Hannibal tüm zamanların en büyük askeri dehalarından biridir. Hayatı hakkında pek çok çalışma yapılmıştır. Romalı şair Juvenal’in mısralarında Hannibal hakkında:

“Hannibal’i terazinin bir kefesine koy; diğer kefeye en büyük komutanlardan kaç tanesini koyacaksın” şeklinde ifade etmiştir.

Hannibal veya Annibal MÖ 247 – MÖ 183/181 yılları arasında yaşamış Kartacalı politikacı ve generaldır. Tüm zamanların en büyük askeri dehalarından biri olarak kabul edilen Hannibal, Scipio ve Philopoemen ile çağının üç büyük generalinden biriydi. Askeri tarihçi Theodore Ayrault DodgeHannibal'ı "Stratejinin Babası" olarak nitelendirir ve en büyük düşmanı olan Roma'nın bile onu yine kendi taktikleriyle alt ettiğini belirtir. Roma'nın en büyük düşmanı olarak II. Pön Savaşı'ndaki başarılarıyla tanınmıştır. Filleri içeren ordusuyla İber Yarımadası, Pireneler ve Alpler'den kuzey İtalya'ya girmiş ve Romalıları birkaç önemli savaşta yenmiştir. MÖ 247'de Kartaca'da dünyaya geldi. Birinci Pön Savaşı'nın ünlü kahramanı Kartacalı komutan Hamilcar Barca'ın oğludur. Bugünkü kuzey Tunus'ta doğdu. Birkaç kız kardeşi ve iki erkek kardeşi vardı. Küçük yaşlarda babası ile savaşlara katılmaya başladı. Babasının isteğiyle, Roma'ya karşı her zaman kin duyacağına dair ant içti. Kısa bir süre sonra babasının ölümünü müteakiben, eniştesi ve kardeşinin yardımıyla asker oldu.

I. Pön Savaşı'nda Kartaca'nın yenilgisinden sonra Hamilcar, ailesinin ve Kartaca'nın şanını düzeltmek için yola çıktı. Bunu göz önünde bulunduran ve Gades tarafından desteklenen Hamilcar, İber Yarımadası'ndaki kabilelere boyun eğdirmeye başladı. O zamanlar Kartaca o kadar kötü bir durumdaydı ki, ordusunu taşıyabilecek bir donanmadan yoksundu; bunun yerine, Hamilcar kuvvetlerini Numidia boyunca Herkül Sütunları'na doğru ilerletmek ve ardından Cebelitarık Boğazı'nı geçmek zorunda kaldı. Polybius'a göre Hannibal, babasının yanına gelerek onunla gitmek için yalvardı, Hamilcar oğluna yaşadığı sürece asla Roma'nın bir arkadaşı olmayacağına yemin etmesini söylediği vakit gelmesine izin vereceğini söyledi. Hatta çok genç yaşta (9 yaşında) babasına onu denizaşırı bir savaşa götürmesi için yalvaran bir tarihi kaydı bile var.

Hannibal'in babası Hispania'nın fethi sırasında ölmüştür, Hannibal'in kayınbiraderi yani kardeşi ile aynı adı taşıyan Hasdrubal, Hannibal'in (o zamanlar 18 yaşındaydı) emrinde subay olarak hizmet vermesiyle ordu komutasını aldı. Hasdrubal, Kartaca'nın İberya çıkarlarını birleştirme politikası izledi, hatta Roma ile bir antlaşma imzaladı. MÖ 221'de Hasdrubal'ın öldürülmesi üzerine, Hannibal (şimdi 26 yaşında) ordu tarafından başkomutan ilan edildi. Romalı bilim insanı Livy, Hannibal'in Kartaca ile yakın ittifak kuran güçlü bir İspanyol şehri olan Castulo'lu bir kadınla evlendiğini kaydeder. Hannibal, komutayı devraldıktan sonra iki yılını mülklerini pekiştirmek ve Ebro'nun güneyinde Hispania'nın fethini tamamlamak için harcadı. Kartaca’nın İspanya ordusunun komutanı oldu. Üç yıl kadar Ebro'nun batısındaki topluluklar üzerine hâkimiyet kurdu.

Hannibal, I. Pön Savaşı’ndan sonra Roma ile ikinci bir savaşın kaçınılmaz olduğunu biliyor, ilk darbeyi kendisi vurmak istiyordu. İspanya'daki konumunu sağlamlaştırdığı iki yılın ardından Roma'nın müttefiki olan Saguntum şehrini (bugünkü Sagunto) kuşattı ve sekiz ay sonra da ele geçirdi. Saguntum Kuşatması olarak anılan bu olay, tarihin en çok tanınan savaşlarından birisidir. Saguntum Kuşatması'nı Kartaca parlamentosu da onayladı ve Roma'nın savaş ilan etmesi ile II. Pön Savaşı başladı. Hannibal kardeşi Komutan Hasdrubal'ı İspanya'da bırakarak İtalya üzerine yürüdü.

Hannibal'in ordusunda yüz bin asker ve 37 fil vardı. Ordusuyla kuzeye doğru yürüyen Hannibal, Pirene Dağları'nı Keltiber kabileleri ile dövüşe dövüşe geçti ve onları karşılamak üzere gelen Roma ordusundan önce Rhône Vadisi'ne vardı. Bölgedeki Romalılar ve müttefiklerini atlatmak için “Ya yeni bir yol bulacağız ya yeni bir yol yapacağız” diyen Hannibal, vadinin yukarısından bir yay çizip Alp Dağları'nı geçti. Bu geçişte Montegnevre Geçidi ya da Küçük St. Bernard geçitlerin kullandığı tahmin edilmektedir. Büyük bir ordu ve filler ile antik çağ koşularında yapılan bu yolculuk, çok büyük bir başarı olarak kabul edilir. Pireneler ve Alp Dağları'nı geçerken hava koşulları nedeniyle ordusunun bir kısmını kaybeden Hannibal, kalan güçleriyle Po Ovası'nda hızla ilerledi. Ordusuna Keltler'in 14 bin savaşçısı da katıldı. Hannibal'in güçleri, onları durdurmaya gelen bir Roma ordusunu Trebbia’da yok etti ve yürüyüşüne devam etti. MÖ 217’de Apenin Dağları’nı geçerek Roma kentine doğru ilerleyen Kartaca Ordusu, Trasimene Gölü Savaşı’nda ana Roma ordusunu bozguna uğrattı.

Hannibal’in ilerleyişi, Romalılar’ın vur-kaç savaşına girmesi ile yavaşladı. Hannibal, bu gelişme karşısında Roma’yı kuşatmak yerine güneye inmeyi ve Latin şehirlerini isyana kışkırtmayı planladı. Onu durdurmak üzere gönderilen son düzenli Roma ordusunu Cannae Savaşı’nde yendi. Bu savaşta Kartaca ordusu, “Hilâl düzeni” denilen taktikle Roma ordusunu tuzağa çekmiş ve tamamen yenmişti. Cannae zaferinden sonra Güney İtalya Hannibal’in tarafına geçmişti. Ancak Hannibal'in artan prestiji Kartaca senatosunu korkuttu ve ona yeterli desteği göndermediler. Cannae Savaşı ile Roma'dan kopan Capua kenti, yeni bir ordu kuran ve güçlerini toplamaya başlayan Roma tarafından MÖ 211’de tekrar ele geçirildi. Hannibal'in MÖ 207’de Roma'ya yaptığı baskın geri püskürtüldü. Kardeşi Hasdrubal, İspanya üzerinden bir yardım ordusu ile gelmeye çalışırken Kuzey İtalya'da öldürüldü.

İtalya’nın güneyindeki dağlara çekilen Hannibal, Scipio Africanus komutasındaki Roma ordusunun Afrika'ya çıkması üzerine başkenti korumak üzere MÖ 203'te Kartaca'ya çağrıldı. Roma ordusu ile yaptığı Zama Muharebesi’nde yenilgiye uğradı. Kartaca, Roma ile şartları çok ağır bir barış anlaşması yapmak zorunda kalmıştı. Savaşın ardından “suffes” (Konsül) seçilen Hannibal maliyeti ve ekonomiyi düzeltmeyi başardı. Ancak Romalıların baskısı ile Kartaca senatosu onu görevden aldı. Scipio, Hannibal'ı yendikten ve II. Pön savaşı bittikten sonra Tarihçi Plutarkhos'un anlattığına göre Scipio ve Hannibal buluşmuşlardır. Scipio kendisine en büyük üç komutanı sorduğunda Hannibal 1. olarak Büyük İskender'i, II. olarak Pirus, III. olarak kendisini söylemiştir. Bu söylemiyle Scipio'nun yerini değerlendirmeyince Scipio, Hannibal'a "Eğer ben seni yenmeseydim herhalde kendini 1. sıraya koyardın" deyince Hannibal onaylamıştır.

Kendine karşı yükselen muhalefet yüzünden gönüllü sürgüne giden Hannibal, önce Selevkos İmparatorluğu olmak üzere Bitinya'ya giderek buradaki saraylarda askeri danışmanlık yaptı. Birçok kaynakta Bursa şehrinin kuruluşu Hannibal’ın çabasıyla olmuştur. Bitinya Kralı Prusias'ın yanında iken Prusias'a bugünkü Bursa'nın olduğu yerde bir şehir kurmasını öğütlediği ve şehirdeki ilk içme suyu şebekesini kurduğu düşünülür.

. Hannibal, Prusias'ın zaafından devamlı olarak kuşkulandığından ve Romalılardan korktuğundan oturduğu evin altında yedi tane yeraltı geçidi yaptırmıştı. Bunlar çeşitli yönlere doğru uzanıyordu ve hepsi gizli bir çıkışa sahip bulunuyordu. Flamininus'un kendisini istediğini duyduktan bu gizli yollardan kaçmak istedi, fakat her yerde kralın nöbetçileri ile karşılaştı. Bundan dolayı hayatını sona erdirmek kararını aldı. Bazılarına göre mantosunu boynuna dolamak ve bir köleye sırtının üzerinde diz çöküp boğuluncaya kadar (kumaşı) sıkmasını emretmek suretiyle ölmüştür. Diğerlerine göre ise Themistokles ve Lydia kiralı Midas'm Örneğine uyarak sığır kanı içmiştir. Livius yanında daima taşıdığı zehiri içtiğini ve kadehi kaldırırken şu cümleyi söylediğini yazmaktadır:

"Romalıların büyük korkusuna bu suretle son verelim, çünkü kendilerinin hasmı olan bir ihtiyarın ölümünü beklemek onlara çok güç geliyor. Fakat bununla Flamininus gıpta edilecek ve atalarınınkine eşit sayılabilecek bir zafer kazanmış olmuyor, çünkü onlar düşmanları ve galipleri olan Pyrrhos'un intihar plânlarını keşfetmişlerdi".

Ayrıca bir başka kaynakta ise şöyle denir; MÖ 183’teBitinyalı yetkililer tarafından Romalılara teslim edileceğini anlayınca yüzüğünde taşıdığı bilinen zehiri içmek suretiyle intihar ederek yaşamına son verdi. Hannibal’in ölüm şekli hakkında çelişkili bilgiler olsa da kaynakların neredeyse hepsi öldüğü ve son günlerini geçirdiği yer olarak Bitinya’daki küçük bir yerleşim olan Libyssa üzerinde fikir birliği yapmaktadır. Bununla birlikte, Libyssa’nın Dakibyza (Gebze) olduğu ve Libyssa isminin zaman içerisinde “Gebze” şekline dönüştüğü görüşü pek çok modern kaynakta tartışılan bir konudur.

Hatta Hannibal Barca'nın savaş stratejilerinden bazıları (Atatürk tarafından) Türk Kurtuluş Savaşı'nda da Yunan kuvvetlerine karşı başarıyla kullanılmıştır. Savaş tarihçisi Theodore Ayrault Dodge, ona "askeri stratejinin babası" unvanını vermiştir; çünkü en büyük düşmanı olan Roma bile onun savaş taktiklerini kullanmıştır. Öldüğü yerde günümüzde faaliyet gösteren bir okula adı verilmiştir. 1935'lerin sonuna doğru Atatürk, Hannibal'ın mezarının yerinin tespit edilmesi için bazı kurumları görevlendirmiştir. Mezar bulunamamış olsa da Atatürk'ün dile getirmiş olduğu Hannibal'ın mezarının bulunması ve bir anıt yapılması isteği vasiyet kabul edilerek Gebze'de TÜBİTAK arazisi içindeki Hannibal Tepe'ye 1981'de anıtı yapılmıştır. Yani Atatürk’ün büyük ilgisi dolayısı ile yürütülen çalışmalarda da mezarın yeri kesin olarak belirlenememiş olsa bile, Atatürk’ün isteğine ve Atatürk’ün Hannibal’e olan saygısının bir ifadesi olarak Gebze güneyinde bulunan bugünkü alana simgesel bir anıt mezar yapılmıştır. Anıtın üzerindeki yazı şöyledir:

¨Bu anıt, Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümünde büyük komutan Hannibal’e olan beğenilerin bir ifadesi olarak yapılmıştır. Hannibal, Kartaca'nın ünlü bir komutanı ve devlet adamıdır. MÖ.247 yılında, Kuzey Afrika'da doğmuş, Roma'yı yok etme duyguları içerisinde yetişmiştir. Babası Hamilcar Barca’nın Roma'ya karşı başlattığı ve tarihe Pön Savaşı adı ile geçen çarpışmaları sürdürmüştür. Ünlü Roma yürüyüşü bu komutan tarafından düzenlenmiş ve fillerle güçlendirdiği ordusu ile Romalıları İtalya’da, Barletta’da yenmiştir. Pek çok askeri zafer kazanan Hannibal Romalılara karşı başlattığı yeni bir savaş için Bitinya (Bursa) Kralı Prussias’ın yardımını sağlamaya çalışmış ancak başarılı olamamıştır. Bitinya Kralıtarafından Romalılara teslim edileceğini öğrenmesi üzerine Bithynia topraklarında Libyssa'da intihar ederek MÖ.183 yılında ölmüştür.”

Son söz olarak: “Kahramanlar unutulmaz! ”