Türkiye'de squash sporunun zirvesinde yer alan Ayten Keçeci ile gerçekleştirdiğimiz bu özel röportajda, onun azim ve başarı dolu yolculuğunu yakından inceleme fırsatı bulduk.
Türkiye'nin en iyi squash oyuncusu olarak tanınan Keçeci, sporun gelişiminden kendi kariyerine kadar birçok konuyu bizlerle paylaştı.
Hocam röportajımı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Sizleri gerçekten yakından tanımak istedim. Ayten Keçeci olarak kendinizin en belirgin karakter özelliği nedir?
Genel yapım pozitif olmak ve hep olumlu düşünmek üzerinedir. Tüm sevdiklerime elimden geldiği kadar yardımcı olmaya ve yapabileceğim her türlü desteği vermeye çalışırım. Squash sporcusu olarak da var olan birikimimi gençlere aktarmaktan çok büyük keyif alıyorum. 2010-2018 yılları arasında Marmara Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültelerinde 8 yıl squash öğretmenliği yaptım.
1986'da squasha başlamışsınız. Spor kariyerinizi başlama sürecinizi paylaşabilir misiniz?
1985 yılında lise 2. sınıfta bütünlemeye kalmıştım. Liseye devam etmek için bir sonraki yıl yapılacak sınavları beklemem gerekiyordu. Bu bir yıllık süreyi çalışarak geçirme fırsatım oldu. Çalışmaya başladığım Limasollu Naci Öğretim Yayınları'nda ilk yıllar vasıfsız bir eleman olarak ofis işleriyle ilgilendim. Firma sahiplerim ve çalışma arkadaşlarım o yıllarda squash oynamaya başlamıştı. Ben de bu sporu merak ederek onların katıldım. Squash ile tanıştım ve çok sevdim.Türkiye'de ilk squash kortu Elmadağ-İstanbul'daki Hilton otelinde açılmıştı. Orada uzun yıllar squash oynadım. Daha sonraki yıllarda yeni kulüpler açıldı ve diğer kulüplerde oynamaya devam ettim.
1993-2013 yılları arasında Türkiye Squash Şampiyonu olmanız büyük bir başarıdır. Bu süreçteki en muhteşem anınız nedir?
Teşekkür ederim. Squash benim hayatımda çok önemli bir yere sahip. Hala squash ile ilgili çeşitli çalışmalar yapmaktayım. Şu dönemde Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor anabilim dalında squash sporcuları üzerinde yaptığım bir tez çalışmam var. İlk Türkçe tez olan bu çalışmamı literatürde yer almasını sağlayarak, Türkiye'deki Squash'ın gelişime katkıda bulunmaya devam etmek istiyorum.
Ben de 20 yıl aralıksız şampiyon olmamdan dolayı çok mutluyum. Bu sayemde birçok kişinin squash oynamaya başlamasına sebep olduğuma inanıyorum.
Ben squash oynayan ilk Türk kadın sporcusuyum. Aynı zamanda ilk Türk kadın squash şampiyonuyum. 1986-2013 yılları arasında Türkiye'da yapılan tüm squash turnuvalarına katıldım ve dereceler aldım.
Ayrıca yine dünya squash kadınlar birliği üyesi olan ilk Türk sporcuyum.
En muhteşem anım, Jamaika'daki Hedonism tesisinde yapılan bireysel kadın şampiyonasında ana tabloya girerek Türkiye adına yarışan ilk Türk squash'çı fırsatını yakalamamdı.
Çoğu insanın bilmediği bir dal Squash ve sizin başlama hikayeniz çok değerli. Squash sporuna nasıl başladınız ve spora olan ilginizi nasıl keşfettiniz?
Squash kortuna ilk girdiğim andan itibaren bu sporu çok sevdim ve benimsedim. Squash oynamak beni çok mutlu ediyor. Hem fiziksel hem zihinsel olarak çok huzur veriyor. Squash kortuna girdiğinizde dünya ile bağınız kopar ve sadece oynadığınız oyuna odaklanırsınız. Kortta bir amacınız vardır, o da rakibin ulaşamayacağı veya iyi vuruş yapamayacağı bir top atarak sayı kazanmak. Squash için biz sporun satrançı deriz. Çünkü vuruş yaptığınızda bir sonraki vuruşunuzu hesap etmeli ve oyunu ona göre oynamalısınız.
Her insanın hayatında yapabileceği bir spor branşı vardır, olmalıdır da. Spor yapmak insanın kendine yaptığı çok önemli bir iyilik. Beni squash ile tanıştıran kişi Tunç Limasollu idi. Squash kariyerim ve şampiyonluklarımı kendisine borçluyum. Onun yönlendirmesi ve koçluğu sayesinde uzun yıllar squash oynadım ve milli oldum.
Avrupa'da ve Jamaika'da turnuvalara katılma kararı nasıl ortaya çıktı? Bu deneyimlerden edindiğiniz önemli öğrenmeler nelerdir?
Dünya Squash Kadınlar Birliği'ne geç katılım yaptım. O zaman yaşım 30 idi. O yaşlarda uluslararası turnuvalara katılmak için geç kalmıştım. Ancak bu deneyimi kazanmak için birliğe üye oldum. İlk katıldığım turnuva Bratislava-Slovakya'daki takım şampiyonasıydı. Mustafa Savaşan arkadaşım ile birlikte katıldığım turnuva benim ilk deneyimimdi. Daha sonraları Enschede-Hollanda, Amsterdam-Hollanda, Malta, Negril-Jamaika, Kuala Lumpur-Malezya, St. Petersburg-Rusya, Viyana-Avusturya, Talin-Estonya ve Szeged-Macaristan turnuvalarına katıldım. Hem bireysel turnuvalar hem de Türkiye adına takım turnuvalarında oynadım.
Yurtdışındaki squash camiası birbirine yardım ve destek olan büyük bir camia. Turnuvalar sırasında benim Türk olduğumu öğrenler, Türkiye'de squash'ın ilerlemesi için her türlü desteği verebileceklerini ve bundan da mutluluk duyacaklarını daima söylediler. Bu turnuvalar sebebiyle çok iyi dostluklar kurdum. Hala birçoğu ile iletişimim devam ediyor.
Squash ile birlikte kardeş spor Racquetball ile de bir süre ilgilendim. Almanya, İtalya, Belçika ve İrlanda'da racquetball turnuvalarında oynadım. Dünya çiftler şampiyonasında Dünya 2.'si oldum. Bireyselde ise Avrupa 6.'lığına kadar yükseldim. Halen Türkiye Racquetball elçisi olarak aktif görevdeyim.
Limasollu Naci Öğretim Yayınları'nda Genel Koordinatör olarak çalışmak ve sporla kariyerinizi birleştirmek nasıl bir deneyim?
Eğer Limasollu Naci Öğretim Yayınları'nda işe başlamasaydım muhtemelen squash kariyerime sahip olamazdım. O nedenle firmama ve Tunç Limasollu'ya çok şey borçluyum ve kendimi çok şanslı hissediyorum. İşimi çok severek yapıyorum.
Profesyonel Kadın Oyuncular Birliği WISPA sıralamasında dereceler elde etmeniz büyük bir başarı. Gelecek hedefleriniz nelerdir?
İlk Türk kadın sporcusu olarak birliğe (şu andaki ismi PSA-Professional Squash Association) katılma olma fikri Tunç Limasollu'nun yönlendirmesiyle gerçekleşti. Katıldığım tüm turnuvalarda kendisinden çok destek aldım. Squash Kasım 2023 yılı itibari ile olimpik branş oldu. 2028 Los Angeles yaz olimpiyatlarında squash branşı yer alacak. Bu nedenle gelecek için hedefim squash'ın Türkiye'de daha popüler olması ve Türk sporcularının uluslararası arena yer almasına yardımcı olmak için akademik çalışmalar yapmak.
2009 yılında Avrupa ve Dünya kadınlar master şampiyonalarına katıldım. Turnuvalarda Dünya 2.'si ve Avrupa 6.'sı oldum. Bu yıl sonuna doğru tekrar master turnuvalarına katılmayı düşünüyorum.
Türkiye'deki sporcuları motive etmek ve squash'ı daha popüler hale getirmek adına planlarınız nelerdir?
Türkiye'de squash'ın bu yıla kadar daha fazla yayılamamasının başlıca sebebi squash kortu adetlerinin yetersizliğiydi. Squash kortu genelde özel kulüplerin bünyesinde yer aldığı için günlük kort kiralama imkanları kısıtlı. Son yıllarda belediye tesislerinde yer bulmaya başladı. Bursa, Burdur ve Antalya'daki belediyelerde squash kortları yapıldı ve tesislerdeki antrenörlerimiz yeni squash'çılar yetiştirmeye başladılar. Yakın gelecekte bu illerin çoğalması ve daha fazla çocuğun squash ile tanışması için federasyonun çalışmalar yapacağını düşünüyorum. Akademik çalışmalar yapmaya devam edeceğim. Tekrar üniversitelerde squash öğretmenliği yaparak spor akademisindeki gençler sayesinde sahada daha fazla yetkin ve eğitimli gençlerin olmasını sağlamayı planlıyorum.
Limasollu Naci Öğretim Yayınları'nda aynı zamanda spor kariyerinizi sürdürmek için zorlu bir denge oluşturuyor. Bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Squash'ı yoğun oynadığım dönemlerde squash-iş dengesini kurmakta biraz zorlanmıştım. 2013 yılında el bileği sakatlığı sebebiyle performans sporculuğunu bırakmak zorunda kaldım. Şimdilerde hobi olarak squash oynuyorum. Şu dönemde akademik olarak squash için çalışmalar yapıyorum.
Sporla ilgilenenler için kariyer ve eğitim arasında bir denge için önerileriniz nelerdir?
Performans sporcularının antrenman-maç temposu oldukça yoğundur. Eğitimine devam eden sporcular için bu süreci okulların kolaylaştırması gerekir. Kuala Lumpur'daki bir rakibim 16 yaşında Çinli bir öğrenciydi. Kendisiyle eğitim hayatıyla ilgili biraz sohbet etmiştik. Haftalık okul-spor programını anlattığında hem çok şaşırmış hem de çok gıpta etmiştim. Programını şöyle anlatmıştı. Sabah ilk antrenmandan sonra 1 veya 2 derse giriyormuş. Öğle yemeğinden sonra yine 1 veya 2 derse daha girip sonra akşam antrenmanını yaparak eve dönüyormuş. Yani okul, sporcunun antrenman programına göre ders planını ayarlıyormuş. Benzer planlamayı Türkiye'deki okul programlarına adapte etmek sadece squash için değil, performans sporcusu olan tüm branş sporcuları için çok faydalı olur. Özellikle son yıllarda Türk sporcularının uluslararası müsabakalarda aldığı başarılar, yetenekli sporcuların desteklenmesi durumunda çok daha fazla başarılı sporcunun yetiştebileceğini gösterdi. Milli Eğitim Bakanlığı bu yönde düzenleme yaparak yetenekli sporcularını çoğalmasını sağlayabilir. Bir ülkenin dünya arenasındaki en güzel reklamı sporcularının başarıları ile olur. Türkiye'de milyonlarca yetenekli sporcu var. Yetenekleri keşfetmek ve onları lisanslı sporcular yaparak hem kendilerine hem ülkeye yararlı bireyler yapmak, istikrarlı bir planlama ile çok mümkün.
Bugünden sonraki kariyerinizi nasıl devam ettirmeyi düşünüyorsunuz?
Bu yıl (Nisan 2024) Kocaeli Üniversitesi, Beden Eğitim ve Spor branşı, Sağlık Bilimleri Enstitüsü'nde, "Squash Sporcularında Zihinsel Dayanıklılık ve İmgeleme Arasındaki İlişkinin İncelenmesi' konulu yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Türkiye'de squash ile yapılan ilk tez çalışmasını yapmaktan dolayı çok mutluyum. Dünyada da sadece Squash branşında yapılan böyle bir çalışma olmadığı için, literatüre bir katkı sağladığımı düşündüğümden ayrıca çok mutluyum. Umuyorum bu çalışmam bir başlangıç oluşturup. yeni tez çalışmalarının yapılmasına vesile olur.
Doktora eğitimine başlamayı planlıyorum. Üniversite öğretmenliğine geri dönmek bir amacım, bir diğer hedefim de tekrar tüm dünyadaki squash master turnuvalarına katılmak ve aktif squash'tan hiç kopmamak.