Zor… En azından bize şu an “çok zor” diyorlar…

Her gelen, "bir önceki neler bıraktı bir bilsen!" diyor. Bilemiyoruz…

İnanıyoruz…

Çok çabuk inanıyoruz…

‘Hele bir gelelim, bak neler yapacağız’ diyorlar, kör kütük inanıyoruz…

Yüzleşiyoruz…

Her defasında biraz daha ağırıyla, baş başa kalıyoruz…

Bıkmıyor, vazgeçmiyor, itina ile yine, yeniden umutlara sarılıyoruz… Çünkü seviyoruz. Çok seviyoruz!

Neden bu kadar romantiğiz?

Bilemiyoruz… Ama bıkmadan, usanmadan, her yeniye tıpkı eskisi gibi inanıyoruz.

Her gelen yönetimin, bir önceki yönetimi toparlama gayretinde yok olan taraftar, zifirin tam ortasına GÜNEŞ gibi doğan, gencecik bir çocukla hayata tutundu dün akşam. Berbat takımların içine bölüm sonu canavarı gibi saklanan “acaba şapkadan tavşan çıkartır mı?” diye beklenen sönük yıldızların aksine, milyonların yüzünde tebessüm oldu attığı gollerle. O ilk golde, kaç baba haftalardır Beşiktaşlı kalmasına çabaladığı evlatlarına “Gol Be” diye sarıldı biliyor musun sen? Kaç öğrenci, okulun ilk günü uzun süre sonra “nasıl yendik ama sizi” diyebilmenin tadıyla uykuya daldı farkında mısın? O yüzden başarmalısın. Üstesinden gelmelisin. Bahane üretmeden, gerekirse yoktan var ederek bu takımı tepeden tırnağa yeniden kurmalısın. Amacın, maksadın ya da eski ile hesabın nedir bilemem. Açıkçası şu aşamada milyonlarca Beşiktaşlının da pek umurunda değil bu hesaplaşma. Beklenen, istenen, senden talep edilen, başı dik, gururlu, bağıra bağıra “Beşiktaş” dedirtecek bir takım kurman. Tutarlı olman, vaatlerini teker teker yaya yaya değil, koşar adım hayata geçirmen. Taş olur, toprak kazılır hatta bina da dikilir. Ancak, o binalar taraftarla dolsun istiyorsan, mağazaların tabiri caiz ise yağmalanırcasına rağbet görsün diye hayal kuruyorsan, önce taraftara hayal kurdurman lazım. Sana bir sır vereyim mi? Beşiktaş taraftarı uzun zamandır hayal kurmuyor. Ne zaman gözlerini kapatıp hayal kurmak istese, kabusların en âlâsı göz kapaklarına KARA basan gibi çöküyor. O yüzden başarmalısın. Amasız, fakatsız, en iyisini, en hızlı şekilde yapmalısın…

Sabır?

O da ne ki?

Kalmadı artık…

Beklemek?

Kaç gün? Kaç ay? Ya da kaç yıl?

Sana bir bilgi vereyim o tren kaçtı. Beşiktaşlının artık sabrettiğinde çatlayacak taşı bile yok!

Sebep olanlara, taraftarın mutsuzluğunu elinden çalanlara, bu günlerin geçmişten günümüze tüm mimarlarına selam olsun. Genç çocuk. Güneş gibi doğan o genç çocuk. Kaç eve, kaç çocuğa umut oldu bir bilsen. Şimdi, sıra sende. Artık yap. Lütfen yap. Sözünü tut…

Haydi şimdi hep birlikte yükleme “KİM” sorusunu sorun…

Bulacağınız cevap, yazının muhatabıdır…