Dünya ile barışık yaşamayı öğrenmemiz gerekli. Bir de durum çok acil. Dünyaya hükmetme girişimlerimiz şimdilik bir dursun. Dünya bizim “Efendimiz…” bunu da bir kabul etmek lazım artık.
Alışkanlık olmuş her suçu dünyaya atmak. Dünya ne kadar da pasif görünse de canlı aslında. Mesela daha soğumadı içi. Kırık hatları hala bir denge bulamadı içinde. Bizi sallamaya devam edecektir.
Efendimiz bizi yutmadan bizim önlemler almamız gerekli. Efendimizle birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekli. Ne kadar kızıyor olsak da kendisine hala onun kanunlarına göre yaşıyoruz.
Dünya deyip de geçmemek lazım. Nimetlerinde de sonuna kadar yararlanıyoruz şimdi. Nimetlerinden yararlanırken de nazını çekmemek olmaz tabi. Hem tepe tepe kullanıp hem de cefası olmasın demek de bencillik olur zaten.
Canımızı çok yaktı, evet. Ne seli, kuraklığı bitti ne sallanması. Dünya için normal ama bizim için felaket olan her şeyi yaşattı bize. İnsanlar affeder, İlah affeder ama doğa asla affetmez. Dengesini bulmak zorunda… belki de biz sebep olduk dengesizliğine hor kullanarak…
Kendi haline de bırakınca olmaz elbette. İnsanlar olarak toplum olarak yüksek bilinçlenme düzeyi şart. En azından kendimizi korumak ve diğer nesillere güzel bir ortam bırakmak için.
Dünya ne yapsın ki bu kadar talan edici varken üzerinde…
Evet, yaşadığımız acılarla dünyaya isyan da ediyoruz. Acılar bizi ehlileştiriyorsa, ders alabiliyorsak ve süreci yönetebiliyorsak isyan bayrağını biraz daha aşağı indirebiliriz. En azından dönüp bir kendimize bakmış ve hatalarımızdan ders almış olmanın rahatlığı olur.
Hiçbir şekilde ders alamıyorsak da oturup hayıflanmanın kimse görmedi yararını. Hani derler ya “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır…” diye. Önce bir dönüp kendimize bakmamız gerek, neyi nerde yanlış yaptıysak önce oradan başlamamız gerekli düzeltmeye.
Suçu dünyaya yükleyip kaçmak yok kısaca… biz aciz insanlar olarak Efendimiz ile iyi geçinmemiz gerek.