Merhaba sevgili dostlar. Bugün yine çok özel bir konuğumuzla beraberiz. Çok sevgili doktorumuz Erol Özan'la beraberiz…

2-103

Sevgili hocam, kadınları özellikle güzelleştirmek için neler yapıyorsunuz?

Merhaba Funda Hanım. Şimdi kliniğimiz 27 yıllık bir kuruluş. Burada da karı koca iki hekim çalışıyoruz. Ben dermatoloji uzmanıyım. Eşim de kulak burun boğaz cerrahisi uzmanı. Aynı zamanda baş boyun cerrahisi uzmanı. Biz kadın erkek fark etmeksizin boyundan yukarı bütün işleri hallediyoruz. Yani dolgu, botoks, yüz gençleştirme için mezoterapiler, PRP'ler, gençlik aşıları, burun estetiği, göz kapağı estetiği, boyun germe, yüz germe, yine lazer parkurumuz var. Karbondioksit lazerimiz var. Erbium glass lazerimiz var. Altın iğnemiz var. Pikosaniye lazerlerimiz var.

Kaş silme nedir? Biliyorsunuz çok problemli. İşte leke problemi olan insanlar için. Acısız oluyor mu? Çoğunluğa acısız oluyor diyelim.

Yani geniş bir lazer parkurumuz var. Ameliyatlı ve ameliyatsız bütün estetik yöntemleri var. Tabii dermatolojik problemleri veya kulak-burun-boğaz hastalıklarına da ayrı yöntemle bakıyoruz.

Peki, kime neyi öneriyorsunuz? Onların tercihleri nasıl oluyor? Kime ne gerekiyorsa ona göre mi yönlendiriyorsunuz?

Çok geniş bir yer bazen. Yani şöyle, hasta demek çok doğru değildir. Danışanlar birçok şeyden etkilenip geliyorlar. “Ben şunu yaptırmak istiyorum. Yok bu ışıltısı, yok bu dolgusu istiyorum” falan gibi isteklerle geliyorlar tabii. Ama bu istekler hastanın yüzüne uygun mu? Yani kendi şahsım için söyleyeyim. İki kişiye iki aynı işi yapmıyorum. Basit bir botoks dahil. Çünkü iki kişinin yüzü birbirinden farklıdır. İhtiyacı birbirinden farklıdır. Herkese elmacık dolgusu olmaz. Herkese gözaltı dolgusu olmaz. Veya herkese mezoterapi olmaz, birine çok iyi gelirken öbürüne iyi gelmeyebilir. Çünkü herkesin ihtiyacı farklı, cilt yapısı farklı. Yani karşımıza bir istekle gelse dahi diyoruz ki yüzünüzün bunlara ihtiyacı var. Veya bir şeye ihtiyacı yok. Çünkü estetik kararında güzeldir. Diyelim ki siz güzelliğiniz %60 seviyesinde. Sizin olabileceğiniz maksimum güzellik de %100. Diyelim ki bu arada 9 tane dolgu ihtiyacınız var. 9 dolgu da %100'e çıkarsınız. 10'a geçerseniz %95'e inersiniz. 11'e geçerseniz %90 olursunuz. O zaman biraz daha farklı görüntüler ortaya çıkabiliyor. Bizim sloganımız hep şeydir; doğal olmayacak kadar güzel, yapay durmayacak kadar doğal.

Yani onu aşmamak lazım…

Bakan kişinin şunu demesi lazım; sen bir güzelleştin veya işte yorgun görünüyordun, yorgun gözükmüyorsun. İşte tatile mi gittin, dinlendin mi? Bu kadar. Ama birisi diyorsa ki “ya sen elmacık dolgusu mu yaptırdın” o zaman işlem başarısızdır.

Dolgu

Dolgular da çok çeşitlenmeye başladı. Kalıcılığı daha uzamaya başladı. Onlardan biraz bahseder misin?

Şimdi dolgular, rutin pratikli dört çeşit dolgumuz var. Hyaluronik asit dolgu, kalsiyum hidroksiapatit, polikaprolakton ve yağ dolgusu. Yağ dolgusu zaten vücuttan alıp yaptığımız dolgu.

O daha mı az kalıcı oluyor?

Yani şöyle daha az kalıcı oluyor demeyelim. Tutunursa kalıcı oluyor. Ama ne kadar tutunacağını öngöremezsiniz. Ortalama %50-60 civarında tutulur. Yağ dolgularını da çok kullandığımız oluyor. Rutin pratikten fazla Hyaluronik asit dolgu kullanıyoruz. Kalsiyum hidroksapatit ve polikaprolakton dolguları dolgu amaçlı kullanmayı çok sevmiyoruz. Yani onlar rejuvenasyonda çok iyi. Bunları kullanıyoruz daha çok.

Bunların avantajları dezavantajları var mı?

Tabi bunların birbirlerinde avantajları da var, dezavantajları var. Yani Hyaluronik asit nispeten daha uygun maliyetli ve daha güvenli olduğu için çoğunlukla onu tercih ediyoruz ve eritilebiliyoruz. Kalsiyum hidroksapatit ve polikaprolaktonlar çok daha uzun ömürlü ve rejuvenasyon kapasiteleri çok daha yüksektir. Ama çok da geri dönüşümü yoktur. Yani şöyle zaten eriyor ama 2-4 yıl içerisinde. Ama o süre zarfında olası bir şeye de çok aşırı da müdahale edemiyoruz. Daha doğrusu müdahale ediyoruz da Hyaluronik asitler kadar müdahale edemiyoruz. Yağ dolgusu da şöyle. Avantajı tabi ki işte alerji vesaire gibi herhangi bir şey yok. Dezavantajı da şöyle; diyelim ki 2 cc 2 cc dolgu yapacağız buralara. Şimdi görüntüde ikisi de 2 cc ama buraya enjekte ettiğinizin ikisi de tutunabilir. Buraya enjekte ettiğinizin tutunamayabilir. Böyle asimetriler oluşabilir. O yüzden böyle zaten yağ dolgularını çok miktarda dolgu ihtiyacı olan insanlar da hani böyle 40-50 cc gibi dolgu ihtiyacı olan insanlarda yağ dolgusunu yapıyoruz. Olası asimetrileri de zaten Hyaluronik asitlerle toparlıyoruz.

Botoks

Botoksta nasıl değişiklikler var?

Botoksta değişiklik yok. Botoksta sadece hekimlerin tecrübe artışı vardır. Yoksa botoks yaklaşık ilk piyasaya girdiği zamandan beri yani tıpta kullanımı 40 yıl, estetikte kullanımı 20-25 yıl ilaç aynı ilaç. Tabi ilk başlarda biraz daha uzun soluklu gidiyordu. Onu yani söylemem lazım. Yani 6 ay falan bulurken şimdi 4 ay civarlarında falan gidiyor. Niye öyle? Bilmiyoruz.

Sürekli yaptırmak gerekiyor. Sonra nasıl oluyor?

Şöyle anlatayım. Yani sürekli yaptırmak gerekiyor gibi düşünmeyin. Şimdi mesela elimin içinde çizgiler var tamam mı? Bu elimin içindeki çizgiler niye oluştu? Böyle oluştu yaptığın için. Şimdi botoks bunu felç ettiği için eğer benim elim bir sene boyunca böyle olursa burada çizgiler kalmaz. Şimdi yüz felçli bir insanı düşünün. Bir tarafı felç bir tarafı değil. Şimdi felç tarafına bir bakın bir tane çizgi yok. Bir sene boyunca yaptırdığınız sabit çizginiz dahi olsa açılır. Ondan sonra yaptırıp yaptırmamak size bağlı bir şey. Botoks ne yaparsa yapsın size geri dönüşlüdür. Yani mutlaka süresi bittiği zaman eski hale dönüşür. Yani ciddi problem varsa hani sabitleşmiş çizgiler varsa ilk sene senede 3, 4 ayda 1, sonra senede 2, sonra senede 1. Koruma amaçlı senede 1'e kadar düşebiliriz. Ama hiç senede 1'e kadar düşmedim. Hastalara böyle ihtiyaç yok diyorum. Botoks baş ağrılığına da iyi geliyor. Hatta dişlerini sıkanlar için de yapılıyor. Botoks 793 hastalığın tedavisinde kullanılan bir şey.

Botoks her zaman yapılır mı?

Hep söylerim hastaya; hasta doğduğu günden öldüğü güne kadar kafasının en tepesinden ayağının tabanına kadar her yere botoks yapılır. Bu arada kanser olabilirsiniz yapılır. Yani kansersiniz mesela o dönemde bile botoks yapılabilir. Yani tercih etmiyoruz ama yanlışlıkla işte botoks yapıldı hamile kaldı veya hamile olduğunu bilmeden botoks yapıldı falan. Onlarda da herhangi bir risk görülmemiş. Neredeyse onlarda bile yapılabilir. Tabii ki yapmıyoruz ama onlarda bile yapılabilir. Bir tek myasthenia gravis tarzı bir kas hastalığı var. Onda yapmıyoruz. Haricinde yani terleme, baş ağrısı, ondan sonra işte kas spazmları. Yani aklınıza gelebilecek her hastalıkta az ya da çok botoksun yeri var.

Yaşlılık

Peki, Fransız askısı? Gençleşme yöntemlerinden de bahsedelim.

Önce yaşlanmayı anlatayım ben. Şimdi hepsinin yeri birbirinden farklıdır. Hani şu kesin çok iyidir, bu kesin çok kötüdür diyemeyiz. Bu bir antibiyotik gibi. Şimdi idrar yolunda kullandığınız antibiyotik bademcikte faydası olmuyor. Bademcikte kullandığınız idrar yolunda faydası olmuyor. Çünkü bakterileri farklı. Dolgu, ip askı, mezoterapi hepsinin yeri birbirinden ayrıdır. Ama yaşlanmayı bilmek lazım önce. Yüz yaşlanmasından bahsedeyim. Tam üzerinizde oturan bir kıyafet vardır. Bir larç olduğumuzu düşünelim tamam mı? Kıyafetimiz de larç, yüzümüz de larç. Yüz hacmi de larç diyelim. Yaşla birlikte yüz hacmi small'a düşer, iki beden küçülür. Cilt de belki larçla xL arasına gider. Hani ciltteki gevşeklikte. Cilt birazcık gevşer ama asıl hacim kaybedersiniz. Kemik ve yağ kaybedersiniz. Şakaklar çöker, elmacıklar çöker, gözaltları. Tabii ki kemik erimesi, yağ erimesi falan engelleyemezsiniz. Ama onun en azından görüntüsünü durdurabilirsiniz. Görüntüsünü düzeltebilirsiniz. İnce kırışıklık, deri kalitesi, elastik kalbi gibi pozisyonlarda biyostiminal kullanıyoruz. Kalsiyumlar kullanıyoruz. Bazen eksozomlara vs. giriyoruz. Polikaprol aktorlar kullanıyoruz. Nem gibi ince leke tarzı derinin en üst tabakasıyla alakalı problemler varsa o zaman da skin booster tarzı mezoterapiler yapıyoruz. Ve tabii ki herkesin tercihi farklıdır.

İkincisi, ben yüzünün hacmini yerine getirdim. Ama bulduk görüntüsü hala tam toparlamadı. Daha fazla dolgu koyarak da yüzün doğallığından uzaklaştıracaksam o zaman hacim gerektirmeyen, hacim vermeyen uygulamalara geçmemiz gerekiyor. Bu pozisyonlarda ilkten destek alıyorum. Veyahut da o pozisyonda yine ipe geçmeyip bu sefer deriyi daha da sıkılaştıracak uygulamalara geçiyoruz. Altın iğne çok güzel bir seçenektir. Fraksiyonel lazerler çok iyi bir seçenektir. Erbium glass, carbon dioxide, erbium yak gibi bir sürü seçenekler var. Birbirlerinden farklı avantajlar var, tez avantajlar var. Onlara geçiyoruz. Yani bir şekilde buradan yukarı ile alakalı bütün problemleri çözüyoruz.

Dövme de siliyorsunuz değil mi?

Evet, dövme herkes siliyor da, solüsyonlar vesaire bir sürü şeyler yapıyorlar veya değişik değişik lazerler kullanıyorlar ama şimdi amaç dövmeyi silmek de, silerken de hasar vermemek. Yani dövmeyi sildiniz. Yeri belli. Bunun bir anlamı yok ki. O silinmiş sayılmaz yani. Bir de hani renkli renkli dövmeleri falan da siliyor bizim cihazımız. İşte güneş lekeleri belki etrafınızda görmüşsünüzdür göz etrafında kocaman benler oluyor bazı insanların veya vücudunda benler oluyor. Bunları falan da siliyor. Burada teknoloji işinin içerisine giriyor. Yani onu başka türlü işte peeling vesaire falan hani insan eliyle yapabileceğiniz şeyler çok çözmüyor maalesef yani.

Yani yakarak mı?

Nasıl anlatayım biliyor musun? Yani şöyle, lazer enerjisini buradaki lezyon, ister dövme pigmenti olsun, ister leke pigmenti olsun, ister benim, ben dediğim o göz etrafındaki işte itonevüs gibi, otanevüs gibi veya işte hani vücudun farklı noktalarındaki nevüsler gibi bunların pigmentini direkt enerji, direkt o pigment yakalıyor. Ve enerji çok hızlı olduğu için hani saniyenin trilyonda bir sürede atış yapıyor. Yan hasar olmuyor. Yan hasar dediğim hani onu silerken yani o yakalıyor ve patlıyor. Dövmede de yaptığı hadise şu, dövmeyi bir şey düşünün, kaya düşünün. Kayayı toz haline getiriyor. Ama o boya yine orada toz halinde de olsa. Çöpçüler toplu bir götürüyor. Yani çöpçülerimizin bir kapasitesi var. Tamam diyelim ki şu kadar taşıyabiliyor. E şimdi böyle bir şeyi taşıyamayacağı için biz onu taşıyacak hale getiriyoruz. Onlar da oradan alıyor, lenfe götürüyor. Lenf karacarı götürüyor, metabolize ediliyor, atlıyor.

Yani teknoloji…

Evet teknoloji. Bir de tabii biliyorsunuz bu kaşlar falan böyle bir zamanında inceldi modayla. Sonra kaşlar küstü. Ondan sonra herkes kalın kaş istemeye başladı. Ondan sonra o kaşlara dövmeler girmeye başladı. İyi olanlar oldu, kötü olanlar oldu. İyi olanlar bile olsa zamanında kızarmaya başladı. Renk atmaya başladı. İşte burada da Aleksandray dalgalıyı çok işin içerisine giriyor. Aleksandray dalgalıyı hem belenle tam spesifik olduğu için hem yakalıyor. Bir de daha da güzel işte renkli dövmeler. Onlarda da iş gördüğü için burada bu lazerin farkı ortaya çıkıyor. Yani çok farklı bir şey. Çünkü çok elimin kolumun bağlandığı noktalarda çok önümü açtı yani.

İhtiyacı olanları bekliyoruz diyorsunuz.

Evet, aynen öyle…

Üst-9

Buradan bir şey önermek ister misiniz?

Yani önerim şu olur. Estetikte kalite çok önemli. Yani kıyafetin kalitelisi var, orta kalitelisi var, kalitesizi var. Hani istediğinizi tercih edersiniz. Ama maalesef ki estetikte malzeme kalitesini düşüremezsiniz. Bunu uygulayıcılar da iyice kafalarına yazsın. Ucuz bir şey gerçekten sıkıntılı bir şeydir. Yani dolgu yaptığınızı farz edelim ve çok kötü bir dolgu olduğunu ve reaksiyon verdiğini farz edelim. Ya her tarafınızda var. Bunu nasıl çıkartabilirsiniz ki? Hangi birini kesip çıkartacaksınız? Burada bu riski minimize etmek lazım. Veya botokstan bahsedeyim. 10 yıl oldu ben mesleğe başlayalı. İlk zamanlarda botoks zehirlenmesi teorik olarak bilirdik ama teknik olarak mümkün değil estetikte. Yani üst düz yapacağız, masseter yapacağız. El terlemesi, hayat terlemesi, koltuk aldı. Zaten insan vücudunun botoks ihtiyacı bu kadar estetik anlamda. Botoks ihtiyacı bu kadar. Ya bunların hepsini yapsanız, aynı anda yaptığınızı farz etsek bile. Yani 2-3 kutu yani 300-400 mp ile halledilir. Bunda sizin yani yoğun bakıma yatacak bir botulismus vakası olma ihtimaliniz yok. Yani şimdi her ay 2 tane vaka danışıyorlar. Bunların hepsi kaçak, kaçak ürünler. Yani şişe bile getirip gösterebilirim. Ürünlerde gözle ayırt edemezsiniz. Hani bunda işte 100 ünite, bunda 500 ünite bu gözle ayırt edilemez. Yani burada ne yapıyor? Şişenin bir tanesi boş. Öbüründe sallıyorum 10 bin ünite var. Ya tutmuyor botoks ya da tutunca kaya gibi, çok yüksek doz olduğu için kaya gibi tutuyor ve bir daha botoks tutmuyor. Yani her türlü zarar görüyorsunuz aslına bakarsanız. Yani estetiğin kalitesizi veya ucuzu yoktur ve olamaz. Bunu kafalarına çok iyi yazsınlar. Sağlıklarından vazgeçmek istemiyorlarsa tabi. Hele merdiven altı falan hiç bahsetmeyelim bile.

Çok teşekkür ederiz bu aydınlatıcı bilgiler için. Sağ olun, teşekkür ederiz.