Ne çok yakınırız kararsızlıktan. En kötü karar bile kararsızlıktan iyi, deriz. Kararsızlığımızın nedenini araştırmayız. 

Seçenek sayımız fazla demektir; kararsızlık yaşadığımızda. Ne istediğimizi biliyor olsak bu kadar arada kalmazdık sanırım. Bu ikircikli durumlarla karşı karşıya kalmazdık.

Kendinize neyin iyi geleceğini veya tam olarak ne istediğinizi bilmeniz gerek ki karar anında bocalamamak için. 

Bazen gerçekten kafa karıştırıcı olabiliyor insanlar. Binlerce seçeneğiniz olsa da kendinizi iyi tanıyor ve ne yapmak istediğinizi biliyorsanız eğer; ne yapacağınızı da az çok biliyor olmanız gerek bu durumda.

Bir karar verme sürecinde en önemli adım zaman olsa gerek. Ya aceleci davranırız ya da kafamız karışacak kadar çok düşünürüz. 

Halbuki ufak bir muhasebeye bakar sonuç; bana ne kazandırır veya ne kaybettirir. 

Hayati sonuçlar doğurmayacak kararları da çok önemsememek gerekli. Önümüzde uzun bir hayat varken daha çok fırsat ve seçenek çıkacaktır. 

Kara kara düşünmenin bir alemi de yok. Siyah olsa da beyaz olsa da fark etmeyecekse; birini seçin gitsin.

Önemli kararlarda enine boyuna düşünmek gerekse de stres altında yanlış karar vermek de mümkün. O yüzden her kararda önce sakin olmak gerekir. 

Diğer bir konuda kararlarımızın arkasında durmak önemli. Neden yaptım veya neden yapmadım sorularına samimi cevap verebiliyorsak gerisi hikâye. 

Evet, karar almak basit bir şey değil ve sonunu düşünen kahraman olamasa da hayatımızda öyle önemli dönemeçler vardır ki doğru bir kararla hayatımızın yön bulacağı dönemeçleri de kaçırmamak gerekir. 

Her karar ise karar anında zor gelir, karar verildikten sonra uygulaması daha kolaydır. 

Karar anı aslında o an önemlidir; sonrasında bize sadece verilen karar ile yol almak kalır.