İnsan bazen sessiz kalma hakkını kullanmak ister. Bunun nedeni de ne derse desin tesiri olmayacağındandır. 

Genelde karşınızdakinin sizi anladığı kadarsınızdır, denir ama sizi anlamaya niyeti olmayanlar için geçerli olduğunu düşünmemek gerekir. 

Her insan kendi içini ve kendi görüsünü bilir; hangi durumda ne hissedip düşündüğünü de. O yüzden insanların bunları görmüyor oluşu çok bir anlam ifade de etmez aslında. 

Eninde sonunda ortaya çıkacak gerçeklikle kimse baş edemez ve sonunda da mutlaka anlaşılır neyin ne olduğu. 

Bundan sebeple sadece zamanın sizin lehinizde işlemesini beklemek gerekir. 

Geç kalmış bir özür dilemek elbette ki bastırmayacaktır kırgınlıklarınızı veya hakkınızın yenmesini ama yine de haklı olduğunuz her konuda size geri dönüşü olacaktır, tasalanmayınız. 

Evet, insanlar sadece gördüklerine inanıyor da olsa hangi konu nereye kadar saklanabilir. Gerçeklerin karartılışı ise yine işe yaramaz er geç ortaya çıkacağı için.

Sessizlik aslında gizli bir devrimdir. Verilecek çok cevap olsa da değmeyeceğini düşündüğünüzde sığınılacak en iyi limandır. 

“Söz gümüşse sükût altındır.” Sözünün boşuna söylenmediğini düşünmek lazım. 

İnsanların ağzından çıkan her cümleyi de doğru kabul etmemek lazım. Herkesin kendi görüş açısına göre şekillenmesi anlatılacağı için bu sizi asıl olana götürmez. 

Bu yüzden de ortam durulana kadar bir şey söyleye gerek duymazsınız. Zaten anlaşılmadığınız yerde de susmayı tercih ediyorsanız çoktan yıkılmıştır köprüler ve zamanı gelmiştir demir almanın. 

Sessizlik bazen sağır eder kulakları ve rahatsız eder vicdanları. 

O yüzden sessizlik hakkınızı korumanız gerekir.