI: Gördüğümüz kadarıyla biz kadınlar için hakikaten çok büyük emek ve çaba sarf ediyorsunuz. Bir kadın olarak tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Umarım bu konuda bir farkındalık meydana gelir ve insanlarımız, kadınlarımız çok daha dikkatli olurlar, özenli ve titiz davranırlar. Son derece kapsayıcı ve aydınlatıcı bir söyleşi oldu. Söyleşi için teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum.  

ERDAL SARIÇAM: Aslı Hanım, siz de her zaman kadın konulu çalışmalarımızda yanımızda oldunuz, bizleri desteklediniz. Sadece bizleri değil, bu konudaki tüm çalışmaları desteklediniz ve aktif bir şekilde görev aldınız. Ben de gösterdiğiniz ilgi için size çok teşekkür ediyorum ve “Şiddetten uzak, sağlıkla, mutlulukla, huzurla dolu bir dünyada yaşamak dileği ile” sözleriyle bitirmek istiyorum. Sağ olunuz. Sevgiler, selamlar sunuyorum.

detail-photo-fancybox-7

Editör: Yağmur TANYILDIZ