Türkiye’de sağlıklı bir geleceği hedeflemek için öncelikle geleceğin inşa edilmesinde birinci derecede rol oynayan eğitimden başlamak gerekmektedir.

Kim ne dersi desin eğitimimiz istenilen seviyede değildir. 1860’lardan bugüne eğitim sistemimizdeki aksaklıklar ülkenin her alanında görülen sorunlarının temel nedeni olarak görülebilir. Öyle ki eğitim işi insan işidir. Eğitimde yakalanan başarı ülkenin ekonomik, teknolojik, siyasi, kültürel… Alanlarında da kendisini gösterecek ve kaosların, tökezlemelerin önüne yine eğitimle geçilebilecektir.

Osmanlı son döneminde gördüğümüz yabancı okulların Osmanlı’yı nasıl karıştırdığını; hatta Osmanlı’yı yıkmak için el birliğiyle nasıl çalıştıklarını biliyoruz!

Osmanlı’nın yıkılmasıyla başlayan kalkınma ve eğitimde reform hareketi 27 Aralık 1949 tarihine kadar sürmüş ancak bu tarihten itibaren eğitimimiz bir türlü sıkıntılardan kurtulamamış, istenilen ve gerçek anlamıyla özgün bir Milli Eğitim modelimiz olamamıştır!

Milli Eğitim müfredatları, uygulamaları bir yana milli eğitim felsefesiyle yetişmeyen genç beyinlerin geldiği durum ayan beyan ortadadır.

Hiçbir devlet, hükümet eğitim ve dış politikada hatalar yapmak istemez. Her ikisi de ülkenin kaderini belirleyen alanlardır. Özellikle eğitim ülkenin geleceğini belirleyen en önemli ve en ciddi alan olarak karşımızda durmaktadır.

Ancak gelin görün ki Türkiye’de her şeye rağmen eğitimin milli olup olmadığı, eğitimde Batı-ABD’nin gücünün ne olduğu soruları sorulmaya devem ediyorsa ve bu sorulara makul cevaplar verilemiyorsa bu işte ters giden bir şeyler var demektir!

Uzun uzadıya Türkiye’de Milli Eğitimden bahsedecek değiliz. Vereceğimiz örnek 27 Aralık 1949’dan bu güne içinde bulunduğumuz durumu açıkça anlatmaktadır!

***

Türk Millî Eğitimini millilikten çıkarma konusunda en dikkat çekici gelişme  27 Aralık 1949 tarihinde ABD ile yapılan "Fulbright Anlaşması” diğer adıyla “Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Mübadele Komisyonu” halen yürürlükte midir!

Bağımsız ve milli duruşu güçlendirmek  için antlaşma ile ilgili bir an önce radikal kararlar alınmalıdır. Anlaşmanın 5.maddesine göre "Komisyon; dördü Türk vatandaşı, dördü de ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden oluşacaktır. ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefi, komisyonun fahri başkanı olacaktır!”

Ne kadar üzücüdür ki ABD ile Türkiye arasında imzalanan söz konusu anlaşma uyarınca kurulan komisyon çalışmalarını uzun yıllar devam ettirmiş görünmektedir.

1 Ocak 2021 itibarıyla yönetim kurulu şu şahıslardan oluşmaktadır.

 “John Thomas McCarthy, Yönetim Kurulu Başkanı, ING Bank Türkiye, İstanbul
Burcu Eyisoy Dalkıran, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Birimi Genel Müdürü, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara
Emir Salim Yüksel, Kültürel Diplomasi Genel Müdür Yardımcılığı Genel Müdür Yardımcısı, Dışişleri Bakanlığı, Ankara
Robert Hilton, Basın ve Halkla İlişkiler Müsteşarı, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği, Ankara
Prof. Dr. M. Akif Kireçci, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Ankara
Prof. Dr. Muhsin Kar, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü, Niğde
Daria Darnell, İstanbul Başkonsolosu, Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Başkonsolosluğu, İstanbul
Mark H. Butler, Mimar, Nedret & Mark Butler Tasarım Stüdyosu, İstanbul”

Anlaşma gereği değişik aşamalarda öğrencilere burs vermeye devam eden Fulbright Eğitim Komisyonun 1949’dan bu güne kaç öğrenciye burs verdiği ve burs alan öğrencilerin hangi kademelerde görev yaptığı yolunda bir araştırmanın sonuçları ilginç olacaktır inancındayız.

Milli Eğitim Bakanlığı son dönemde yaşanan gelişmeler aşamasında ivedilikle milletin milli, manevi, tarihi değerlerine uygun, çağdaş bir Milli Eğitim Müfredatı hazırlamak ve söz konusu komisyonu kaldırmak durumundadır!

Türkiye artık nesillerini Batıcı-Amerikancı akımlara harcayacak lükse sahip değildir!

Gün geçirilmeden iç ve dış baskılar sonucu hazırlanan buna benzer yapılan antlaşmaları gözden geçirilmelidir.

İnönü döneminde imzalanmış ve Menderes Döneminde yürürlüğe girmiş bulunan Fulbright Anlaşması’nın Milli Eğitimdeki eğer halen devam ediyorsa hangi düzeydedir?

Bizce Türk Milli Eğitimini ipotek altına alan “Fulbright Anlaşması” ve Fulbright Eğitim Komisyonunun süresinin devam edip etmediğini merak ederiz?