Protein özlü kremden sağlık çalışanlarına mucize tedavi 

Koronavirüs ile birlikte sürekli maske kullanımının ardından ciltlerinde hasar ve yara oluşan sağlık çalışanlarının sorununa kayıtsız kalmayan İş kadını, Girişimci ve Uzman Estetisyen Çiğdem Dönücü, cilt yenileme ve tedavi edici etkisi olan protein özlü cilt bakım yağını 11 Ocak Dünya Sağlıkçılar Günü’nde 500 sağlık çalışanına hediye etti

Savaş döneminden kalan formülü günümüze uyarlayan Uzman Estetisyen Çiğdem Dönücü, sağlık çalışanlarının yüzlerindeki hasara kayıtsız kalamadığı için böyle bir kampanya başlattığını ve gelen yorumların, öncesi sonrası farkların inanılmaz olduğunu söylüyor. 

SOSYAL MEDYADAN ULAŞTILAR 

Zor günlerde sağlık çalışanlarını düşünen ve ürünlerinin şifa olmasını isteyen Dönücü, 500 sağlık çalışanına sosyal medya üzerinden ulaştı. İstanbul Çapa Tıp Fakültesi, Amerikan Hastanesi, Şarköy Devlet Hastanesi, Sakarya Pandemi Hastanesi, Avrasya Hastanesi, Kepez Devlet Hastanesi, Atatürk Devlet Hastanesi, Karabük Hastanesi, Trabzon Kanuni Hastanesi, Tınaztepe Hastanesi, Kırşehir Hastanesi, Nusaybin Devlet Hastanesi gibi hastanelerden gelen doktor, hemşire ve birçok sağlık personeline hiçbir ücret talep etmeden ürün hediye eden Uzman Estetisyen Çiğdem Dönücü'ye Yurtici Kargo'da destek verdi. 

YARALAR KAPANDI 

Kampanya sonrası ciltlerindeki yara ve tahribatın tedavisi gerçeklesen sağlık çalışanları ayni zamanda moral olarak çok güzel bir destek olduğunu ve ürünün protein yenilemesi sonrası sağladığı tedaviye inanamadığını söyledi. Kısa sürede cildi yenileyerek tedavi eden ürün protein özlü bir yağın, aynı zamanda cilde ait olması gereken nem dengesini sağladığı için anti-aging etkisi de mevcut.

ARALIKLI ORUÇ (İF DİYETİ) İLE COVİT-19 DÖNEMİNDE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİN… 

Ülkemizde yaşanan Covit-19 (Korona Virüs)pandemisi ile beraber  beslenme sorunları beraberinde bir takım hastalıkları ve hastalık risklerini de karşımıza çıkarmaktadır.Eve kapandığımız veya izole olduğumuz alanlarda hem bağışıklık sistemini korumak ,hem de az öğün güçlü beslenme yöntemi ile vücudu dinç tutmak münkündür. 

COVİT-19 DA Bağışıklık Sistemini Düşürmeden İF Diyeti ile Beslenme ve Diğer Popüler Diyetler İle ilişkisi 

İF DİYETİ (İNTERMİDEND FASTİNG) günümüzde az öğün ile kilo kontrolünün sağlandığı bir yöntemdir.Öğün düzeni 14 ile 16 saatlik açlıkla insulin hormon seviyesini düşürerek vücudu arındırma , Basit karbonhidrat yerine Protein,Yağ,Vitamin ,Mineral  ve Su tüketiminini arttırarak Probiyotik beslenmeyi amaçlar.Covit-19 beslemesinde düşük karbonhidrat + yüksek protein ve probiyotik içerikli ürünler ile beslenmek önerilir. Bu dönemde bu beslenme stili  HEM KETOJENİK HEM de İF DİYETİ İLE doğru orantılıdır.   Yaşadığımız pandemic durumuna itafen ,öğün düzenini uzman bir görüşle ayarlamak ,bununla beraber kişiye özgü beslenme programının oluşturulması ve uygun olan gıda takviyeleri ve probiyotikli besinlerin özenle seçilmesi önerilmektedir. Kadiköy Florence Nightingale Hastanesi’nden beslenme ve diyet uzmani Gizem Görmüş İF diyetinin özelliklerine dikkat çekiyor;

COVİD-19 Beslenmesi ve İF Diyeti Kombinli  Öneriler ve Diyet Programlarının Özellikleri 

1-)Öğün düzeni: Klasik bir İF diyetinde Totalde 14-16 saat açlık ayarlandıktan sonra 2 ile 3 öğünlük planlar önerilir.  sağlıklı ve yeterli, dengeli beslenme önerilerimizin başında öğün düzeni gelmektedir. Öğün kombini 16 saatlik açlık sonrası ilk öğün+ gün ortası öğün + son öğün =16 saat açlık olarak önerilir. Bu AÇLIK MUTLAKA UYKU SAATİNİN İÇERİSİNDE YER ALMALIDIR.

2-)Ne yenilmeli?Ne içilmeli  Covit-19 da tüketilmesi gereken diğer besin ve besin grupları ise;  posası yüksek besinler (kabuklu yenen meyveler, taze fasulye, bezelye, ıspanak gibi), omega 3 ve folik asitten zengin besinler ,( kahvaltılık yulaf gevrekleri, kuşkonmaz, ıspanak, bezelye, domates, balık, brokoli, keten tohumu, semizotu, mercimek, ceviz, badem gibi), C vitamininden zengin meyvelerdir.Bununla beraber probiyotik ve prebiyotikli ürünler (yogurt,kefir,ayran,peynir vb )tüketilmesi önerilmektedir.

3-) Tok tutan yiyecekler: İF Diyetinde tok tutan yiyeceklere bakacak olursak; özellikle proteinden zengin gıdalara yönelmeliyiz. Proteindenden zengin gıdaların başında yumurta, beyaz peynir ve et grubu yiecekler gelir. Bu gıdalar uzun sürede sindirildiği için tokluk hissini sağlayarak  tok tutar. Tok tutan bir diğer besin ise cevizdir. Kavrulmamış fındık, bademve ceviz yağlı tohumlar oldukları için oldukça tok tutarlar ve besin değerleri de çok yüksektir.KETOJENİK VE İF DİYETLERİNDE DE OLDUKÇA ÖNERİLİR.

4-) Pişirme yöntemi ve Bağışıklık ilişkisi: 

COVİT-19 döneminde; yemeklerde kullanılacak besinlerin cinsine, hazırlanması ve pişirilmesine dikkat edilmelidir. Hamur tatlıları, çok tuzlu, çok şekerli ve çok yağlı hazır besinler, salam, sucuk, sosis, kavurma, sakatatlar (beyin, karaciğer vb...)gibi işlenmiş ve fazla miktarlarda doymuş yağ içeren besinlerden uzak durulmalıdır. Kızartma gibi sağlık açısından zararlı olan pişirme yöntemleri kullanılmamalı; yemekler haşlama, kendi buharında pişirme, fırında pişirme, belki ızgara şeklinde pişirilmesine özen gösterilmelidir. Bunların yanında yemeklerin sıvı yağlarla (özellikle sızma zeytinyağı, fındık yağı gibi), az tuzlu pişirilmesine dikkat edilmelidir.

5-)İF Diyetinde ve İzole hayat sürerken  yeme şekli:  Uzun süre aç kalma düşüncesi kişilerde çoğu zaman iştahı ve doyma eşiğini artırmaktadır. Bunun sonucunda; if diyeti ile bağışıklık koruyan kişi kişi normalden çok daha fazla miktarlarda ve daha hızlı yemek yer. Bu noktaya dikkat edilmeli, öğünler yavaş yenmelidir. Sağlıklı bir sindirim sistemi için besinler iyi çiğnenmeli, yemekler ufak lokmalar biçiminde yavaş yavaş yenmelidir.Açıkılan yerlerde açlık süresini bozmayarak kefir,yogurt,ceviz ,peynir gibi probiyotik ve prebiyotikli gıdalar tüketilmelidir. 

6-)Su tüketimi: AÇLIK SÜRESİNE KADAR  bol bol su içilmelidir. Özellikle gazlı içecekler, salamura besinler, şarküteri ürünleri, ağır, yağda pişirilmiş veya kızartılmış besinler, sakatatlar ve şerbetli tatlılar ile beyaz undan hazırlanmış gıdalardan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. su tüketimine özen gösterilmelidir. Sıvı alımı diğer içecekler vb. sıvı besinlerin tüketimi ile birlikte arttırılmalıdır Bu dönemde günde 1 şişe maden suyu içilmesinin kişiler üzerinde bir hayli olumlu etkisi var ancak içtiğimiz mineralli suyun maden suyu olmasına, yani tamamen doğal olmasına dikkat; yoksa içine karbondioksit gazı ilave edilmiş, tamamen yapay bir su içmiş olursunuz ki, bu ne sindiriminize iyi gelecektir ne çinko,demir ,magnezyum ve folat gibi bağışıklık sistemi güçlendirici  minerallerin alımını olumsuz etkileyecektir. GÜNDE 2-2.5 LİTRE SUYU MUTLAKA TÜKETİNİZ. YA DA BAŞKA BİR HESAP İLE KİLOGRAM BAŞINA 35 CC SU ALMANIZ ÖNERİLİR. 

BAĞIŞIKLILIĞI ARTTIRAN BESİNLER 

Viral enfeksiyonlarda beslenme aslında epigenetik beslenme ile doğru orantılıdır.DNA yapımız ve gen şifremiz aslında bize hangi gıdaların şifa hangi gıdaların zehir olabileceğinin göstergesidir. Viral enfeksiyonlarda, obezite ,diyabet ,astım ve alerjik tepkimeleri olan kişilerin immün sistemlerini daha çabuk yakaladığı bu kişilerin beslenme soygeçmişlerine araştırmalar ile bakıldığında karbonhidrat ağırlıklı ve glikoz formalizeli besinler ile beslendiklerine rastlamaktayız;

Epigenetik beslenmede; interlokin sistemleri bizim bağışıklık sistemimize etki eden hormonlar gurubudur ve bu sistemde özellikle immün sistemini uyaran QUERCETİN PİGMENTİ enfeksiyonları engellemekte ve bağışıklılığı güçlendirmektedir.bağışık sistemini dengelemek için bu sistem şart
Önerilen Besinler 

*Balıklar - Çeşitli deniz ürünleri
*Kırmızı et
*İyotlu tuz (sofra tuzlarını, iyotlu tuzla değişmek en kolay iyot alım yoludur.Hipertansiyon rahatsızlığı olanlar dikkat)
*Patates(diyabet tanılı be insülin direnci olan hastalar dikkat)
*Yoğurt (1 kase yoğurt günlük iyotun %60ını karşılayabiliyor)
*Süt ,Peynir,Kefir

*Fasulye, Yulaf
*Yumurta (1 adet haşlanmış yumurta günlük iyot ihtiyacının %20 kadarını karşılayabiliyor)
*Kuru erik
*Muz - Çilek (5-6 adet çilek günlük ihtiyacın %5’i kadar iyot içerebiliyor)
*Turşu suyu( hipertansiyon ve gut rahatsızlığı olanlar dikkat)

BAĞIŞIKLILIK GÜÇLENDİREN  VE ÖDEM ATTIRICI ÇAY 

MALZEMELER ;

1 LİTRE SICAK SU 

1 TATLI KAŞIĞI YEŞİL ÇAY

1 TATLI KAŞIĞI MATE

15 ADET KİRAZ SAPI

1 TATLI KAŞIĞI FUNDA YAPRAĞI

1 ÇUBUK TARÇIN

SOĞUMA SONRASI 

1 SAŞE NBL PROBİYOTİK GOLD

1 ŞİŞE MADEN SUYU 

HAZIRLANIŞI :

1 SAŞE PROBİYOTİK HARİCİNDE TÜM ÜRÜNLER 1 LİTRE SU İÇERİSİNE DEMLENİR VE SOĞUTULUR. SOĞUYAN KARIŞIMA 1 SAŞE PROBİYOTİK + 1 ŞİŞE MADEN SUYU İLAVE EDİLİR. 

NOT : BU İÇECEK İLE BERABER GÜNDE 1 SHOT COLLAGEN ALINMASI KEMİK VE CİLT SAĞLIĞINA DA AYRICA FAYDASI OLACAK VE ÖDEM ATTIRACAKTIR.

Canpark AVM'de, TÜV SÜD sertifikalı temiz hava ve güvenli alışveriş

Canpark AVM, dünyanın içinde bulunduğu pandemi sürecinde bulaşma riskini en aza indirmek, çalışanlarının ve ziyaretçilerinin sağlıklı bir ortamda güvenle bulunmalarını sağlamak amacıyla “maske, mesafe ve hijyen” tedbirlerini büyük bir hassasiyetle düzenli olarak uygulamaktadır.

TÜV SÜD tarafından sertifikalandırılan ve Canovate Group tarafından geliştirilen Hycanx Hepa + UVC Kombo Kanal Tipi Hava Temizleme Sistemi sayesinde, Canpark Alışveriş Merkezi içerisine Class 8 yani ameliyathane standartlarında temiz hava sağlanıyor.

SİNOZ’danSevgililer Günü’nde özelgül seti

Aşkınızı gülün eşsiz kokusuyla terapiye dönüştürün!

Sevgililer Günü’nün yaklaşmasıyla çiftlerin hediye telaşına SİNOZ romantik hediye seti sunuyor.Sevginin farkına varmak isteyenler, aşkınıSİNOZ doğal gül kokulu ‘Gül Bahçesi’serisiyleikiye katlıyor.

Sevgililer Günü ile birlikte sevdiklerinizi mutlu edecek hediyelerle şımartma zamanı yaklaşıyor.SİNOZ bu anlamlı günde hediye olarak sevdiklerinizi mutlu edecek gül kokulu koleksiyonuylaaşkınızı ikiye katlıyor. SİNOZ, sevginizi büyüleyici Gül Bahçesi Serisi hediye seti ile taçlandırıyor. Gül Bahçesi Serisi, gül kokularının bakımınıza eşlik edeceği özel ürünlerle dolu. Gül kokularıyla bezeli vücut peelingi, vücut spreyi, duş jeli, el kremi ve vücut losyonu ile etkileyici terapi sunuyor. 

Doğa Neden İyileştirir

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu, doğanın iyileştirici gücüyle ilgili bilgiler verdi. 

Doğal ortamlarda vakit geçirmek kişinin ruh halini iyi yönde değiştirir. Yeşil alanlarda ya da parklarda yapılan yürüyüş sakinleştirir ve olumlu düşünceleri artırır. Geçmişteki üzüntüleri ya da gelecekteki kaygıları taşımaktansa, şimdide huzurlu yaşamayı sağlar. Hayal gücünü kuvvetlendirir, yaratıcılığı artırır ve sabırlı olmayı sağlar. 
Doğal ortamda kişiler daha fazla sosyalleşir. Doğada vakit geçirmek bireyleri birbirine yakınlaştırır. 
Kişi, yeşil alanlarda vakit geçirdikten sonra daha sakin hale gelir ve stresi azalır. 
Doğa manzaralarını izlemek odaklanma yeteneğini artırır. Temiz hava, ağaçlar, çiçek kokuları, yaprakların ve hayvanların sesleri huzur verir, yorgunluğu giderir, dinlendirir ve yaşam kalitesini artırır.
Yeşil alanlarda vakit geçirmek, toplumsal uyumu artırır. 
Doğal ortamlarda vakit geçiren kişiler daha rahat bir zihin ve bedene sahip olurlar, olumlu duyguları artar, huzurlu olurlar. Daha dengeli davranışlar gösterirler. Farkındalık kazanırlar. Canlı, enerjik ve mutlu hissederler. Uykuları düzenlidir. Sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanırlar. 
Doğada yürüyüş yapmak duygusal sağlığı iyileştirir. 
Evde yetiştirilen bitkiler de sakinlik hissettirir. 
Doğal yerlerden uzun süre uzak kalmak, moral bozukluğuna neden olur. 
Kapalı alanlarda vakit geçiren insanlar ve doğal alanlarda vakit geçiren insanlar karşılaştırıldığında, doğada vakit geçirenlerin kendilerini daha iyi hissettiği ortaya çıkmıştır. 
Parkta oturmak, deniz kenarında yürüyüş yapmak rahatlatıcıdır. 
Çalıştıkları yerin penceresinden ağaç, çiçek gören kişiler daha az iş stresi yaşarlar ve iş verimlilikleri artar. 
Tatil için doğa ortamını tercih edenler kişiler, döndüklerinde ilişkilerinde daha olumlu davranışlar gösterirler. 
Doğayla bağlantıda olmak daha anlamlı bir hayat için gereklidir. 

COVİD 19 TEDAVİSİNDE SEMPTOMATİK TEDAVİ ÖNEM

Koronavirüs karşısında zamanın doğru yönetilmesi açısından semptomatik tedavilerin çok önemli olduğunu vurgulayan Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, “Sürekli öksürmeden dolayı insanlar normal yaşam düzenlerini kaybedebiliyor, bu da hem uykusuzluğa hem de vücut direncinin düşmesine sebep olabiliyor.” dedi. Cander, bu durumun en erken şekilde kontrol altına alınıp tedavi edilmesinin hastalığın seyri açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, koronavirüs hastalarında öksürüğün tedavisine yönelik önemli açıklamalarda bulundu. 

İlk günden itibaren koronavirüs hastalığının en önemli belirtilerinin başında kuru öksürüğün geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Başar Cander, viral enfeksiyonlarda, kuru ve sık sık şeklinde öksürükler gördüklerini belirtti ve öksürüklerin etkilerine dikkat çekti.

Koronavirüs karşısında en önemli savunma mekanizmamız, vücut direncimiz
Koronavirüs vakalarının hastalık seyrinde en önemli noktanın vücut direnci olduğunun altını çizen Prof. Dr. Başar Cander, “Koronavirüs karşısında vücut direncinin güçlü olması çok büyük önem arz ediyor. Çünkü siz farkında bile olmadan bir şekilde virüse muhatap kalmış olabiliyorsunuz. Vücudunuzun o virüsü yenebilmesi için vücut savunma mekanizmasının güçlü olması lazım. Güçlü vücut sistemini sağlayacak şeylerin başında ise düzenli hayat, uyku düzeni, sağlıklı beslenme ve spor yapmak geliyor.” şeklinde konuştu.

Kronik ve ciddi rahatsızlıklar (kalp ve böbrek hastalıkları vb.) geçiren hastaların vücut dirençlerinin zayıf olmasından dolayı bu savaştan galip ayrılmasının zorlaştığını ifade eden Prof. Dr. Başar Cander, “Akşam öksüren ve uyku düzeni bozulan birisinin vücut direnci düşebiliyor. Öksürük gece sık sık yaşanıyor ve öksürüğü kontrol altına alamıyorsanız bu durum koronavirüs gibi viral hastalıklarda çok büyük problemler yaratıyor. Eğer ciddi rahatsızlıklar yaşamış biriyseniz vücut direnciniz düşmeden bunu tedaviyle birlikte kontrol altına almanız gerekiyor.” dedi.