Röportaj: Funda Erkoç







Yeni şarkınız “Ex” ile ilgili nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?



‘’Ex’’ benim severek çalıştığım bir şarkıydı ve dinleyenlerimin de çok sevdiği bir şarkı oldu kısa zamanda. İzlenmeler, dinlenmeler istatistikler her şey çok iyi görünüyor şu anda bu da beni çok mutlu ediyor tabii ki. Dijital platformlardan aldığımız istatistikler doğrultusunda da gördük ki özellikle Avrupa’da yaşayan sevenlerimiz şarkıyı çok sevdi.



Şarkının sözü ve müziği size ait, peki şarkıda başka kimlerle çalıştınız?



Sözünü ve müziğini yazdığım ‘’Ex’’in düzenlemelerinde genç ve yetenekli bir isim Esad Fidan’la, mix mastering de ise Burak Sarıkaya ile çalıştık.



Klibin yönetmenliğini de daha önceki klibimde de olduğu gibi yine ben üstlendim.





AŞKTAN BESLENİYORUM



Sürekli üreten bir sanatçısınız  şarkı yazarken nelerden besleniyorsunuz?



Daha çok geçmişte yaşadıklarım, ruhumda kalbimde aklımda biriktirdiklerim bana ilham oluyor, bazen hayal kurarak yazıyorum ama en çok Aşk’tan besleniyorum aslında biraz da felsefik bir tarafı olduğunu düşünüyorum şarkılarımın. Yayınlanan ilk şarkımın adı da ‘’Felsefe’’idi zaten.



Hayatın içindeki konuları zaman zaman anlatıyorum şarkılarımda, dinleyenler bunu aşk zannediyor ama ben hayatı anlatıyorum.



Aşk her zaman karşı cinse duyulan bir his değil şarkılar bazen aile, bazen dost, bazen de ilahi aşkı anlatabilir.



Ex şarkısından ve klibin hikayesinden bahseder misiniz?



Şarkı benim bir hastane ziyaretim sırasında çıktı aslında. Hastanede morg yazısını gördüm bir an ve ‘’Ex’’ olmak kelimesi aklıma geldi sonrasında kafamda sürekli dolaştı bu kelime ve ‘’Ex’’ olmayı manevi anlamda ‘’Ex’’ olmak anlamında şarkımda anlatmak istedim. İnsanların konuşan, yürüyen cesetlere döndüğü ve manevi kimliklerinin yok olduğu bu dünyada aslında bir anlamda ‘’Ex’’ olduklarını anlattım. Gangster hikayeli klibimize de ekibimle birlikte karar verdik ve sonundaki idam sahnesi ile de hikayemizi tamamladık, umarım keyifle ve severek izlemeye devam edersiniz.



2 GÜN AYAK AĞRISI ÇEKTİM



Klibinizde ayaklarından halatlarla bağlanarak kamyonetin arkasında saatlerce sürüklendiniz ve sahnelerde dublör kullanmadınız. Ters bir şey olmasından korkmadınız mı?



Çok tehlikeli bir sahneydi gerçekten kamyonetin arkasında saatlerce sürüklendim ve tabii ki benim için de keyifli ve heyecanlı olduğu kadar aynı zamanda zor bir setti.



Ben sanırım biraz gözü kara biriyim, bizzat kendim olmak istedim deniz kenarında bu sahneyi çekmek tabii ki çok kolay olmadı kamyonet sürekli kuma batıyordu ama üstesinden geldik çok şükür.



Klip çekimlerinden sonra 2 gün ayağımın ağrısı geçmedi ama değdi, içimize sinen bir klip oldu.



Şarkınızın klip yönetmenliğini de üstlendiniz, nasıl bir deneyimdi tedirginlikleriniz oldu mu?



Aslında şimdiye kadar çekilen tüm kliplerimde planlamayı, senaryoyu, mekanı ben kurguluyordum, yönetmen arkadaşlarım da çekim günü hayal ettiğim ve onlara anlattığım kurguyu gerçekleştiriyordu.



Buradaki tek fark setin başında bir yönetmen olmamasıydı aslında yine her şeyi daha önceki gibi kurgulayarak planladık, sahneleri ve planları önceden belirledik iyi de bir görüntü yönetmeniyle birlikte çalıştık güzel bir deneyim daha oldu benim ve ekibim için.



GÜNÜMÜZ MÜZİĞİ FRENİ BOŞALMIŞ KAMYON GİBİ



Şimdilerde müzik dünyasını nasıl değerlendiriyorsunuz?



Günümüzde müzik, freni boşalmış kamyon gibi kontrolsüz ilerliyor. 90’ları özlüyor ve 90’lı yılların şarkılarını dinliyorsak burada günümüz müziğinde bir eksik bir dejenerasyon var demektir.
Müzik aslında müzik olmaktan çıkıp bir ticari ürün haline geldi öyle olunca da duygu, ruh, kalp armoni, müzikalite ortamı terk etti. 



Türkiye’de yıllardır düzenlenen prestijli bir ödül töreninde; hayatını müziğe adamış Türk müziğine de ciddi anlamda hakim bir yorumcu olarak Türk halkının sevgisini kazanmış ve sadece büyük starlara nasip olan hayatı ölümünden sonra film olacak kadar bu ülkede iz bırakmış Müslüm Gürses’e 40 yıllık sanat hayatı boyunca verilmeyen ödül en iyi pop dalında sadece 3 şarkısı ve 2 yıllık geçmişi olan isimlere veriliyorsa orada durup düşünmek gerekir, biz ne yapıyoruz diye.



“Felsefe”, “Aşktan Ötesi”, “Selametle”, “Aşk Adam Seçer” gibi bir çok hit olmuş şarkıya imza attınız. Bu şarkılarınızın bu kadar seviliyor olmasının özel bir sebebi var mı sizce?



Öncelikle şarkılarımın sevilmesi beni çok mutlu ediyor ve severek dinleyen herkese minnettarım. Şarkılarıma geçirdiğim samimiyet gerçek yaşanmışlık ve biriktirdiğim o aşk kalıntıları belki de şarkılarımı bu kadar sevdirip insanların hayatlarına dahil olmasına sebep oluyor.



Kendilerinden bir şey bulduğunda dinleyiciler o şarkıyı seviyorlar ama en önemlisi samimiyet.





Hit şarkının kriterleri nelerdir sizce, bir matematiği var mu bu işin?



Şarkılara hit olur veya olmaz yaklaşımı ticari ve matematiksel bir yaklaşım aslında; orada ruh, kalp, duygu ve samimiyet etkisini kaybediyor. Açıkçası günümüzün şarkılarındaki sıkıntı ve 90’lara özlemde tamamen bundan kaynaklanıyor.



Ben hiç bir şarkıyı bu hit olur ya da bu hit olmaz diye yazmadım aslında, o zaman samimi olmuyor matematiksel ve ticari amaçlı oluyor, ben ruhumdan kalbimden döküleni yazıyorum, hislerimi döküyorum o kısmeti kaderi neyse onu yaşıyor.



Bir şarkının o dönem sevilmesi çok fazla öne çıkması bence şarkıyla alakalı değil bazen çok iyi şarkılar öne çıkmıyor mesela orada zamanlama, reklam arkasındaki yapımcı desteği ya da değerli radyocu dostlarımın o şarkıya yaklaşımı etken oluyor.



Hit sandığımız şarkılardan çok daha hit şarkılar bazen öne çıkmayabiliyor bu da üzücü bir durum açıkçası.



İLAHİ BİR MESAJDI



Ciddi bir trafik kazası geçirdin geçmiş olsun, o süreci bize biraz anlatır mısın nasıl oldu, neler yaşadın?



Hayata biraz nasıl ve hangi pencereden baktığınızla alakalı tepkiler verirsiniz yaşadığınız olaylara.



Ben asla sebeplere takılmadım ve her şeyin ilahi bir mesaj ya da sınav olduğuna inandım.



Yaşanan olayın neden olduğundan ziyade verilen mesajın ve bana kazandırılmak istenenin ne olduğuyla ilgilendim hep.



Bu trafik kazası benim hayatımda belki de göremediğim faydalara ya da göremediğim kazanımlara sebep olmuş olabilir diye düşündüm.



Mesela hastanedeki süreçte yazdığım şarkılar oldu bilemeyiz belki de hayatımın en güzel şarkısını yazdırmış olabilir bana bu üzücü görünen olay.



Şuanda hazırlandığım ve ilk gelecek projem olan ‘’Ruh Eşi’’ adlı şarkım bu süreçte hastanede yazdığım bir şarkı ve yakında hep birlikte dinleyeceğiz, umarım çok seversiniz.



Kastamonu Üniversitesi konseri ve panel için gittiğimiz etkinlikte orada bulunan bir köyde yaşayan şehit ailesini ziyaret etmek istedim ve ziyaret sonrası konsere giderken kaza gerçekleşti. Bilincimi kaybettiğim ve hastanede gözlerimi açtığım 2 haftalık sürecin ardından kendimi toparladım, şimdi daha iyiyim. Kafa tasımda iki çatlak ve alnımda dikişler var, her gün daha iyiye gidiyorum. Bu süreçte Türkiye’nin her yerinden arayan, soran, hastaneye kadar gelen tüm sevenlerime sonsuz teşekkür ederim.



Allah kimseye böyle şeyler yaşatmasın ve sağlık versin tek dileğim bu.