Günü doldu, vücud fonksiyonları sona erdi ama yaşamı, deneyimi, bilgisi, tecrübesi sona ermedi. Aktarıldı… Her türlü yaşanmışlık sadece hafız

Günü doldu, vücud fonksiyonları sona erdi ama yaşamı, deneyimi, bilgisi, tecrübesi sona ermedi. Aktarıldı…
Her türlü yaşanmışlık sadece hafızamızda yer etmez. Kromozomlarımıza, genlerimize, DNA’mıza küçük dizeler halinde işlenir. Bu sayede ilk insandan günümüz nesline, öğrenilmiş bilgi ve duygu daha sağlıklı aktarılabilmiştir.
Tarihte keşif yapmışları herkes tanır. Graham Bell, Samuel Morse, Thomas Savers gibi kaşiflere, icadları baba, dede hatta büyük dedelerinden mirastır. Bu keşif için gerekli bilgi, duygu, tecrübenin büyük kısmı zaten genleri vasıtası ile vücudunda idi.
Yine bu sebeple küçücük bebeklerimiz, eline Ipod verildiğinde layığıyla kullanabiliyor. Resimleri büyültüp, küçültüp, kaydırabiliyor. Oyunları açıyor, kapatıyor. Bizlerde “Şuna bak şuna! Benden daha iyi kullanıyor” ifadesi ile şaşırıyoruz.
Cesaret, arkadan saldırma, âhlaki duygular da yine atalardan gen vasıtası ile miras kalır.
Bugün bizlere dayatılmış, bu âhlaki çöküntü de yine genlerimizde yer edecektir. Fakat binlerce yıllık genlerimizin tecrübesi kısa sürede bunun üstesinden gelir.
Geçen haftayı darbe söylemleri ile geçirdik. Sebebi tam olarak anlaşılamadı ama Ak Parti kendi içinde yeniden başkan seçimi yapacağını, mevcut başbakanımız da aday olmayacağını açıkladı.
Başbakan’ımızın bu açıklamaları yaptığı, veda ettiği konuşmasına Ak Parti’den ve bakanlardan çok az kişi katıldı.
Ak parti’de yeni dönem başbakanlık için muhtemel dört aday var ama Bekir Bozdağ önde görülüyor.
Bu olaylar karşısında döviz ve altın fiyatlarıda aldı başını gitti. Borsa düştü. Halbuki gayet medeni bir şekilde anlaşarak yaşanmıştı ayrılık. Piyasalarda bir anda bu kadar tepki olmamalıydı. Dolar’da 2,80 TL’den 3 TL’yi geçen bir artış yaşandı. Ardından 2,92 seviyelerine geri geldi.
Çok defa ifade ettik ama tekrar tekrar dillendirilmeli. “TL çok güçsüz” kavga yok, gürültü yok hatta anlaşma var ama olur olmaz en ufak bir hamle de sırt üstü yere düşüyor.
Geçen hafta turizm rakamları açıklandı. Geçen yıla kıyasla, ilk üç ayda yaklaşık 1 milyar dolar turizm gelirlerinde gerileme var. Turizm sadece otelleri ilgilendirmiyor. Bölge esnafını da çok yakından ilgilendiriyor.
Bizim malımızı, toprağımızı değil, dairemizi değil hizmet ve ürünlerimizi döviz karşılığında satmaya ihtiyacımız var.
Sömürü devletlerinin bizlere dayattığı “o yıllar eskide kaldı” ifadesini söyleyenler olabilir. Bize bunu dayatan devletlerin aynı uygulamaları kendinin yapmadığını hatırlatmak isterim.
Bugün, yıllarca ödeyemeyeceğimiz kadar yabancılara borçluyuz. Onlardan çok fazla borç aldık ve kullanılmayan yollar, inşaatlar yaptık. Yine borç aldık kullanılmayan ya da fazladan havalimanları yaptık. Bu otabanı, havalimanını borç aldıklarımız yaptı. Para’da geldiği yere geri gitti.
İhtiyacımızdan çok fazla duran, çalışmayan yatırım yapınca, borcun vadesi geçti ödeyemedik. Bir de üzerine sürekli faiz maliyeti eklendi.
Çiftçiler aralarında konuşurken, zarar eden çiftçi için şu söylenir;
“Ben ona dedim; 10 dönüm tarlan var, babadan kalma traktör senin işini görür. İhtiyacından daha fazla tarla sürebilecek, daha güçlü, yeni bir traktör alıp borç altına girme. Ama beni dinlemedi! Bak borcunu ödeyemedi. Masraflarına finansman maliyeti de eklendi. Alacaklıların yaptırımları cabası. Şimdi de tarlaları satıyor. Fabrika da iş arıyor.”
İşte Türkiye’nin küresel ekonomideki durumu bu!..
Borç yükü yüzünden, “vize serbestisi” adı altında 72 adet daha imtiyaz verdik. Bir kaçı hariç verilen imtiyazları, imzaladığımız evrakları, yasa değişikliklerini bilen yok.
Muhalefette bizleri aydınlatmıyor. Bu demektir ki muhalefette yok!..
Göreceğiz bakın “vize serbestisi” tanınmayacak. Çünkü bu imtiyazlar onlara olan borcumuz için verildi. “Vize serbestisi” için değil.
Vatanaşlarımıza da “Başbakan değişikliği yüzünden vize serbestisi almamız ertelendi” denecek ve konu kapanacak.
Unutulmamalı ki! Yönetenlerin verdiği bu imtiyazları, halk vermedi. Gün geldiğinde bu imtiyazlar ile kapımıza dayanacaklar, şu bilimsel gerçeği de unutmasın!..
Bu halkı televolelerle, paparazilerle bozduk, borç batağına soktuk, imtiyazlar aldık, ipler elimizde deyip sindirebileceğinizi, üstün olabileceğinizi düşünmeyin…
Çünkü genlerde Alp Arslan, Baba İlyas, Akça Koca, Fatih Sultan Mehmet var!!!