Yıllardır göz ardı edilen, ya da gözden kaçan bir gerçek, nihayet devletin dikkatini çekti…

Transfer sezonlarında konuşulan milyonlarca Euro ya da dolarlık imza paraları, astronomik primler, yani spor dünyasında havalarda uçuşan bu rakamlar artık maliyenin takibinde.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Vergi Denetim Kurulu (VDK), Mart ayındaki gelir vergisi beyan sürecinin ardından düğmeye bastı. Aralarında futbol, basketbol ve voleybolcuların da bulunduğu 4 bin 588 sporcu, gelirleri açısından detaylı bir risk analizine tabi tutuldu. Yapılan araştırmalar, yaklaşık 5.3 milyar liralık gelirin vergi dışı bırakıldığını ortaya koydu.

Üstelik bu kez rastgele değil, sporcuların maddi kazançlarını belgeleyen tüm açık kaynaklar incelendi. Gelir kalemleri detaylı biçimde değerlendirildi. Bunun sonucunda 310 sporcu, 2024 yılına dair eksik beyanlarla ilgili izahat vermek üzere görüşmeye çağrıldı.

Ortaya çıkan tablo çarpıcıydı: Tespit edilen 5.3 milyar liralık vergi dışı gelirin 3.7 milyar lirası futbolculara aitken, onları 1.15 milyar lira ile basketbolcular izledi. Diğer branşlarda ise daha sınırlı ama yine de kayda değer meblağların gizlendiği anlaşıldı.

Dahası var… Türkiye’ye transfer edilen bazı yabancı sporcular, sezon sonunda ülkelerine dönecekleri için, VDK bu isimlerin bağlı oldukları kulüpleri de uyardı. Vergi tahsilatının sağlanması adına kulüp yönetimlerinden destek istendi. Bu bağlamda dikkat çeken bir isim de Galatasaray’dan ayrılan Fernando Muslera oldu. Ülkeden ayrılmadan önce yapılan görüşmelerin ardından deneyimli futbolcu, 70 milyon liralık eksik kalan vergi borcunu ödeyerek süreci tamamladı.

Konuya dair açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yüksek gelirli bireylerin vergi yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesinin önemine değinerek, kayıt dışı kazançlarla mücadelenin aralıksız süreceğinin altını çizdi.

Doğrusunu söylemek gerekirse, toplumun büyük çoğunluğu, kazancı ne olursa olsun vergisini son kuruşuna kadar öderken, sporcuların milyonları saklama çabası da artık vicdanlara ağır geliyor. Üstelik bu çabaya kulüp yöneticilerinin de göz yumduğunu, ya da destek verdiğini gördükçe, tablo daha da kararıyor.

Umarım bu denetimler daimiyet kazanır ve kalıcı ve sistematik bir sürece dönüşür.

Çünkü adalet, yalnızca bir kesimin omuzlarında değil, hepimizin katılımıyla gerçekleşirse ismine uygun biçimde adil olur.

Hoşçakalın…