Geceler çın çın çınlar… Dünyanın bir yarısı derin bir uykuya dalmıştır. Katil de uyur mazlum da… Onurlu, omurgalı ve vicdanlı bir insan da

Geceler çın çın çınlar…

Dünyanın bir yarısı derin bir uykuya dalmıştır.

Katil de uyur mazlum da… Onurlu, omurgalı ve vicdanlı bir insan da yatağın şefkatli kollarına atar kendini, insafsız da, zorba da veya herhangi bir zalim de…

Ağıllarında, dünyanın pisliğinden, geldiği noktadan habersiz koyunlar ve kuzular açlıklarını dile getirmek için arada inlerler ve mütemadiyen geviş getirirler…

Çeteler halinde gezen köpekler, sabah ezanları okunmaya başladığında uzun uzun ulur…

Rivayet odur ki köpeklerin bu şekilde ulumasının sebebi ezan okunduğunda kaçışan şeytanları görmeleriymiş.

Köpekler artık insanları gördüklerinde ulumalılar ve köşe bucak kaçmalılar aslında. Çünkü insanlar yaptıklarıyla şeytanları bile solda sıfır bırakıyorlar.

Kafaları karışık, zihinleri bozuk, geç kalmış, içinde bir sürü yaşan-mamışlık barındıran, yaşının gereğini sergilemeyen büyüklerin cehenneme kadar, cehennemin kaynayan gayyalarının dibine kadar yolları var.

Ben zavallı çocuklar için üzülüyorum.

Eşlerden birisi diğerini aldattığında, şiddetli boşanmalar olduğunda, doğal afetlerde, ülkede iç karışıklık baş gösterdiğinde, devletlerarasında savaş çıktığında maalesef olan hep zavallı yavrulara oluyor.

Çünkü çocuklarının hayatını karartan, kendi zevklerinin, arzularının, ihtiraslarının ve geç kalmışlıklarının esiri olmuş büyükler…

Dahası şu an dünyayı yöneten siyasetçiler, yine büyükler, büyükler…

Evli sevgilisinin canını yakmak için kadının oğlunun ağzını bantlayıp arabanın arkasına kapatan ve bilincini yitirmiş yavruyu, ormana, künklerin önüne, suyun içine (ölüme) atan zalim bir adam…

Ailesi, çocuğunu ve yuvasını düşünmeden kendine, keyfine, içinin karanlıklarına ve isteklerine göre kararlar alan bir kadın…

Tüm yaşananlar olurken, kendi dünyasında hayatını idame ettiren, hiçbir şeyin farkında olmayan, sormayan, sorgulamayan ve ne oluyor diye bile düşünmeyen koca kafalı başka bir adam…

Küçücük bir çocuk, büyüklerin saçmalıkları, geç kalmışlıklarının esiri olmaları, şeytanı bile gölgede bırakan aşağılıkları yüzünden, içi su dolu çukurun birinde yitti gitti.

Hadi annesiyle babasını karıştırmayayım, bence onların derdi onlara yeter ve vicdanları da bir ömür susmaz, susmayacak...

Peki, şimdi çeteler halinde gezen köpekler, sabah ezanları okunduğunda eğleştikleri yerlere çekilen şeytanları mı yoksa o eli kanlı katili mi gördüğü zaman ulumalı ve kaçacak delik aramalı?

Dünyanın bir yarısı derin bir uykuya dalmıştır.

Katil hapishanede mazlum mezarında uyur.

Onurlu, omurgalı ve vicdanlı bir insan da yatağın şefkatli kollarına atar kendini, insafsız da, zorba da veya herhangi bir zalim de…

Ağıllarında, dünyanın pisliğinden, geldiği noktadan, yaşananlardan ve yaşanacaklardan habersiz koyunlar ve kuzular açlıklarını dile getirmek için arada inlerler ve mütemadiyen geviş getirirler.

Geceler çın çın çınlar…

Geleceği elinden alınmış küçük bir çocuğun acısı, bir köz gibi yakar insanın içini…