Anılar olumsuz ise Danışmanlığını yaptığım ve boşanmanın gündeme geldiği birçok ailede gözlemlediğim bir geçek; sorduğum; 

Anılar olumsuz ise

Danışmanlığını yaptığım ve boşanmanın gündeme geldiği birçok ailede gözlemlediğim bir geçek; sorduğum; "Bir an için varsayalım şikayetçi olduğunuz eşiniz tam olarak sizin istediğiniz yapıya dönüşmüş olsaydı, o kişiyle evliliği devam ettirme konusunda ne düşünürdünüz?" sorusuyla netleşiyor. Bu soruma aldığım cevapların tamamı aynı: "Hocam o kadar kötü anılarımız birikti ki, artık o insanla ne olursa olsun devam etmek zoruma gider"

Anılar Olumlu ise

Bu durumun tam tersi olarak da; yıllarca eşiyle çok iyi anılar biriktirmiş bir kişi sonradan gelişen olaylar ne kadar olumsuz olsa da yaşanmış güzel günlerin hatırına evliliklerini devam ettirebilmek için olağan üstü çaba harcamaktalar.

Anılarınızı olumlu olması için öncelikle iletişim becerilerinizi yükseltin, birbirinize hitap tarzınız olumlu olmalı, eleştirel yaklaşmayın, aşağılamayın, sürekli savunmayın, susmayın, sevgi, saygı sadakat ve sorumluluk(4 S) unutmayın!

Kişiliklerinizin uyumlu olması %60-70 olması yeterlidir. Kişiliklerinizin uyum oranının % 100 e yakın olması çok sağlıklı evlilik yapacağınızı göstermez, uyumun az olması sağlıksız evliliği getirmez tüm konu ilişkilerde uyumlu olabilmektir.

Eşinizi değiştirmeye çalışmayın, her konuda farklı görüş, anlaşmazlık olabilir. Sorunlar kaçınılmazdır. Sorunlar değil sorunları çözme biçiminiz çok daha önemlidir.

İlk yapacağınız iş öncelikle onu sonuna kadar dinleyin, onunda sizi dinlemesini sağlayın. Dinleme anında sabırlı olun, söz kesmeyin suçlamayın savunmaya geçmeyin sorgulamayın sadece tam olarak ne düşünüyor ne hissediyor onu anlamaya çalışın.

Anlatmaktan, ikna etmekten, değiştirmekten ve tek taraflı fedakarlık beklemekten kaçının. Anlamak, dinlemek çok daha kıymetlidir. Anlaşamadığınız konularda iki tarafında çözüme götüren ortak adımları atmaları fedakarlık ta bulunmaları önemlidir.

Çatışmalara neden olan sorunları çözmekten önce nasıl davranacağınız, nasıl konuşacağınız ve sorunu çözme biçimi üzerinde durmanız gerekir. Hiçbir konu hasıraltı edilmemeli, hafife alınmamalıdır

Mudanya/Trilye’de çay içiyoruz   

Bir hafta sonu deniz kenarında Trilye’de bir çay bahçesindeyiz. İlerde bir dalgıç denize daldı uzun süreden sonra tam önümüzde suyun üstüne çıktı ve ilk yaptığı kendisini izleyenlere bakmak.  Yaptığı çok önemli bir işe başkaları tarafından tanık olunması belli ki onun için çok önemliydi.

O sırada bir balıkçı teknesi  hızla yanımızdan geçerken direksiyonda olan kişi bir elinde bira, diğer tek eliyle artistik hareketlerle tekneyi idare ederken çay bahçesinde oturanlara yan gözle bakarak kendisine imrenilerek bakıldığının zevkini görmek istiyordu.

O da dipte yüzen balık adam gibi yaptığı önemli şeye tanık olunmasını istiyor. Belli ki onunda çocukluk döneminden kalma umursanma, kabul görme, takdir edilme sorunlarının olabileceği aklıma gelenlerdi.

Her iki kişide yaptıkları sıradan şeylerle kendilerine tanıklık edilmesini istiyorlardı.

Çocukluklarında umursanmayan, kabul görmeyen, değer verilmeyen sevilmeyen kişiler sürekli onay alma kendilerine tanık olunması önemsenmesi peşindeler. Kendileri var olamamış anne babaların var edemediği çocuklarının yaşamında en büyük amacı her davranışı hep var olmaya çalışmakla geçiyor.

Ne yazık ki ülkemizde otoriter korku kültürünün yaygın olması sonucu her makam mevkiden insanlarda dahi sorunlu davranışlar gözlemleyebiliriz.

'Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ sözleriyle kimliği ile var olabilmeye çalışan insanlarımız, kendilerini ele vermekteler.

Korku kültürünün yerine gelişim sağlayan değerler kültürü içinde çocukluk döneminde sevilmiş ilgi görmüş umursanmış her anına tanıklık edilmiş ve aile içinde sınır ve sorumluluklarının bilincine erişebilmiş çocukların yetişkin dönemlerinde meslek, evlilik ve sosyal yaşamlarında çok daha mutlu başarılı olacaklardır.

Korku kültüründe yasaklar cezalar ile dış denetim sağlanmaya çalışılırken değerler kültüründe insanların akılları vicdanları sınır ve sorumluluk bilinçleri iç denetim devrededir.