Soran olsa insanlara en neyin yakıştığı, merhamet derdim herhalde. İnsanlığın ilk kuralı olmalı. Ne kadar ilkellikten gelmiş olsak da içimizde bir yerde yumuşak bir karnın oldu da gerçek.
Sadece acıma duygusu değildir merhamet de. Şefkat, sevgi de dâhildir merhametin içine. Durduk yere kötülük yapmamak da ya da içinizde iyiliğin yeşermesi de dâhildir merhamet duygusunun içine.
İnsan ne olursa doğanın içinde var olma savaşı verirken vahşileşmiş olsa da çevresine duyarsız olmayacak kadar da merhamet doludur. Duruma ve ortama göre hangisine döneceğini kendi belirlemektedir o zaman da.
İnsanın en güzel süsüdür belki de çevresine karşı duyarlılığı, kayıtsız kalamayışı. Elinden bir şey gelmediği durumlarda da çıkmazda olsa bile insani yönünü yitirmediği sürece insan insandır.
Çağlar boyu vahşet görüntülerine maruz kalsak da bunları kabullenemeyen ve içindeki merhametle bu durumu değiştirmek isteyen insanlar da çıkmıştır.
Nihayetinde evren bir bütün olarak gözlerimizin önüne serilmektedir. Yin ile Yang gibi her şeyin bir tezattı bulunmakta ve bir şekilde dünya da insanlar da dengeyi kendi içinde sağlamıştır.
O yüzden de gaddarlık olduğu kadar merhamet de bulunmaktadır evrende.
Dünyada yaşarken en güzel yol "Gidiyorum işte öyle... Çiçekleri ezmeden, gönülleri yıkıp incitmeden. Evvelden ezele… Gidiyorum işte..." demektir belki de. Çiçekleri bile ezmeden, karıncayı bile incitmeden yol alabilmek ve yolun sonuna kadar bu merhamete sahip olmak önemli.
Bu evrende başka neyin önemi olabilir ki düşününce. İnsanların hırsı, yaşam savaşı ve egoları içinde belki de kendimize yakıştırdığımız en güzel duygu olabilir içimizdeki şefkat duygusu.
Yeterince kötü bir dünyanın ortasında olduktan sonra tek tesellimiz olabilir duygularımız.
Her şeyin fazlası zarar ama merhametin fazlasının makbul olması gerekli.
Sonuçta hangi canlının diğerine zarar verme gibi bir hakkı olabilir ki. Bunu sırf görev olduğu için de değil içimizde barındırdığımız sevgi dolayısıyla yapmamız da ayrı bir güzellik katar insana.
O yüzden de ne olursa olsun yol almak gerek çiçekleri ezmeden, gönülleri yıkmadan, merhametle…