Psikolojik şiddet bazen sosyal yaşamda duygusal istismar olarak, bazen aile içi psikolojik şiddet olarak bazen de iş yerlerinde mobbing olarak hepimizin başına gelebilecek, kısacası hayatımızın her alanında karşılaşabileceğimiz önemli toplumsal sorunlardan biridir.

Psikolojik şiddet ile ilgili geçtiğimiz aylarda Knarr kitap kulübünde, Uzman Psikolojik Danışman Sn. Seyhan Sevinçler’i konuk ederek, kendisinden psikolojik şiddet üzerine online bir eğitim almıştık. Seyhan Hanım bizlere çok başarılı bir slayt sunumuyla, öğretici ve bizlerdeki verimliliği yüksek olan bir eğitim verdi. Öncelikle kendilerine teşekkür ediyorum ve bu eğitimden aldığım notlarla psikolojik şiddeti biraz daha yakından tanıyarak, psikolojik şiddetin mobbing kısmına öyle geçmek istiyorum.

Karşı tarafın söylediği bir söz kişide tedirginlik hissi uyandırıyorsa, arkasından huzursuzluk gelecektir, korku onu takip edecektir, bununla beraber de suçluluk duygusu oluşacaktır ve en sonunda duygusal istismar mağduru hatayı kendinde aramaya başlayacaktır. Bunlardan birini hissediyorsanız, psikolojik şiddete maruz kalıyorsunuz; bunlardan birini karşı tarafa hissettiriyorsanız, siz psikolojik şiddet uyguluyorsunuz. Sizleri öz farkındalığa davet ediyorum. Çünkü psikolojik şiddet, kişinin ruhuna, değer yargılarına, hayattan aldığı keyfe ya da öz bütünlüğüne bir saldırı içeren söz ve davranışlardır.

Ve tabii psikolojik şiddetin iş hayatında uygulananına “mobbing” ismini veriyoruz. Maalesef ülkemizde çok sık olarak karşılaşılan bir durum haline geldi. Etrafımda hemen herkes bu durumdan şikayetçi olabiliyor. İş yerinde mobbing uygulayan kişilerin en belirgin özellikleri; egolu olmaları, farkındalık yeteneklerinin bulunmaması, duygusal zekânın en önemli türü olan empati yeteneğinden yoksun olmaları, korkak olmaları, sinirli olmaları, koltuk korkusu hissetmeleri, bencil olmaları, duygusal açıdan güçlü olmamaları ve çoğunlukla tek bir tarafı dinleyerek insanları yargılayan karakterlerden olmalarıdır. Hedeflediği amacı başarabilmek için de bu kişiler kötü niyetli eylemler yapmaktan, yalan söylemekten ve hile yapmaktan asla çekinmezler. Çalışma ortamındaki adaletsiz yönetim ve lider olamamış sözde liderlerin yönetim biçimi de mobbingin en fazla görüldüğü yerler oluyor.

Yıldırma kavramı, ilk kez 1984’te İsveç’te “İş Hayatında Güvenlik ve Sağlık” konulu bir raporun kapsamında Heinz Leymann tarafından ortaya atılmıştır. 1993’te İsveç’te çıkarılan “İş Yerinde Kişilerin Mağdur Edilmesi” adlı kanunla da ilk kez yasal bir nitelik kazanmıştır. İngilizcede “mob” ise çete, mafya, ayaktakımı gibi yasadışı işlerle şiddet uygulayan, kabalık eden, baskı oluşturan eylemleri ve grupları ifade etmektedir. Türkçede yıldırma anlamına gelen “mobbing” kavramı da İngilizcedeki bu “mob” kökünden gelmektedir. Huzursuz etme, verimini düşürme, kaygılandırma, sıkıntı verme ve stres yaratma yoluyla kişiyi yaptığı işten ya da bulunduğu ortamdan uzaklaştırma ve kendi istifasını verdirerek men etme amacını güder.

Şimdi sıra sıra ilerlerken, buraya kadar psikolojik şiddet, mobbingin tam tanımlaması ve mobbingi kimlerin uyguladığına değinmiştik. Bundan sonrası ise en önemli konular olacaktır; mobbinge kimler maruz kalır ve ne yapmalılar? Son bölümde ise kendi hayatımda başıma gelen ufak bir mobbing olayı sonucunda, çözüm yöntemim ile bu konudan muzdarip olanlara örnek olmaya çalışacağım.

Mobbinge şirketlerde genellikle zeki, yetenekli, yaratıcı, inovasyona açık, rakiplerine göre daha donanımlı, yenilikçi, sürekli gelişim odaklı, dürüst, bilgisini ve kendi işini başkalarına öğretmekten çekinmeyen insanlar maruz kalmaktadır. Konu şimdi netlik kazandı sanırım; demek ki neymiş? Size mobbing uygulayan insanların hepsi sizlerden çok ama çok alt seviyelerde ve donanımsız kişilerdir. Sizin rakibiniz bile olamayacak ve sizden korkan kişilerdir. Bir şekilde sizin ayağınızı kaydırmak, onlar için en önemli hedeftir. Bu patron da olsa, siz ondan daha üst kalitede olduğunuz için diğer çalışanlara karşı patron kendisini ezik hissedebileceği için bir sorunsunuzdur; eğer iş arkadaşınızsa zaten onun için başlı başına bir sorunsunuzdur.

Ne yapılması gerekiyor? Öncelikle duygularınıza hâkim olarak ve sakin kalarak durumu kendi açınızdan kontrol altına alabilmelisiniz. Size mobbingi uygulayan ya da uygulamaya kalkan kişi ile direkt olarak birebir ilişkiye girmekten kaçınmalısınız ve mutlaka iletişim anlarında yanınızda şahit olabilecek bir arkadaşınız olmalı. Asla sinirli tavırlar sergilememelisiniz ve ağzınızdan çıkacak kelimelere çok dikkat etmelisiniz. İş kanununda kendi aleyhinize sonuç üretecek durumlardan kaçınmalısınız. İş yerinde bulunduğunuz sürece kendi ahlak ve değer yargılarınıza göre, doğru bildiğinizden vazgeçmeden çalışmaya devam ederken, eğer varsa izin hakkınız, bunları kullanarak bu günlerde, ilerideki oyun planınızı kurgulamalısınız. Ve bu planınızı sakin kalarak, güçlü bir duygusal zekâ ile başarmalısınız çünkü eğer başarırsanız bu yaşanan mobbing olayı sizi çok daha iyi bir yere getirecektir ve geride bir tecrübe olarak kalacaktır.

Ben nasıl başardım? Çanakkale’de yaklaşık altı sene boyunca çalıştığım bir patron şirketinde ben de mobbinge maruz kaldım. Öncelikle bunu fark ettiğim an da içeride yaklaşık 30 gün iznim vardı ve hemen bu izinlerin hepsini kullanmaya karar verdim. Şubat ayındaydım ve ilk izin günü kahvemi, kalemimi ve kağıdımı önüme alarak kendime eylül ayında iş değişikliği yapacak bir plan yaptım. İlk olarak kendimle yüzleşerek, eksiklerimi ve hatalarımı yazdım, sonra bana yapılan mobbing şekillerini yazdım ve haziran-temmuz aylarında iş görüşmelerine başlayacağımı planlayan bir oyun haritasını çizdim. Bu iş görüşmelerinden olumlu geri dönüş alabilmem için bende nelerin olması gerektiğini belirledim ve bu gereklilikleri başarmam gereken termin tarihleri ile kendi hedeflerimi belirledim. Sizin için de belirlemeniz gereken en önemli ve ilk konu bu. Kendinize ne kadar süre vererek mevcut şirkette çalışmaya devam edeceksiniz? Ve bu sürede kendinize hangi donanımları ekleyeceksiniz?  En önemlisi de bu sürede güçlü bir duygusal zekâ ile o şirkette çalışmaya devam edeceksiniz.

Benim edinmem gereken donanımlar makine mühendisi olduğum için SolidWorks, teknik resim ve mekanik bilgisi, iyi bir İngilizce, 6 yıllık plastik enjeksiyon kariyerimi özetleyen iyi bir plastik enjeksiyon üretimi ve enjeksiyon makine bilgisi ve son olarak insan yönetimiydi. Bunların bir kısmının kendimde olduğunu bildiğim için kendime güvenim tamdı. Sadece o sıralar İngilizce bilgim B2 seviyesindeydi, 5-6 aylık iyi bir yatırımla ve günde en az 4-5 saat ayırarak ve her gün yabancı biriyle konuşarak bunu başaracağıma inancım tamdı, öyle de oldu.

Plastik enjeksiyon konusunda ise kendi bilgilerim haricinde hem Türkçe hem İngilizce ne kaynak bulursam okudum. Bu süreçte 7-8 adet, bu durumla ilgili kişisel gelişim kitabı okudum. Bu kitaplarda duygusal zekâ ve insan yönetimine de özellikle ağırlık verdim. Haziran ayında yaklaşık 20 şirkete iş başvurusu yaptım, 7 şirket ile son aşamaya geldim, hepsinde hem Türkçe hem İngilizce mülakatları geçtim. Hepsine dürüst bir şekilde, 7 ayrı şirketle görüştüğümü ve eylül ayında bir tercih yapacağımı söyledim. Hepsi sağ olsun kabul etti ve ben eylül ayında hedefime ulaşmıştım. Üstelik mobbing yapan o şirketten de tazminatımı alarak.

Şimdi ne mi oldu? Mobbing yapan şirketimden sonra bir iş daha bile değiştirdim, Çanakkale’den sonra önce Çerkezköy, sonra Balıkesir. Ve çok daha iyi şartlarda çalışıyorum çünkü kendime olan özgüvenim tavan yaptı. O mobbing bana bir başarısızlık değil öğretici bir tecrübe oldu. Bir şeyleri öğrenmeme ve kendimle yüzleşmeme vesile oldu. Kalp temizliği, iyi niyetin ve mesleki donanımın insana bir gün neler getireceğini görmüş oldum.

Sonrasında ise yeni iş yerimde kitap okumaya çok fazla başladım ama ne varsa okuyordum; tarih, kültür-sanat, ekonomi, kişisel gelişim, psikoloji, felsefe, novella, mesleki kaynak ve dergiler. Her günümün en az iki saatini okumaya ayırıyordum. Kitap okuma konusunda yeterli bir donanıma ulaştığımı fark ettiğimde ise online bir kitap kulübü kurmaya karar verdim, bu kulüp yavaş yavaş ilerleme gösterdi; ilerleyen dönemlerinde yazarları, iş dünyasından ve televizyon dünyasından insanları konuk etmeye başladım, katılımcı sayısı artmaya başladı ve networküm arttı. Daha sonra bu networklerimden biri sayesinde yolum Yeni Çağrı gazetesi ile kesişti ve köşe yazarlığı serüvenim de başladı, şu an bu sayede bu yazıyı okuyorsunuz.

Bunları yaparken de inanç ve şükrümü, iyi zamanda da kötü zamanda da hiç bırakmadım. En önemlisi de en büyük destekçilerim anne ve babam, sorgusuzca her zaman ve her konuda arkamda oldu, yani böyle durumlarda ebeveyn ya da evliyseniz eş desteği de çok önemli. Yeter ki isteyin, yeter ki inanın ve koyduğunuz hedefe gidecek yolda şartlar ne olursa olsun asla vazgeçmeyin. Her güzel gelecek olayın altında, üç önemli şeyin yattığına inanıyorum artık; iyi niyet, inanç ve şükür.

Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın…