


S.A. : " Özlem Hanım merhaba. Son yaşanan durumlardan dolayı geçmiş olsun dileklerimizi size iletmek isterim ilk başta. Bize ilk olarak anneliğin görevlerini anlatmak ister misiniz?"
Özlem KAPURTU: " Öncelikle sizlere çok teşekkür ediyorum. Duyarlılığınızdan dolayı. Anneliği anlatmak için sanırım küçürek bir kitap yazmak gerekir. Hem engelli annesi hem de sağlıklı çocuk annesi olarak. Tabiri caizse herkesin klasik olarak kullandığı bir söz vardır; Bir anne var bir de ana. Ben 'anne' değil de 'ana" olduğumu düşünüyorum. Çünkü önemli olan çocukların doğurup dünyaya getirmek değil, onu en iyi şekilde yetiştirmektir. Bana göre annelik fedakarlık ister, emek ister. Bunu zaten annelik iç güdüsü ile yapabiliyoruz zaten."
S.A. : "Bir anne çocuğu için neler yapabilir ya da her çocuk özeldir cümlesi sizde neyi çağrıştırıyor?:
Özlem KAPURTU: " Bir anne çocuğu için her şeyi yapar. Onun geleceği için, hayırlı bir insan olması için anne önce kendini iyi yetiştirmeli. Engelli bir çocuk, bir melek dünyaya getirdiğimde ilk anneliğimdi ve onun için neler yapabilirim? Engelli bir çocuğa yaklaşım nelerdir? Ne yapmam gerekir? diye düşündüm. İnanın sürekli araştırdım. Onu daha iyi yetiştirmek adına ne gibi yollar izlemem gerektiğini düşündüm. Ben ve babası sürekli araştırma içerisindeydik. İkinci çocuk sağlıklı dünyaya gelince farklı bir duygu oluyor. Ona nasıl yaklaşacağınızı bilmiyorsunuz. Biz ilk evrelerde yürümesini, konuşmasını onda öğrendik ama dünyaya hayırlı bir evlat olarak yetiştirmek istedik. Dolayısıyla bir annenin yapması gereken neler varsa, kendi dinimizi kendi kültürümüzü öğretmek için sürekli araştırdık. Dediğim gibi yetemediğim durumlarda çocuğum bunu hissetmesin diye önce ben araştırmalıyım.
Çocuğum bana soru sorabilsin ben cevaplayayım. Hep bu mantık ile gittim.
İyi bir evlat yetiştirmek için sevgi en büyük eğitimdir bence. Anne ve babaların en başta yapması gereken şey çocuğa sevgi ile yaklaşmak.
"Her çocuk özeldir." cümlesi beni çok mutlu ediyor. Çünkü gerçekten de her çocuk kendine göre özeldir. Ben her çocuğun farklı yeteneği, farklı bir duygusu olduğunu düşünüyorum. Topluma iyi çocuklar yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben bir anne olarak "şunun çocuğu şunu yaptı, bunun çocuğu böyle oldu ama sen yapamıyorsun." diye söylenmeyi değil de; daha çok " benim çocuğum neye daha çok yetenekli? ne yapabilir? Kendi duygusallığı nasıldır?" diye düşünürüm hep. Çünkü her çocuğun kendine göre yeteneği vardır."
S.A. : "Bize biraz oğlunuz Sıraç'tan bahsedebilir misiniz?"
Özlem KAPURTU: " Sıraç, 14 günlükken beyin kanaması geçirdi. Soğuk havale ile başlayan ve bu süreç Fransa'da oldu. Çok zor bir doğum dönemi atlattım. Aklınıza hiçbir zaman gelmiyor çocuğunuzun engelli olacağı. Onun için en güzel hayalleri kuruyorsunuz. Ama bir anda öyle bir şey ile karşılaşıyorsunuz ki; gözünü açtığıda " Bir daha çocuğunuz eskisi gibi olmayacak." denildiği an çok zor bir şey ile karşı karşıya kaldım. Kabullendim mi tabiki hayır. Ama hayat şartları insanı alıştırıyor. Bende alıştım sadece. Sıraç biz olmadan yemek yiyemez, uyuyamaz, su içemez. Bakıma muhtaç ve çok duygusal bir çocuk. Bize hayata bakışı öğretti. Hayatın çok farklı olduğunu onunla öğrendik. Hayat bizim bildiğimiz klasik bir yaşamdan ibaret değil. Sıraç ile birlikte çok farklı hayatlara indik. Sıraç bizim neşe kaynağımız, hayatımız. O mutlu olunca dünya bizim için dönüyor. Ama hastalandığı zaman, mutsuz olduğu zaman dünya bizim için duruyor. Bizler evlatlarımız ile nefes alıyoruz. "
S.A. : "Sıraç hakkında yapılmaması gereken konuşmalar olmuş. Bu konu hakkında anlatmak istediğiniz bir şeyler var mı?"
Özlem KAPURTU : " Oğlum Sıraç için çok kötü, hakaret dolu, insanlık dışı sözler malesef sayfamda yazılmıştı. Bu olay oğlu için mücadele eden bir anne olarak beni çok yıpratmıştı. İlk gördüğümde yıkılmıştım. " İnsanlık olarak biz ne ara bu kadar kötü olduk? Gerçekten insanlık bitti mi? İnsanları seven, sayan bir toplumuz bize ne oldu?" Diye düşündüm hep. Bu olay sosyal medyada duyulduktan sonra tepkiler çığ gibi büyüdü. Oğluma sarıldım ve 'insanlık ölmedi' dedim. Hâlâ bu hayattan Ümidimiz var çünkü %30'u kötü ise %70'i iyi bir toplumumuz var. Ben bu konuda Sıraç'ın diğer engelli çocukların sesi olduğunu düşünüyorum. Bana mesajlarda 'Benim çocuğuma da böyle söyleyen var.' diyenler oldu. O kadar çok içi yanan anne babalar var ki. Bizler göz önünde olduğumuz için belki bir tanesi olarak görünüyoruz. Bu konuda bize destek veren bir çok insan oldu. Biraz daha sakinleştikten sonra; büyüklerimiz çocuklara ' büyüyünce ne olacaksı' diye sorduklarında; annesi 'benim çocuğum doktor olacak.' diyor. Hayır! Aileler bu hataya düşmemeli. Şunu istiyorum ailelerden; "önce Rabbimin yarattığı her canlı varlığı sevmeyi, insan olmayı öğretin. Kim bilir kabinde kötülük olan insanlar ne şartlarda büyümüştür.
Ben aslında önce aileye inmek istiyorum. Lütfen evlatlarınıza sevgi verin. Onları sevgi ile büyütün. Sevgiye çok ihtiyacımız var. "Reklam için çocuğunuzu kullanıyorsunuz. Acıtasyon yapıyorsunuz." dendi. Biz toplumda sevgi az olduğu için bu tür sözlere maruz kaldık. Allah aşkına ben şunu anlamıyorum; o insanların sayfalarına baktığım zaman evlatları ile resimlerini görüyorum. Ben Yağız ile ilgili paylaşım yapınca hiçbir tepki yok. Ama Sıraç'ın resmi olunca niye bu tepkiler var anlamıyorum. Sizlere soruyorum ben bu çocuğumu ne yapayım? Paylaşmayayım mı? Saklayayım mı? Topluma kazandırmayayım mı? benim çocuğum çok zor bir süreçten geçti. Gözünü bile açamaz denildi. Ama o başardı. Ne mutlu bana ki zaferi kazanan bir çocuk yetiştirdim. Biz çaba sarf etmeseydik Sıraç bu gün bu kadar iyi olmazdı belki. İnadına paylaşacağım evladımı. Bu durumu yaşayan o kadar çok anne baba var ki onlara umut olacağız."
S.A. : "Hukuki yollardan dava açtınız. Bu davada ismi geçen şahısları tanıyor musunuz peki?"
Özlem KAPURTU : " Evet hukuki olarak devamızı açtık. Bunları yapan kişileri tanımıyoruz. Kim neden böyle bir şeyi yapma gereği duyar amacı nedir hiç bilmiyoruz. Düşmanımız ve ya nefret edebileceğimiz kimse yok bizim. Sanal alemde klavye krallığı yapan o kadar çok kişi var ki. Bunlar baktığınız zaman genelde bir anne bir baba. Özellikle de anneler. Neden böyle bir şey yapar anlamıyorum. Bize bu hakaretleri yapan şahıs/şahıslar kadın mı erkek mi hiçbir şekilde bilmiyoruz. Dediğim gibi dava süreci başladı. Sayın Cumhurbaşkanımız da gerekli talimatları vermiş. Onlara da sizlere de çok teşekkür ediyorum. Sesimizi duyurdular. Yargıya intikal ettik. Şimdilik bekliyoruz. "
S.A. : " Sıraç çok özel bir çocuk. Farklı bir yaşamı var onun. Sıraç ve Sıraç ile ayni hastalıkta olanlar için neler yapılabilir peki ?"
Özlem KAPURTU : " Bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkür ederim. Bizim çocuklarımız özel ve cok farkli hayatları var. Sıraç gibi aynı kaderi paylaşan bir çok insan var. Onlar için devletimiz çok şey yaptı ama yetersiz kalıyor bazen. Mesela bir yürütecimiz hiç yürümeyen Sıraç için umut oldu. Burda bir mağazanın getirdiğini duyduk. Bunun sayesinde skolozumuz durdu. Adım atmaya başladı. Bacak ve sırt kasları güçlendi. Ama bunu dış ülkelerden değil de kendi ülkemizde üretelim, daha ucuz olsun istiyoruz. Engelliler için pusatlar var. 2 yaşından tutun 10 yaşındaki çocuklar için. Düşünün 10 yaşında çocuk bebek arabasına nasıl sığabilir? Bunlar çok pahalı. Bunlar özel olarak alınıyor. Asgari ücret ile çalışan bir aile bunu nasıl alabilir?
Bazı ilaçlar ama çok pahalı olarak satılıyor. Bir iğne var yurt dışından alıyoruz çocuklarımız için. Bunları kendi ülkemizde de üretebiliriz. Ya da engelli çocuklar için özel parklar yapılabilir. Engellilere özel araçlar yapılabilir. Eğlence merkezi yapılabilir. Onları bu sekilde toplum içine kazandırabiliriz. Biz anneleri bu gibi şeyler çok mutlu eder. "
S.A. : "Çocuğunun durumu ne olursa olsun annelerin üstüne düşen görevleri nelerdir sizce? Bu konudan yola çıkarak annelere bir şeyler anlatmak ister misiniz?"
Özlem KAPURTU : " Çocuğunun durumu ne olursa olsun annelerin asla umudunu kaybetmesin. Yaşadığımız sürece umudumuz vardır. Ben hiçbir zaman mücadele etmekten vazgeçmedim. Onlarda vaz geçmesin. Ben kendi çabam ile çocuğuma yıllardır ne yapması gerektiğini öğretmeye çalıştım. Yılmadım, yılmadım, yılmadım ve başardım. Uykusu mu geliyor? Ona "hadi ee yapalım." dedim. Onun elini tutup aynı şeyi ona yaptırdım defalarca. Bugün uykusu geldiğinde " Anne ee yapalım." diyebiliyor.
Şimdiye kadar hiç bireysel eğitim almadı. Çünkü ben bireysel eğitim kurumlarına gittiğimde çok fazla ilgilenmediklerini gördüm. İstediğim eğitimi veremediler. Ben kendim araştırarak sevgi ile, şefkat ile, fedakarlık ile birlikte ona eğitim verdim. Onun için anneler hiçbir zaman yılmasın. Hiçbir zaman umutsuz olmasınlar. Çünkü onlar çok özel aileler. Rabbim herkese böyle evlat nasip etmiyor. Onlar bize Rabbimizin emaneti. Onun bir gülüşüne, bir anne deyişine dünyalar veriyorsunuz. Çocuklarımız bu dünyada yaşayan günahsız birer melek. "
S.A. : " Dava sonuçlandıktan sonra yapmak istediğiniz bir şey var mı?"
Özlem KAPURTU : " Dava sonuçlandıktan sonra ilk yapmak istediğim şey o şahısları görmek. " Bu melekten ne istediniz? Amacınız nedir?" diye sormak istiyorum. Ondan sonra maddi gücü olmayan engelli kardeşlerimize yürüteç mi lazım araba mı lazım alıp onlara bağışlamak onları mutlu etmek istiyoruz. "
S.A. : " Sedat Bey oğluna çok düşkün bir babadır. Onun bu konu hakkındaki düşünceleri nelerdir? Bu olayı nasıl yorumluyorlar bize anlatmak ister misiniz?"
Özlem KAPURTU : " Sedat Bey sadece Sıraç'a değil ailesine ve evlatlarına çok düşkün bir baba. Yüreğinde merhamet ve insan sevgisi olan bir insan. "Bu sadece benim çocuğuma değil diğer çocuklara da yapılmış bir hakarettir." dedi. Bunu asla hazmedemedi. Sıraç dünyaya gözünü açtığından beri hiçbir zaman bu kadar ağır imtihanlar ile karşılaşmadık. Son bir yıldır o kadar ağır eleştiriler, o kadar yıpratıcı sözler kullanıldı ki. Biz birbirimiz ile konuştuğumuz zaman bana " Özlem beni Sıraç'ın hastalığı değil insanların bu vicdansızlık dolu sözleri yıpratıyor. Çünkü bizler bunu hak etmiyoruz. Sonu ne olursa olsun bunu bulacağım sana söz veriyorum. Sakın ağlama. Benim meleğime kimse bir şey söyleyemez. Beni ezsinler ama benim aileme kimse ağır hitaplarda bulunamaz. " dedi."
S.A. : " Davanın sonucu ne olursa olsun her zaman Sıraç'ın ve sizin yanınızdayız. Sıraç gibi özel seçilmiş çocuklar hep mutlu olacaklar inşallah. Bizimle bu röportajı gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ederim."
Özlem KAPURTU : " Canım benim önce ben size teşekkür ediyorum. Gazetenizde bize özel yer ayırdığınız için. Biz bu camiada ünlü olarak belki altı belki yedi kişiyiz engelli çocukları olan aileler olarak. Bizler öncü olmalıyız. Sıraç engelli kardeşlerimize ses oldu. İnşallah bundan sonra da devlet büyüklerimiz sesimizi duyacak. Daha güzel işler yapılacak. Çocuklarımız hep gülsün hiç ağlamasın, lütfen onları sevelim. Dünyaya güzel insanlar yetiştirelim.
Sizin aracılığınız ile bize destek veren yüreği güzel insanlara teşekkürü borç biliyoruz. Her şey gönlünüzce olsun. Rabbim kimseyi kötü insanlar ile karşılaştırmasın."