Gelin barışalım dünyayla, kendimizle, yakınımızdakilerle. Herkes yanındakine bir zeytin dalı uzatsın. 

Yetmiştir artık küstürdüklerimiz, kırgınlıklarımız geçmiştir belki de. Hayata bir adım daha atmışızdır.

Ne methiyeler dizilmiş ‘Zeytin Dalı’ üzerine. Hani ‘Cennetten Çıkma’ diye biliriz. O zaman iyi bir sembol olmalı herkes için. Bütün dünya önünde eğilmiş, baş tacı yapmış dünyaya hükmedenler. 

Kimisi sağlığın kimisi gençliğin sırrı olarak vermiş adını. Kimisi en nadide tablosuna işlemiş. Biri de güvercinle örtüştürmüş. İkisi de barış, barışmak olsa gerek. 

Hadi zeytin dalı uzatalım! 

Barışalım artık kendimizle, dünyayla, ruhumuzla. Hayata yeniden başlamak için barışmak gerek. 

Umudun adı bir yerde de ‘Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamı, yetmişin de bile mesela, zeytin dikeceksin’ demiş bilenler. Yarına garantimiz yok ama yılların umuduyla yeşersin istemişiz. Ölümden korktuğumuz halde ölüme baş kaldırdığımız için. Kendimiz için değil ardımızda kalan hiç tanımayacağımız insanlar için. 

Bir düş içinde zeytin dalı görmüş olsak keşke. Kadınlarımızla barışsak mesela, çocuklarımıza miras bıraksak. Bir dikili ağacım olsa zeytin olsun isterim ben de. Dünyaya barış getirmek için yeşersin. 

Kuşların yuvası, gölgesinin yettiği bir ağacım olsa daha ne ister insan. Adı da kendi de güzel olan hani kimisinin yârinin gözüne benzettiği dalda bir yemiş kadar olabilsek. 

Dünya ile birlikte yaşamayacağız, bir gün illaki bırakıp gideceğiz. O zaman bir şeyler bırakmak lazım yaşama dair. Yarın bir gün iyi anılmak için. Zeytin bahçesinden daha iyi miras mı olur?

Tutunacak bir dal ararsan var işte. Bağımsızlık arasan yine onda. Güvercinle ne ara eş oldular bilinmez. İkisi de temiz ikisi de huzur demek. 

Mabet de kutsal olarak geçiyor zeytin; biraz saygıyı hak etmesi gerekir. O zaman inancı sarsmamak için yanlış bir hamle yapılmaması da gerekir. 

Belki de bize her daim bir şeyleri hatırlatmak için tam önümüzde duruyordur. Kim bilir ne sırlar saklıyordur. Bir besin kaynağı olmanın çok ötesinde bir yerde.

Hadi zeytin dalı uzatalım! 

Bizi bize kırdıranlara inat bize barışı hatırlatan... Nefesimize nefes katmak için değil mi altın sarısı hikmeti? 

Bir dem kadar sonrasını bilemezken; zamanı tüketenlerin boşluğu, hiçliği hatırlaması gerek.

Böyle güzel bir görevi bir dal üstlenmişken; insanlığı hırslarının tükenmesi, bencilliğinin bitmesi, gözlerindeki öfkenin geçmesi gerek. Özüne dönse artık insanlık, sapmasa artık iyilikten diye düşünüyor insan. 

Hadi zeytin dalı uzatalım!

Bir zeytin dalı kadar olmak ne büyük saadet olurdu. Dünyanın kaosunun içinde bir zeytin dalı olabilmek için yaşamak ne büyük lütuf olurdu. 

Bir zeytin ağacı kadar dünya, bir zeytin dalı kadar mutluluk istemek gerek. 

Hadi zeytin dalı uzatalım!