Öncelikle yeni albümünüz Kızıl Gonca hayırlı olsun. Oluşum sürecini bizlerle paylaşabilir misiniz?

Tabii, memnuniyetle. 2016 yılında Ozan Tügen ile albüm projemiz için bir araya geldik. İlk aşamada Ozan düzenlemeleri yapacak ve albüm çıkışını başka bir plak şirketinden yapacaktık. Fakat o günlerde Babajim İstanbul’un yönetimine geçme durumları vardı. Babajim İstanbul’da hem prodüksiyon, hem de yayım imkanımız olunca 2019 Mayıs’ta el sıkıştık ve yolumuza girdik. 

Repertuvarımıza öncelikli olarak, hem düzenleme hem de okuyuştaki yorum farklılıklarını gösterebilmek amacıyla Türk Sanat Müziği’nde klasikleşmiş eserleri veya pop müzikte daha önce düzenlenmiş Türk Sanat Müziği havasında eserler seçtik. İlk olarak Sezen Aksu’nun “Tutuklu” şarkısına odaklandık. Daha sonra Avni Anıl’dan “Günbegün Yaşanan O Hatırayı’ ve Amir Hocamın “Bir Kızıl Gonca” eserini kaydettik. Teker teker de sunabilirdik ama dinleyiciye seçme şansı veren üç şarkıyı aynı anda çıkma şekli daha uygun geldi, memnun da olduk. 

Sezen Cin Özdemir hem kurumsal kimliği hem de Üsküdar Cemiyeti’nde yönetimindesiniz… İkisini bir arada yürütmek zor olmuyor mu?

Ben yaptığım işlere tutkusunu yoğun bir şekilde koyan bir yapıya sahibim. İşe gittiğimde işimle yoğunlaşıyorum. İşten çıkıp cemiyete eğitimci olarak derse gittiğimde veya yönetici olarak cemiyetin sorunlarını düşündüğümde sadece orada var oluyorum. Albüm sürecim de dahil olmak üzere, kurumsal kimliğimde, cemiyet hayatımda, albümde o kadar güçlü ve sistemli ekiplerleyim ki; hem işlerin yükünü bölüşüyor, hem işlerimizi tamamlıyoruz. 

BEYAZ YAKALI BİR HAYATIM VAR 

Sezen Cin Özdemir kimdir?

Şarkı söylemeye aşık yaşadım. Müzik her dönem mutlaka hayatımda oldu. Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin kapısından 28 yıl önce girdim, sırasıyla ses sanatçısı, koro şefi, kurum yöneticisi oldum. 25 yaşında öğretim görevlisi oldum. TRT bünyesinde 2001 yılında yapılan Ses Yarışmasında Marmara Bölge ve Türkiye Birinciliği ödüllerim var. Güçlü jürilerden geçtiğim için bu ödüller hayatımda çok önemli yer taşır. Dünyada 180. yılını kutladığımız bir kozmetik firmasında departman müdürü olarak beyaz yakalı hayatım var. Evliyim, bir kızım var. Eşim, kızım ve ben üçümüz de Üsküdar Musiki Cemiyeti’ndeyiz. 2019 Mayıs ayında Ozan Tügen ile albüm yoluna girdiğimizden beri Babajim İstanbul ailesiyleyim. 

Rock mutfağında, Türk Sanat Müziği albümü gerçekleşmiş. Ozan Tügen’in imzasını görüyoruz. Nasıl bir araya geldiniz?

Ozan ile aile dostuyuz. 90’lı yılların ortalarında pazar günleri Çağrı Sertel’lerin evinde toplanırdık. Orada Çağrı’nın klavyesine el koyup saatlerce Sezen Aksu şarkıları çalıp söylerdik. Ozan, müzisyen ailesinde, Türk Müziği’nin tüm çeşitlerini harmanlamış bir müzisyen, telli sazlara da yatkındır  mesela, asıl enstrümanı piyano-klavye olmasına rağmen… Düzenlemelerinde kendine has stili var. Bu da solisti heyecanlandırıp, daha da motive ediyor.   

YENİ ŞARKI ZANNETTİLER

İlk klibiniz Günbegün Yaşanan O Hatırayı çalışmasında anlatmak istediğiniz bir hikaye olmalı. Kısaca bahseder misiniz?

“Günbegün Yaşanan O Hatırayı”, aslında stüdyoda düzenlemesi çok yapılmamış bir şarkı. Bazı dinleyicilerimiz ilk duydu ve yeni şarkı zannetti, bu da bizim ayrıca hoşumuza gitti. Klipte ise pandemi döneminde seyircisiz verilen konserlere ithaf ettik. Kapalı alanda “mini-drone” ile çekilen ilk klip. Ayrıca nakarat ve vurucu bölümündeki “Talihe boş yere çatmaz olmaz ki” sözü de yaşadığımız bugünlerdeki psikolojimizle çok örtüşüyor. 

İkinci klibiniz Tutuklu’yu geçtiğimiz günlerde kliplendirdiniz. Bize klibinizin hikayesini ve oluşum sürecinden bahsedebilir misiniz?

Tutuklu şarkısını ilk albüm çıktığında müzikseverlere,  “Sevgililer Günü” için hediye edelim diye düşündük. Sonra Parlakgöz Prodüksiyon ile masaya otuduk ve yönetmenimiz Kayhan Başoğlu klibimizin senaryosunu sundu, ilk okuduğum an çok sevdim. Sadece kadın-erkek sevgisi değil daha geniş kapsamlı sevdaları ve o anlarda tutuklu kalmayı anlatıyordu. 

SEZEN AKSU’DA KENDİMİ BULUYORUM

Sezen Aksu’nun Tutuklu şarkısını tekrar seslendirerek, yıllar sonra ilk defa kliplendirdiğinizi okuduk. Bu nasıl bir his? 

Sezen Aksu, hem besteleri hem yorumuyla benim kendimi bulduğum, hayranı olduğum değer…, Şarkı söylerken neyi sevdiğimi ve ne hissettiğimi öğrendim, farkındalığım oluştu. Şarkının daha önce sadece orijinal versiyonunun klibi vardı. Biz aslında o klibe gönderme yaparak, bazı ögeleri güncel kullanarak, oradan devam ettik. Bu da beni ayrıca heyecanlandırdı. 

Kızıl Gonca şarkısına klip çekmeyi düşünüyor musunuz?

Evet tabii. Onunla alakalı da çok güzel, farklı bir senaryo var yine sevgili Kayhan Başoğlu’ndan…

ZOR GÜNLERİ ATLATIP CANLI KONSERLERE DEVAM EDECEĞİZ

Sektörde yeni bir isim gibi görünseniz de geçmişinizde uzun yıllar boyunca sahneleriniz ve konserleriniz olmuş. Kendi sahnenizde sizleri görmek isteriz. Var mı planlarınız?

Evet, uzun yıllardır sahnedeyim. Dinleyenlerle bir araya gelip göz göze, gönül gönüle şarkılar söylemek beni çok mutlu ediyor. Özellikle konser salonlarında verilen konserlerde… Öncelikli olarak bizi dinlemeye geldiği için dinleyicilerimiz, işte o konserler çok çok zevkli oluyor.  İnşallah şu zor günleri atlatır, canlı konserler vermeye devam ederiz. 

Son olarak okurlara neler söylemek istersiniz?

Dinleyenlerimize, modern düzenlemelerle klasik tavır okuyuşu sentezleyerek şarkılar yapmaya devam edeceğiz. Alaturka’nın her dönem ve her zaman gönüllerde ayrı bir yeri olduğunu biliyoruz. Eve kapandığımızda ilk olarak “Elbet Bir Gün Buluşacağız” dedik. Biz yaptığımız müziği seviyoruz, inanıyoruz. Bu duygu geçişlidir ve bence dinleyicilere de geçiyor. Yolumuza devam edeceğiz…

Röportaj: Funda Erkoç