İnsan ilişkilerinde tutku hevesin zehridir. İlk büyük etkisi gözünüz ve gönlünüzü karartmasıdır. Sizi nereye sürüklediğini göremez ve hissede

İnsan ilişkilerinde tutku hevesin zehridir.
İlk büyük etkisi gözünüz ve gönlünüzü karartmasıdır. Sizi nereye sürüklediğini göremez ve hissedemezsiniz. Zombileşme evresinde bilinciniz dahi sizi uyarmaya çalışsa da zihin artık dumura uğramış ve düşünceler dağılmıştır. Çünkü tutkuda aldığı tada doyma dürtüsü vardır.
Ama bu bağımlılık size bağlılığı getirmeyecektir. Kendilerini sizin için vazgeçilmez olarak görme konumuna getirdiğiniz insanlar hevesleri yaşam düzenlerini bozmaya başladığında, aldıkları tada doyunca veya yeni tatlar keşfedince ya da asıl tadın yaşamsal gerçeklikte olduğunu anlayınca sizi bırakacaklardır. İki tarafında aynı zehri içmesi sonucu değiştirmez. Sıralanan gerçeklikler neticesinde ilişkinin ulaşacağı nihayet olarak taraflardan biri diğerini ya bırakacak ya da bırakmak zorunda kalacaktır.
Bu tarz ilişkilerin temel özelliklerinden biride tutku duyduğunuz tarafından hevesin devamlılığını sağlamak için kimi hallerde şık olarak tabir edilen ama o hareketlerin asıl manasını taşımayan davranışlarda bulunulmasıdır.
Bu zehrin insan ilişkilerinde ki etkisinden öyle bir yemeğe heveslenip tutku ile aşırı yemenizin size aldıracağı kilolardan kurtulur gibi yaşamınıza yapacağı etkilerden kurtulamazsınız.
Hele ki bir yemekte insan metabolizması nedeni ile yemeğe katılması gerekenler ile yemeğe tat katmak için konulanları birbirine karıştıran düşüncelerle hayatın gerçeklikleri ile heves etmemeniz gereken tatları yaşamınızda birbirine karıştırır iseniz durum sizin açınızdan çok vahim bir hale gelmiştir.
Unutmayın genç biri bir hevese kapıldığında ikna edilemeyince hatalı bir söylemde olsa bırak hevesini alsın diyebilirler. Neticesine bir cahillik etti diye yorum verebilirler. Ama yaşını başını almış biri hevesin peşinde koşar ise buna başında da ortasında da sonunda da insanlar nasıl tepki verir ve ne der herkes biliyor.
Genç de olsanız yaşınızı başınızı almış da olsanız bir heves uğruna kendinizi ve yaşamınızı harcatmayın.
Bir insan sizi hayatı ile ilgili önemli bir karara varmak üzere konuşmaya çağırdığı zaman sanki konuştuğu mevzu onun hep umutlarında, düşüncelerinde, duygu ve hisselerinde beslediği amaçları değilmiş ve ne istediğini netçe ifade size etmesi gerekir iken sanki siz ona bilgisi olmadığı bir konuda soru sormuş gibi konuşuyor;
Her defasında başını eğerek sağa sola eğerek düşünmelerle hızlıca ama zihnini zorlarcasına dile getirdiği bir şekilde ben şu konuda böyle söylüyorum onlar şöyle diyorlar ben bu konuda olmalı diyorum onlar böyle yaparım diyor şeklinde konuşuyor ise anlatım ve ifade dağınıklığına rağmen onu sükunet ile dinleyin. Onun istemleri, beklentileri ve bunların zaten gerçekleşmesi gerekenler olması hususunda sıkıntı yok ise ve çözümün sizinle hallolacağını bildiğini bilseniz dahi asla konuşmasını bölmeyin.
Artık zorlanmalarının sonucunda etki tepki anı geldiğinde o size sen ne diyorsun tarzında baktığı zaman ona her zaman çözümün sizde olduğunu hissettirdiğiniz anlamasını sağladığınız konulara girmeyin. Netçe ve kısaca senin bu konudaki istemlerin beklentilerin bu konunun olmazsa olmazları zaten. Bunların üzerine söyleyecek sözüm yok deyin.
Size şaşkın bir ifade ile yok mu dediğiniz zaman evet deyip kısa cümleyi tekrarladığınızda kendisini toparlamaya çalışacaktır.
O kadar çok kişi ile amaçlarını ve beklentilerini gerçekleştiremeyeceklerini bildiği halde lüzumsuz muhabbetlere girmiş ve o kadar çok kişi bir şeyler söylemiştir ki kafası deyim yerinde ise ambale olmuştur. Buna birde içinde bulunduğu sonu hayır olmaz bir durum var ise halinin gerisini izaha lüzum yok.
Siz o söyleyeceğiniz söz ile onu durultacaksınız. Eğer onu durultmazsanız sizi o konuştuğu kişiler ile aynı statüye koymak psikolojisi içinde olmak dahil bütün gün bir sayıklama nöbeti gibi aynı şeyleri tekrar edip duracaktır.
Hemen konuşma mekanında bir değişikliğe gidin. Atmosfer değişikliği iki tarafa da iyi gelecektir.
Ve işte bu durulmuş hali ile size asıl içini dökmek istediklerini anlatmaya başlayacaktır.
O size daha önce tüm uyarı ve ikazlara rağmen gerçekleştirmeye çalışmak gibi daha önce yaşadığı bir hatanın içine yeniden düşmekten korktuğunu ve ama nefsi hayali sebebi ile bundan vazgeçemediğini yeniden mutsuz olmak istemediğini anlatacaktır. Çaresizliğini anlatır iken ses tonu, hal ve hareketleri ile düştüğü çaresizliği ifade edecektir. Daha önce güzel ve olumlu olarak ifade ettiği şeylerin nasıl bir göz gönül karartan bir hırsla hatalar silsilesi olarak yaşamında gerçekleştiğini dökecektir. Konuşmanın sonunda sizde ki oluşturacağını düşündüğü yersiz uzaklaşma endişesi ile hoşunuza gideceğini düşündüğü sempatik bir harekette bulunacaktır. Allah hak getire yüreğinize sakın beni ne için çağırdın ne anlatıyorsun, bu halin ne demeyin.
Ona kendinizi anlatmayın yeniden. Gerçeklikler üzerinde yanlış yola saptığını ve bu yolun sonunun nereye varacağını anlattıklarını objektif olarak yorumlayarak anlatın. Ve ona netçe hissettirerek her şeye ve her duruma rağmen mutluluğu için yanında olacağınızı söyleyin.
O sizi bu şekilde ve halde konuşabileceği ve içini rahatça dökebileceği tek insan olarak gördüğü için çağırmıştır aslında. İlk konuşmasının ardından hala isteklerinin beklentilerinin doğruluğunu sizde hissedebilmek ve ikinci bölüm konuşmasında anlattıklarına rağmen ben senin yanındayım diyebilecek birinin varlığını o masada da hissederek huzur bulmak için. O dahi bunun farkında olmasa da… Ona bu istediklerini orada sabırla verin. Nefsi hayale öyle bir kaplamıştır ki hevesin tutku zehrini içmiştir bir kere umutlarının beslediği amaçladıklarını kaybedene kadar neye düştüğünü anlamayacaktır.
Ama sizin içiniz rahat olur. Doğru zamanda doğru yerde olmuşsunuzdur. Mevzu gelip gitmek değil yol etmeyi bilmek de…
Bir çağrı duygum
Durumdan vazife çıkarmayıp
Çağrılan ben değilim dedim
Gitmediğime gelmediğime
Yerinmedim
Bir çığlık duydum
Bu vakitte bu ne gürültü demedim
Rüzgara karşı kanat açtım
Keyfi alemde gezdim deyip
Gittiğime geldiğime
Sevinmedim

Günün Sözü : İçinizin rahat olduğu anlar doğru zamanda doğru yerde olduğunuz zamanlardır. Mevzu gelip gitmekte değil yol etmeyi bilmek de.