6 Şubat 2023… Türkiye’yi derinden sarsan büyük felaketin üzerinden tam iki yıl geçti. Ancak, yıkılan binalarla birlikte yitirilen hayatların acısı ve geride kalanların mücadelesi hala sürüyor. O günlerde enkazdan kurtulan ve yaşananları unutturmamak için müziğin gücüne sarılan iki isim var: Knock Out & Adri.

Antakya doğumlu olan ve felaketin ardından burada kalmaya devam eden ikili, “Düşmez Kalkmaz 1 Allah” adlı şarkılarıyla sadece depremzedelerin sesi olmakla kalmıyor, aynı zamanda bir dayanışma çağrısı yapıyor. Şarkının ortaya çıkış sürecinden, deprem sonrası hayatlarına, müziğin toplumsal rolünden unutulmaması gereken gerçeklere kadar pek çok konuyu konuşmak için Knock Out & Adri ile özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Öncelikle, geçmiş olsun. Ülkecek büyük bir acı yaşadık. Sizler ise bu acıya birebir şahit oldunuz. Öyle ki; depremin sizdeki yansıma ve yankıları sanatınıza işlemenize dek sürdü. Çalışmanızın yazım aşaması nasıl gelişti? Bu süreçte sizi en çok etkileyen şey ne oldu?

[Knock Out]: Allah razı olsun, memleketimizin başı sağ olsun. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız deprem felaketinin hemen ertesi sürecinde şehirde hırsızlık, yağmacılık ve avantacılık alıp başını gitmişti. Hatta bazı ahlak yoksunu insanlar her gün gördüğü komşularının evlerini yağmaladı, çaldı çırptı. Liyakata aykırı bir şekilde yer edinip çalışıyor gibi görünenler, deprem sonrası memlekete en ufak bir hayırları olmamakla birlikte maaşlarını eksiksiz alarak, ücretli izin tadında şehir şehir sefa sürüp keyif çattılar. Yüksek mevkilerde tanıdıkları olmayanlar ise, memleketin tozunun enkazının içinde onların da yerine çalışmak zorunda kaldı. Çadırlarda, konteynerlerde elektriksiz, susuz zamanlarda hem memleket hem de yaşam mücadelesi veren insanların hakları, lüks tatiller oteller eğlencelerde çatır çatır yenildi. Biçare kalınca Hakk’a sığındık. Yumruğumuzu sıkıp, avucumuzun içini tırnaklarımızla kanatacak kadar sinirlensek de elimizden gelen tek şey; “Allah büyük, döner bu devran…” demek oldu. Gerisi tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin sorunu artık… Düşmez Kalkmaz 1 Allah!

[Adri]: Teşekkürler. Bizim zaten yaşanmadan yazılmış parçamız yok. Keşke bu felaket hiç yaşanmamış, bu parça da hiç kaydedilmemiş olsaydı. Felaket sabahı insanların canı ile mücadele ederken diğer taraftan hırsızlıkların, yağmaların olması, yapılan haksızlıklar, insanların para için ne kadar alçalabileceğini görmek, kısacası o insanları felaket zamanında tekrar tanımamızla, bu olayların şarkıya yansımaması imkansızdı. Bu yüzden “Düşmez Kalkmaz 1 Allah” dedik.

Deprem sizin için sadece fiziksel bir yıkım değil, aynı zamanda derin bir ruhsal deneyimdi. Bu yaşadıklarınız müziğinize nasıl yansıdı?

[K]: Yaşananlar olağanüstünün üstü, sıra dışının dışıydı. Bunları kelimelere ya da melodilere dökmek gerçekten imkansız. O anı hiçbir sanat dalı resmedemez, seslendiremez diyebilirim. Kaybımız çok, yasımız baki… Burada konu; kayıplarımıza rahmet dileyerek, kalanların umudunu diri tutabilme çabası.

[A]: Çok büyük bir yıkım. Sizin de dediğiniz gibi hem ruhsal hem fiziksel. Deprem bölgesi insanları olarak ne yaşadığımızı ancak biz biliriz ve umarım kimse bu acıları yaşamaz. Acımızı da paylaşabilmek, normal şekilde anlatamadığımızı müzik ile anlatmak istedik. Gördüklerimiz, yaşadıklarımız, duyduklarımız hatta dışardan gelen olumlu ve olumsuz tepkiler, hepsi şarkılara bir şeyler katmış oldu.

Şarkının sözlerinde hem acıya hem de bir mücadele çağrısına vurgu yapıyorsunuz. Bu şarkıyı sadece bir anma olarak mı görmeliyiz, yoksa bir mesaj da mı içeriyor?

[K&A]: “6 Şubat 2023, 4:17” artık bizim bir parçamız, en derin yaramız. Binlerce hemşerimiz betonların altında can vermişken, yaşamsal uzuvlarını kaybetmişken, elimizi taşın altına koymak hafif kalır. Hiçbir kaybı geri getiremeyiz ama sağ kalan depremzedeler olarak “Birbirimize tutunarak aşamayacağımız engel yok!” mesajını vurguladığımızı söyleyebiliriz.

Siz bu felaketin tanıkları olarak, deprem sonrası toplumun değişimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Toplumun bu tür acı olayları unutma gibi bir reflekse sahip olduğunu düşünüyor musunuz?

[K]: Memleket bu denli yerle yeksan olmuşken toplumun değişimi hakkında ne düşünebiliriz ki? İnsanlar çaresizlikten, korkudan ve imkansızlıklardan ailelerini enkazlarda bırakıp şehri terk etmek zorunda kaldılar. “Nasıl olabilir ki?” diyenler olacaktır elbet. Fakat, herkes mental olarak daima dik duramaz. Eğer bir çocuğunuz veya çocuklarınız varsa ve o anları yaşamış olsaydınız, tüm depremzedelerin neden öyle bir refleks gösterdiğini anlardınız. Rutin hayata dönmüş gibi görünsek bile 6 Şubat’ a dönmek psikolojik olarak an meselesi...

[A]: Unutmak insanoğlunun doğasında vardır. Bu da en tabii reflekslerden biridir. Zamanla bu duygu yoğunluğu bitecek. Asla unutulmayacak, ama ilk zaman ki kadar da acıtmayacak. Yapılması gereken tek şey önlem. Bu görüntülerin tekrar yaşanmaması için..

Müzik, toplumsal olaylarda güçlü bir araç olabiliyor. Sizce sanat, özellikle böyle büyük felaketler sonrasında nasıl bir rol üstlenmeli, siz nasıl bir rol üstlendiniz?

[K] Depremi yaşamış bir depremzede sanatçı olarak, şahsi hislerimi belirteyim o halde… Böyle durumlarda öncelik kesinlikle sanat olmaz, olamaz. Yirmi yılı aşkın süredir müzik üreten biri olarak, deprem sürecinde tek bir müzik tınısı dahi duymak istemiyordum. Gözyaşlarımı silsem de dinmiyordu ama ağlamak daha da yıpratıyordu. Depremle birlikte, şehirde zar zor ayakta kalan yapılar da yıkıldı. Yüzbinlerce insan şehri terk etmek zorunda kaldı. Sanatçıların yorumları, olayı kendi tecrübe ve meşrepleri doğrultusunda betimler. Depremin üzerinden tam kırk gün geçmişti ki “65 Saniye” adlı, “Hayatımın en zor parçası”nı ancak yazabilmiştim. Enkazdayken, ailem ve dostlarımdan helallik istediğim ses kaydı ile başlayan parçanın sloganı ise #ElbetDöneceğizAntakya idi. Üstlendiğimiz rol ise “Unutma, unutturma!” oldu.

[A]: Sanat, insanlara en kolay ve en etkili ulaşım araçlarından biridir. Rol üstlenme konusunda genel bir mesaj veremem. Sporcusundan sanatçısına, kimin sesi nerelere yetiyorsa herkes yapıcı bir şekilde sesini duyurmalı. Unutulmaması gereken bir şey var ki, bu tip felaketler sadece belirli bölgelerde olmuyor. Umuyorum olmaz ama bir sabah hiç ummadığınız bir şekilde uyanabilirsiniz, ya da uyanamazsınız.

Müzik videonuzda gerçek görüntüler kullandınız. Hafızaları diri tutmak, güçlü kalmak için bu acıları unutmamamız gerekiyor. Bu süreci nasıl aktarmaya çalıştınız? İnsanların tepkileri nasıldı?

[K]: Bu hassas süreçte, söylemlerin ve eylemlerin kararında ve doğru olması gerekir. Acının rengi yoktur! Biz HipHop kültürünün içinden gelen müzisyenleriz. Sadece müzik yoluyla değil, duvarların da dilini kullanarak sesimizi duyurmaya ve unutturmamaya çabaladık. Şehrin enkazlı dokusundan görüntüleri, daha etkili kompozisyonlar oluşturabilmek için, kaydettiğimiz parçalarla buluşturduk. Duvarlara graffitiler yaparak, şehrin ruhunu yitirmediğini vurgulamaya çalıştık. Bu süreçte tüm hemşerilerimiz yürekten destekçimiz oldu, bir nebze de olsa duygularını ifade edebilmişsek ne mutlu bizlere.

[A]: İnanın, o gördüğünüz görüntülerden çok daha fazlası var. Çoğunu koymak dahi istemedik. Çoğu zaman "Biz ne yaşıyoruz?" dedik. İnsanlar o görüntülere çok aşina buralarda. Sanki hep böyleymiş gibi. Bir geçmiş yok gibi. Hatıralarla dolu koca bir şehir yok oldu. Şu anda da koca bir şantiye şehrinde yaşıyoruz. Buraları gelip görmek, yaşamak lazım. Başka türlü anlatabilmek biraz güç.

Deprem sonrası Antakya’da yaşamaya ve üretmeye devam ediyorsunuz. Oradaki yaşam nasıl? Yeniden inşa süreci sizce yeterince hızlı ilerliyor mu?

[K]: Şehre girdiğiniz zaman, tüm insanların bir koşuşturma içinde, bir şeylerin telaşında olduğu manzarası ilk anda dikkatinizi çekecektir. Neşesini kaybetmiş, ama umudunu yitirmemiş bir sürü insanla tanışmanız mümkün. Kime dokunsanız sizi ağlatacak bir hikâyesi vardır muhakkak. 2008'den 6 Şubat 2023 4:17 anına kadar, Antakya 6. Akevler mahallesinde "Studio Orontez" olarak aktiftik. Tüm ekipmanlarımızı depremde kaybettik, fakat zerre umurumuzda olmadı. Çünkü stüdyomuzun olduğu binada neredeyse herkes rahmetli olmuş ve mahallemizde parmakla sayılacak kadar az vatandaşımız sağ kurtulabilmişti. Haliyle tüm yaşananlar içimizde bir acı yumağı gibi birikiyordu. "Madem hayatta kalan depremzede müzisyenleriz, o halde dik durup bu konuları işlemeliyiz" dedik. Ve şehir şehir, bir stüdyodan diğerine gittik. Bizlere kapılarını açan diğer müzisyen arkadaşlarımızın desteği ile depremi unutturmamak adına ürettik. Şehrimiz birçok kişinin düşündüğünden daha hızlı ayağa kalkacak.

[A]: Depremin ilk gününden beri buradayız. Burada ki yaşam gerçekten her haliyle çok zor. Koca bir şantiye şehrinde yaşadığınızı düşünün. Yağmur yağsa her yer çamur, yağmasa her yer toz. Az önce de dediğim gibi gelip buraları görmek, yaşamak lazım.

Bu süreçte bireysel ya da toplumsal olarak sizi en çok zorlayan şey ne oldu?

[K]: Hem bireysel hem de toplumsal olarak en zoru, birçok sevdiğimizden, şehrimizden ayrı kalmak oldu. Her gün görüşen insanlar birbirinden yüzlerce kilometre uzaklarda, hiç bilmedikleri şehirlerde yaşama tutunmak zorunda kaldı. DNA testleri, cenaze tespitleri, Şehitler Mezarlığı artık hayatımızın bir parçası haline gelmişti. Anormal olaylar bizler için normalleşmiş, normal olaylar ise anormal gelmeye başlamıştı. En çok zorlayan şeyler o kadar çoktu ki, kitabını yazsanız oku oku bitmezdi.

[A]: Bu süreçte, zorlanmaktan ziyade, insanların gözlerini para hırsı bürümesi, insanlar birbirlerini enkaz altından çıkarmaya çalışırken, bazı kuduz köpeklerin hala yıkılmayan evlere girip bir şeyler çalmaya çalışması, bir yerlerin yağmalanması beni çok yaraladı. Kimimiz annemizi, kimimiz evladını, kimimiz eşini, babamızı, arkadaşlarımızı toprağa verirken bunları görmek beni çok sinirlendirdi.

Düşmez Kalkmaz 1 Allah” sadece bir şarkı mı, yoksa ilerleyen zamanlarda farklı projelerle de bu konuya dikkat çekmeyi düşünüyor musunuz?

[K&A]: Çalışmamız öncesinde de bu konuya, "65 Saniye, Sahipsiz, Haberiniz Yok, Hoşça Kal ve Derinde" adlı şarkılarla dikkat çekmiştik. Unutulmamak ve unutturmamak adına sesimizi duyurabildiğimiz kadar duyuracağız. Bu organize olduğumuz kampanya ise Instagram üzerinden “Sen de Ekle” özelliğini ve “#DK1A” hashtag’ini kullanarak, “6 Şubat Farkındalığı Hikaye Zinciri” sayesinde, ulaşabildiğimiz kadar insana ulaşıp, tüm Türkiye’ de farkındalık oluşturmaya çalıştık. Biz bu memleketin evladıyız, seve seve her şeyi yaparız.

Sizce bu şarkı, depremzedeler için nasıl bir anlam taşıyor? Sizden sonra da hatırlanmasını nasıl sağlamak istersiniz?

[K]: Sadece depremzedelerin değil, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir parça bu. Fakat özellikle depremzedeler için az da olsa bir umut ışığı olabilirsek ne mutlu bizlere. Bireysel olarak dirayetli durmanın, memleketimizin dik durması anlamına geldiği bilinciyle, el birliği ile yeniden inşa edeceğiz her şeyi. Kaybımız çok, yasımız baki... İnancımız tam, umutlar baki...

[A]: Herkes kendinden bir şeyler bulabilir bu parçada. Anlatılan her şey gerçek çünkü. Ne yaşadıysak onu göstermeye çalıştık. Bir şarkıdan ziyade, bir şeyler söylemek isteyen herkesin ortak sesi olsun istedik. Belki şarkının her kelimesi ezbere bilinmeyebilir ama herkesin o zamanlarda gördükleri ve ellerinden bir şey gelmediği zamanlarda "Düşmez Kalkmaz 1 Allah" dediğinden eminim.

Son olarak, bu şarkıyı dinleyecek insanlara ve özellikle depremi yaşayanlara vermek istediğiniz en önemli mesaj nedir?

[K&A]: Deprem, sel, yangın, heyelan gibi her türlü afeti acı kayıplar vererek yaşamış bir milletiz. Coğrafyamızda olası afetlerin önlemlerini hem hızlandırmalı hem de toplumu daha da bilinçlendirmeli. Sekiz kez yerle yeksan olan bir şehir, dokuzuncu kez ayağa kalkmaya çabalıyor. Depremzedeler olarak birbirimizin umutlarını diri tutalım, iyi diyelim iyi olsun, güzeli isteyelim güzel olsun. Herkesin işi gücü rast gitsin. Geçecek bu zorlu günler de...