Günler hızlı geçerken bezen zamanın birinde duruyor. Acının saati olmaz, yaşı, havsalası olmaz derler diye boşuna demiyorlar. Eğlenceli geçirilen zamanların aksine tam acı anında duruyor akrep ve yelkovan.

Kötü haber almaya mı alıştık da duyarsızlaştık yoksa elden gelen yok diye mi normalleştiriyoruz bilinmez.

Ocaklara düşen ateşler için aynı şey denemez sanırım ki zamanın durması en çok onlarda yaşanıyor olsa gerek.

Dünya mı kötüleşti demek gelse de içimizden, bu dünyayı yaratan biziz… İçimizden birileri bu kötülüğü yapanlar da. Dünyanın herhangi bir yeri de olsa mayası insan.

Nasıl böyle kötü olunuyor diye sormayın ki olunduğunu net bir şekilde gördük.

Mesele nasıl atlatılacağı. O zaman nasıl geçecek acılarla, nasıl geçecek ve zaman seyrinde mi devam edecek, gibi sorularla boğulacağımız da kesin tabi.

Acının tarifi olmadığı gibi zamanın da bir tarifi olmuyor. Zaman sizde nasıl geçerse o değeri de ederi de.

Zaman zaman diyoruz da herkese aynı davranmıyor zaman işte. Kimi zamanla değerlenirken kimi de eskiyor zaman içinde. Bir ayarı yok zamanın da her şey gibi.

Hep bir teselli arıyoruz ya her şeye, bazı şeylerin tesellisi yine zaman oluyor.

Acı unutulmasa da ilk zamanki gibi can mı yakmıyor yoksa acıya mı alışılıyor bilinmez ama yine de zamanla az da olsa duyumsamayabiliyor insan.

Ta ki yeni bir habere kadar. Tekrar sorgulamaya başlıyoruz tabi ki zamanı da olanı biteni de.

Hayat acı yerine güzellikler ve iyiliklerle geçsin desek de; Gün geçmiyor ki yeni bir felaket haberi alınmasın… Bu son olsun diyoruz her seferinde!

Hayatta hep iyi haberler almanız dileğiyle.