Bir seçim dönemini daha geride bıraktık. Halkın iradesi yenilenmeden eski dönemin devamına dair oldu.
Gelin bugün, genelde hep söylediğimiz ama içeriğini atladığımız bir konuyu ele alalım.
Hep deriz ya ‘oy namustur, rey namustur’ diye... Tamam da neden böyle deriz?
Çünkü oy; sesini duyurmak demektir. Yaşananlara iyi ya da kötü ses verebilmek, ses çıkartabilmek demektir. Rey ise; görmek demektir. Görüpte görmezden gelmemek demektir. Ufku, geleceği görebilmektir. Öngörüde bulunabilecek seviyede bilgi sahibi olabilmektir. Algı yönetimleri ile aldanmayacak kadar bilge olabilmektir.
Peki ya namus bunun neresinde? Diye sorabilirsiniz.
İşte senin vereceğin kararlara göre oluşacak medeni ya da barbar topluma doğan çocukların onurlu yaşama hak namusu senin kullandığın oydur. Henüz reşit olmamış, oy kullanamayan gençlerin, Dünya sınavını verebilmişlerden ya da verememişlerden olma ile kader namusu senin ellerindedir.
Oy, tam bir namustur, kuruluş ilkelerimizdendir. Değişmez, olmaz ise olmazımızdır.
Namuslu olunur. Asla ama asla ‘namus’ oy odasında resmi çekilip sosyal medyadan ifşa edilmez. Türklerde namus aleladeleştirilmez. Çünkü namustur o...
Evet milletimizin iradesi eski dönem aleyhine aynen devam dedi. Yaşananların doğru ve keyif verdiğini onadı. Ama görev seçim günü oylayıp geri çekilmekle olmaz elbet...
Neydi oy? Sesini duyurmaktı... Neydi rey? Görmek, görmezden gelmemek demekti...
Öncelikli takip, tabi ki eskinin devamı için oylayan vatandaşlarımız sorumluluğundadır. Oyumuza sahip çıkmak hepimizin hakkıdır.
Ve biliriz ki bundan sonra bir kadın cinayeti daha işlenirse vebali oyumuzdadır. Kadın cinayet oranları azalmaz hatta bitirilmez ise ahı, günahı oyumuzdadır. Okuluna giden çocuğuna kitap, pantalon alamadığı için intihar eden bir baba daha olursa vebali reyimizdedir. Üniversitelerde kep atma törenlerinin birlikte yapılması engelleniyor, gençlerin özgürlükleri kısıtlanıyor, gelecek prangalanıyorsa ahı oyumuzdadır. Yabancı para değerleri hızla artıyorsa ve bu sayede yabancılar o değerli paraları ile kolayca ve ucuz bir şekilde topraklarımızı sahiplenebiliyorsa, bu toprakları bizlere emanet etmiş ve bugün o sattığınız toprak olmuş dedelerimizin ahı reyimizdedir. 1 ABD vatandaşı 23,50 Türk eder olduysa, 1 İngiliz vatandaşı 29,40 Türk ediyorsa, 1 Avrupa vatandaşı 25,30 Türk’e bedel edilmiş ise gelmiş geçmiş kadim Türklerin tamamının ahı oyumuzdadır. Suriye, Afgan, Pakistanlı gençler mülteci edildiyse çok ucuza çalıştırılıp, Türkler de işsiz bırakıldıysa işsizlerin sermaye ırkçılığının vebali reyimizdedir. Türk topraklarının ve binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan milletin kaderini belirleyen seçimlerde bu topraklarda yaşamayan, neler yaşadığını bilmeyen Türk ya da yabancıların, hele hele para vererek Türk kimliği satın almışların oyları ile belirlenmişse oluşacak ahlar oyumuzdadır. Yabancıya ucuzlayan topraklarımız, sahiplerine, yani onun için kanlarını dökmüş ataların torunlarına pahalı geliyorsa, o torun geçinmek için toprağını satmak zorunda bırakılıyorsa ahlar oyumuzdadır. Pazarda gezerken iç geçirerek sezon meyvelerini alamayan annelerin acısı oyumuzdadır. Aynı ataların bir tek torunu bile çöpten ekmek karıştıracak hale geldiyse vebali reyimizdedir. ‘Cep telefonunu göster’ diyerek bağırılan gençlere ‘aslında insanlık onuruna yakışır şekilde yaşama hakkın yok’, ‘senin neyine iyi telefon’ mesajı verildiğinde yaşadığı hüzün ve çaresiz hissetme duygusu oyumuzdadır. Sosyal medyada, kendine göre komik ve yaratıcı eleştirdi diye soruşturmaya çağırılacak insanımızın ahı oyumuzdadır. Hastane randevusu altı ay sonraya verilen kanser hastasının vebali oyumuzdadır. İki ay sonra doğum yapacak anneye dört ay sonraya randevu verilmesinin ahı oyumuzdadır. Altı yaşında çocuklar evlendirilirse, bilinci gelişmemiş masuma esaret konulursa, çocuk parkı değilde yatak odası gösterilirse vebali oyumuzdadır. Şekilci anlayış ile alkol içen haklı olarak eleştirilirken, hırsızlık yapan, layık olanın işin başına geçmesini engelleyen, faiz, rant gelirleri ile çocuklarını en güzel şekilde yetiştiren görmezden gelinir de bu garipliğin sonucunda milyonlar açıkta kalırsa vebali oyumuzdadır. Absürtce yükselen ve kiralarını ödeyemeyen kiracıların ahı oyumuzdadır. Rant ekonomisi ile büyüyeceğiz manşetleri atıp, rantı öven politikalar ile coşturulan rantın, inşaatın yıldız sektör yapılması sonrası, bu politikaları takip edenlerin bugün rant zammı istemesinin eleştiriye maruz kalma şaşkınlığı, kendince haklı isyanı oyumuzdadır. Pazarlarımız da alıcılar bolca gezerken, satıcıların, üreticilerin azaltılmış olması ile oluşan yüksek fiyatın ahı oyumuzdadır. Ve daha niceleri oyumuzda, reyimizin omuzlarındadır.
Bugün pazarda, piyasalarda doların bolca alıcısı var. Ama dolar sahibi olupta satanı yok. Yeni dolar kapımız olan yabancı yatırımcı yok. Ama ithal bağımlısı ülkelere, yani benzinden, buğdaya kadar hemen her şey için dolar lazım... Bu sebeple dolar sadece bir kaç günde %20 değer kazanabilir.
İnanın bundan otuz sene sonra çocuklarımız, torunlarımız bu günleri tarih kitaplarında okurken ağızları açık kalacak... İnsanlığın, teknolojinin, mühendisliğin bunca geliştiği yüzyılda bizim atalarımız nasıl yapmışta bunca karanlıkta, pahalılıkta, göçükte kalmış diye üzüleceklerini, şaşkınlık yaşayacaklarını tahmin etmek zor değil...
Hatta aralarında “bu kadar da olmaz canım” deyip gülenler bile olacaktır.
Dedik ya oyumuz namusumuzdur. Namus sorumluluğu ise; öncelikle sahibindedir.
Hükmeden reyinize sahip çıkın ki ahlar vahlar olmasın, oyunuzu öyle bir takip edin ki ah vah olursa da üzerinize kalmasın.
Ahir zamanda yakalarınız kırışmasın...