Ampute Futbol A Milli Takım Antrenörü Erhan Kuşkapan ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajda Türkiye'nin ampute futbolundaki çıkışını ve dünya sıralamalarındaki güçlü konumununu konuştuk.

Merhabalar hocam, ilk sorumla sizleri çocukluk yıllarınıza götürmek isterim. Çocukluğunuzun top peşinde koşarak geçtiğini tahmin etmek zor değil. Futbola başlama hikayenizi bir de sizin anlatmanızı isterim. Nasıl başladı?

Merhabalar öncelikle bu röportaj için çok teşekkür ederim. Yüzyılın depremini yaşadığımız şu günlerde Ampute Futbolu daha fazla duyurup daha fazla engelli kardeşimizi hayata ve spora kazandırmamız gerekli. Sizin aracılığınız ile tüm engelli kardeşlerimizi yapabilecekleri spor dalına yönlendirebileceğimi belirterek başlamak isterim. Ampute Futbol olmak zorunda değil. Her engelli kardeşimizin yapabileceği bir spor dalı var.

Futbola ilkokula giderken başladım. Bizim çocukluğumuzda telefonlar, iPad’ler yoktu. Sabah sokağa çıkar akşam ezan okunana kadar top oynardık. Benim jenerasyonum hatırlar Annelerimiz Akşam ezanını hedef saat belirlerdi. Ezan okununca eve dağılırdık. İlkokulda da tabi okul takımında sınıf takımında oynarken babamın bir tanıdığının torunu Ankara DSİ Spor'da futbol oynuyordu. Babamda beni, ben 10 yaşındayken bu kulübe götürdü. Çok değerli kaliteli hocalarla çalıştık bu kulüpte. Muzaffer Ciğerim ve Kadir Özkaya…

Forvet olarak başladığınız bu futbol dünyasını kaleci olarak devam ettirmişsiniz. Bu değişikliğin arkasındaki hikâyeyi paylaşabilir misiniz?

Forvet olarak başladım ama çok koştuğumuz için bir gün kaleci olmaya karar verdim. Sonraki futbol hayatım boyunca da hocalarıma her koşu antrenmanlarında 'ben koşmamak için kaleci oldum niye beni koşturuyorsunuz' dedim hep. :)

Ankaraspor altyapısına transfer olurken, Başkan Mehmet Emin Katipoğlu'nun rolü ve sizi amatör takımdan transfer ederken gösterdiği ilgiyi anlatabilir misiniz?

4 sene Ankara DSi sporda kalecilik yaptıktan sonra alt yapıda rekor bir ücretle Ankaraspor'a transfer oldum. Başkan yine Mehmet Emin Katipoğlu idi. Alt yapıda tüm kategorilerde oynuyordum. Bir süre futbolu bırakıp derslere yoğunlaşma kararı aldım ama bir gün tesadüfen başkanımız altyapı sorumlusuna 'çok para verdik kaleci aldık nerde bu kaleci' demiş. Hoca evime geldi tekrar başladım futbola. Başkan sormasa bırakmıştım belki. Ya da kulübüme o kadar bonservis ödenmemiş olsa buralarda olmayabilirdim. Daha sonra zaten A Takıma çıktım ve profesyonel futbolculuk yaşantım başladı.

Hocam çocukluktan gelen ve hayatınızı kaplayan bu futbol kariyerinizdeki dönemleri değerlendirdiğinizde, en unutulmaz anınız hangisiydi ve neden?

Okul takımı ile Sakarya iline Türkiye Şampiyonasına gitmiştik. Maçta bir rakiple çarpışma sonucu bilinç kaybı yaşadım maçta. Ama kimse fark etmemiş o an. Sonra kaleden çıkıp hakemin yanına doğru bir şeyler anlatmaya gitmişim orayı hatırlamıyorum tabi. Hakem bende bir problem olduğunu anlayıp maçı durdurmuş. Müdür yardımcımız Hakkı Hoca vardı. Ona anne diye sarılmışım. Sonra hastaneye gittim beyin travması geçirmişim ama iyileştikten sonra bu olaya baya gülmüştük. Milli takım kampları oluyordu. Hakkı hocam sağ olsun izin konusunda bana baya yardımcı olmuştu. Sonuçta anne dedik pala bıyıklı adama :))) buna hala arkadaşlarla aramızda güleriz.

Futbolculuk kariyerinizde başarılar sağlarken antrenörlüğe geçiş sürecinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kararı verirken hangi etkenler etkili oldu?

Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu Antrenörlük Eğitimi mezunuyum zaten. 14 yıl da profesyonel futbol oynadım. Bandırmaspor'da beraber çalıştığımız Hüseyin Yenikan hocamla bir gün konuşurken TFF’nin antrenörlük kursu açacağını ve benim de başvurmamın iyi olacağı telkinini aldım. Başvurdum ve hemen kursa çağırdılar. Belgeleri almış oldum o ara. Belge aldığım duyulunca da kaleci antrenörü oldum bir anda. Can Güven hocam aradı ve 3. Lig’de Fatsa BLD. sporda kaleci antrenörlüğüne başladım. Orda gördüm ki ben hala oynarım. Ertesi sene bal liginde hem kaleci hem kaleci antrenörü oldum. Baya da iyi sezon geçirdim. Sonraki sene tekrar 2. Lig’e transfer oldum hem kaleci hem kaleci antrenörü olarak. :) Sonra Ampute futbol milli takımına gelince artık futbol oynamamamın daha doğru olacağı kararını verdim ve antrenör olarak devam ettim. Antrenörlüğe geçişim de çok ilginç oldu aslında.

En çok merak ettiğim konuya geliyorum hocam. Ampute Milli Takımında kaleci antrenörlüğü yapma fırsatınız nasıl doğdu ve bu deneyim sizin için nasıl bir etki yarattı?

Antrenörlüğe yeni başladığım zamanlarda kendi kaleci okulum da vardı. Şimdiki Ampute Futbol Milli takım kalecimiz Bülent Çetin’de benim öğrencimdi. Sonra Türk Silahlı Kuvvetleri rehabilitasyon merkezinin kurduğu Ampute Futbol takımında ara ara gidip kalecilere antrenman yaptırıyordum. Hiçbir ücret almadan. Gazi abilerimize yardımcı olalım bir şeyler öğretelim zihniyetindeydim tamamen. Hocamız Yusuf Yıldız ile Ampute futbola girmiş oldum. O zamanlar futbolcu olan Osman Çakmak’ın milli takıma hoca olarak gelmesiyle de Ampute Futbol Milli Takım görevine beraber başladık. 1 Dünya, 1 Avrupa Kupası kazandık. Osman abi şimdi ayrıldı ben de İsmail Temiz hocamızla beraber hala milli takıma hizmet etmeye devam ediyorum.

 

Avrupa ve Dünya Şampiyonu iki hocadan birisiniz ve şu an faal olarak devam eden bir antrenörsünüz.  Kariyerinizdeki büyük başarıları elde etmek için nasıl bir yaklaşım benimsediniz ve benimsiyorsunuz?

1-8 Haziran 2024 tarihleri arasında Fransa’da Ampute Futbol Avrupa Şampiyonası düzenlenecek. Hem Dünya Hem Avrupa Şampiyonluğu yaşadım ve bu alanda bir kupa daha kazanarak Ampute futbolda ulusal düzeyde en fazla kupa kazanmış antrenör olmak istiyorum. Bunun da olmaması için bir neden yok. Takımımız formda ve yaş ortalamamız da düşük. Bence bu jenerasyon ile beraber 2030’a kadar tüm kupaları kazanmalıyız. Tabi bunun için de çok çalışmamız gerekiyor. Emek vermeden başarılı olabileceğine inanmıyorum.

Elbette ki her işin kolaylığı ve zorlu tarafları vardır. Siz oyuncularla iletişim kurarken ve farklı yeteneklere sahip ampute futbolcularla çalışırken yaşadığınız zorluklar ve avantajlar nelerdir?

Ampute futbola ilk başladığım zamanlar arkadaşlarımın tek ayakkabı giymeleri, kanedyen kullanmaları, protez takmaları açıkçası beni üzüyordu. Bu konulardan hiç bahsetmiyordum. Ama arkadaşlar sağ olsun kendileri ile barışıklar. Baktım ki bu konuların espirilerini bile yapıyorlar. Ben de alıştım yavaş yavaş. Hepsinin kendine özgü karakteristik özelliği ve futbol yeteneği var. Futbolun prensipleri doğrultusunda tüm kardeşlerimizi geliştirmek için yardımcı olmaya çalışıyorum.

Başarıya giden yolda psikoloji çok önemli bir konu. Ampute Milli takımının oyuncularının psikolojik güçlenmelerine nasıl katkıda bulunduğunuzu düşünüyorsunuz?

Bu konuda psikologlardan destek alıyoruz. Her sporcunun derdiyle tek tek ilgileniyoruz. Ana fikir onlar mutlu olsun işlerini yaparken kafalarında farklı bir düşünce olmasın. Sadece işlerine konsantre olsunlar. Sahada da çok çalışıyoruz zaten. Maçta kim nerede, ne zaman, ne yapacak hepsi idmanda çalışılmış ezberlenmiş oluyor. Bu da bence psikolojik bir güç çünkü herkes ne yapacağını biliyor. Heyecan gibi psikolojik güçsüzlük hissi olmuyor. Ayrıca tecrübeli ve yetenekli bir takımımız var. Dünya'nın en iyi takımı. Güçlü psikolojilerle beraberiz. Şanslıyız bu konuda.

Antrenörlük kariyerinizde Ampute Milli Takımı'na dair en unutulmaz anınız nedir ve bu an sizin için neden özel?

Dünya Kupasını almak benim için özeldi. Dünya Kupası, Dünya Şampiyonu olmak çok değerli bir duygu bence. Kaç tane Dünya Şampiyonu var ki Dünya'da? :)

Çok doğru söylüyorsunuz. Hocam çok yakın zamanda beyaz perdede “Hayatla Barış” filmi vardı. Barış Telli’yi de bu vesileyle konuşmuş olalım. Film nasıldı, neler düşündünüz?

Yüzyılın depremini yaşadığımız şu günlerde ne yazık ki amputasyon geçirmiş depremzede kardeşlerimizin sayısı fazla. Takımımızda Barış'ın hikayesi gibi birçok hikâye var. Her engelli kardeşimizin kendi başarı hikayesini yazabilmesi için ilham olacak çok güzel bir film bence. Herkesin izlemesi gerekli.

2.lig Futbol Dosyası programında yorumculuk yapıyorsunuz. Başarılar dilerim sevgili Erhan Hocam. Futbolseverlerin programınıza ilgisinin farkındayız. Programınızın canlı yayında 1 milyon izlenmeye ulaştığını gördük. Bu size nasıl hissettiriyor?

Ben de yıllarca alt liglerde oynamış eski bir profesyonel futbolcu olarak zaten TFF 2. Lig’in yayınlanması, yorumlanması konusundaki açığı biliyordum. Şu anki A Milli takımımızın iskeletini de 2. Lig’den gelen arkadaşlarımız oluşturuyor. Çok değerli bir lig, değerli takımlar var. Programın da ilgi görmesi bizi çok mutlu ediyor. Ben sadece canlı yayında yorum yapıyorum 2 saat ama arkada ciddi emek sarf eden bir ekibimiz var.

İzleyicilerinizin dikkatini çeken bir durum var hocam. Tahminleriniz, düşünceleriniz, konuşulan konu ile ilgili yorumlarınızla zaman sizi hep haklı çıkartıyor. Sırrınız nedir?

Ben de bu ligde 100’den fazla resmi maç oynadım, kaleci antrenörü olarak çalıştım, teknik direktörlük de yaptım. Futbolu da yakın zamanda bıraktığım için, çoğu futbolcu takım arkadaşım ya da rakibim, çalışan antrenörlerle de ya beraber çalıştım ya da rakip oldum. O yüzden bu lige hakimim. Kimin ne yaptığını ne yapabileceğini bilmek ya da tahmin etmek benim için zor olmuyor :) izleyicilerimiz de teveccüh gösteriyorlar. Sağ olsunlar.

Biraz kişisel bir soru sormak istiyorum. Özel hayatınızda motto veya yaşam felsefeniz nedir? Sizi motive eden veya güçlendiren bir prensip paylaşabilir misiniz?

Ben kendime çok gerçekçi bir insanım. Bazılarına göre bu gerçekçilik, kötümserlik olarak da tanımlanabiliyor ama atalar ne demiş sen kendini kışa göre ayarla yaz çıkarsa bahtına. Ben hep kışa göre hazırlanıyorum. Mottomuz bu sanırım :)

Hayatınızda önemli bir dönüm noktası veya öğrenme deneyimi yaşadığınız bir anı paylaşabilir misiniz? Bu deneyim sizi nasıl etkiledi?

Şunu söyleyebilirim. Çok popüler, çok tanınmış ve bir sürü hayranı olan kişilerin hiç onlardan beklenilmeyecek davranışlarda bulunabildiğini gördüm. O yüzden gözümüzde kimseyi büyütmememiz gerektiğini öğrendim. Benim de çocukluğumda hayran olduğum kişiler vardı. Yakından tanıdım ve hayranlığım bitti. Ama hiç ummadığın insanlardan da çok güzel şeyler öğrenebiliyorsun. Bu yüzden hiçbir şeye ve kimseye karşı önyargılı olunmaması gerektiğini öğrendim. Tavsiye ederim :)

Çok teşekkür ederim. Son olarak Ampute futbolunun Türkiye’de ve dünyada daha fazla destek görmesi için burada neler anlatmak istersiniz?

Bu sene liglerimizde 6 Ampute Futbol Takımımız maddi imkansızlıklardan dolayı kapandı. Milli takımımıza destek bulabiliyoruz ama kulüp takımlarımıza da bu sporun devamlılığı için destek olunması gerekiyor. Sizler aracılığı ile bunu buradan paylaşmış olayım. Sonuçta milli takımımıza gelen sporcularımızın da hazırlandığı yerler kulüpleri. Kulüplere destek vermemiz gerekiyor. Sesimizi daha fazla kişiye duyurmamıza yardımcı olduğunuz için teşekkürlerimi sunuyorum