Hikâye bu ya...

Anlatayım da öğrenin.

Bir dost bu yazıyı benimle paylaşınca ben de okurla buluşsun, ders olsun istedim.

Kul hakkı ile haram/helal kavramlarının pek de önemsenmediği şu zamanda umarım bize ufuk olur bu yazı dedim ve köşeme taşımış bulundum.

İnşallah beğenirsiniz.

Başlıyorum...

Yolda giderken önümde yürüyen kişiden  elli lira düştü.

Normalde bu tür durumlarda “paran düştü” diye uyarırım ama bu sefer şeytana uydum, parayı yerden alıp cebe attım.

Evde durumu hanıma anlattım.

O da “madem beleş para, on lira daha kat da sinemaya gidelim” dedi.

Hafta sonunda sinemaya gitmeye karar verdik.

Hanım dedi ki “sen şimdi söz verirsin sonra cayarsın, internetten biletleri al da garanti olsun.”

İnternetten hizmet bedeli dahil 39 liraya patladı biletler.

Ben tamirat ustasıyım.

Yağlı bir müşterim “Cumartesi benim villaya gel, seninle biraz işimiz var” dedi.

Ben “Pazar olmaz mı ?” dedim.

“Olmaz” dedi.

Sinema biletini Cumartesiye aldığımız için en az 1-2 bin liralık iş kaçtı.

Neyse, sinema saati yaklaşınca eve kayınpeder ile kaynana damladı.

“Biz sinemaya gideceğiz” deyip savacaktım ki hanım, “biz sinemaya gidiyoruz, siz de gelin” demez mi?

Kaynana hazretleri metrobüsten hazzetmedikleri için sinemaya kadar sağlam bir taksi parası verdim.

Kışlık erzak depolar gibi de mısır patlağı aldılar sinema öncesinde.

Nasıl olsa damat ısmarlıyor!

50 lira buldu ya yolda !

Halbuki ben, kurbanda ki dana hissesine bile o mısır patlaklarına verdiğim kadar vermemiştim desem mübalağa olur ama bu mısırlar bana fena halde ağır gelmişti.

Yetmedi...

Film arasında birer posta mısır daha aldık.

Kısacası o elli lira yüzünden epey batmıştım, ama daha cezam bitmemişti.

Sinema çıkışında benim eski tanıdıklardan birisi laf atmaz mı?

Yanımda eşim ve kayınpederler varken kadına ahlaksız muamelesi yaptım, tersledim.

Meğer kadının yanındaki bey erkek arkadaşıymış. Aniden bana kafa atmaz mı?

Kayın babam da nasılsa biz çoğuz (2 erkeğe karşı 1 erkek ) diye ona daldı.

Ama hesap hatası yaptı, çünkü arkadaş grubuyla gelmişlerdi ve bizi fena benzettiler.

Gece karakolda noktalandı.

Öpüştük, barıştık, sağlam bir kefaletle dışarı çıktık.

Ben kırılan burnum için ameliyat olmak zorunda kaldım.

Kolu kırılan kayınpederin ve arbedede düşüp çömleği kıran kaynanamın hastane masraflarını ödemem bile işe yaramadı, karım bana halâ küs.

“O nasıl bir kadındı da uğruna kavga ettin, halbuki benim için elini kaldırmazsın” diyor.

Tabi bu olay bana güzel bir ders olmuştu.

Geçenlerde biri simit parasının üstünü düşürdü.

Adam bozukluk diye umursamadı, yerden almaya yeltenmeyince adama; “Kendini düşünmüyorsan bu parayı bulacakları düşün, milletin başını belaya sokma, al şu parayı yerden” dedim.

Sen sen ol, alın teri ile kazanmadığın paraya asla elini bile uzatma…

Hikâyem alıntıdır...