“Aslında işimde iyi olduğumu biliyorum ama yeterince iyi değilim. Hem benden çok daha iyileri var.”
Sahip olduğunuz olumlu özellikler, mesleki yeterlilikler ve başarılarınız konusunda kendinize ilişkin böyle düşündüğünüz oldu mu hiç? Yahut kariyerinde çok başarılı olduğunu düşündüğünüz biri “Yok ya, o kadar da iyi değilim.” dediğinde “Daha neler, sen mi?” diye sorduğunuz? Sahip olduğumuz başarıları içselleştiremememiz, kendimizi başarı konusunda iyi hissetmememiz ve bundan dolayı diğerlerinin de bir gün böyle düşüneceğine inanmamız literatürde imposter sendromu olarak tanımlanıyor.
Tabii bu durum, “Ben hiç öyle değilim, bu konuda çok iyiyim, hatta en iyisi bile olabilirim.” inancının temelsiz olduğu aşırı güven duygusuna bağlı cahil cesareti dediğimiz Dunning-Kruger sendromunun zıttı değil. Çoğu zaman bir konuda yeterli ve en doğru bilgiye sahip olduğumuza olan inancımız, sağlıklı karar vermenin önünde bir engel oluşturur. Bu durumda, ne kadar az bilirsek kendimize o kadar çok güveniriz. Ancak bilgimiz arttıkça bu güven azalır ve bir konuda yeterince donanımlı olduğumuzu düşündüğümüzde güvenimiz yine artar ama az bildiğimiz zamanki kadar olmaz. Böylece olaya bir aktör daha dahil olur: Şüphe. Ama kendimize dair bir şüphe.
Uzun yıllar herhangi bir teknik bilgiye sahip olmadan birçok fotoğraf çektim, kişisel sergiler açtım. Alan hocaları da dahil birçok kişi tarafından beğenilen fotoğraflarım karma sergilerde yer aldı. Bir gün bu işin eğitimini almaya karar verdim. Eğitim aldıktan sonra teknik kaygının devreye girmesiyle eskisi kadar iyi fotoğraflar çekemediğimi fark ettim. Az önce sözünü ettiğim şüphe burada çok yoğun biçimde devreye girmiş oldu.
Mükemmel, iyinin düşmanıdır
Kendinize ilişkin bu şüphe, mevcut bilgi ve donanımınızı da değersizleştirmenize ve insanlar ne kadar iyi olduğunuzu söylese de ikna olmamanıza neden olduğunda, kendinizi iyi olduğunuz diğer alanlarda da yetersiz görme ihtimaliniz artar. “Yeterince iyi bir baba mıyım?”, “Arkadaşlarım tarafından çok da sevilen biri değilim.” gibi cümleler bir iç ses vasıtasıyla kulağınıza fısıldanır.
Günümüzde sosyal medyanın mükemmellik sunumlarının da körüklediği bu duyguları yönetmek kurduğunuz cümleleri değiştirmekle başlayabilir. Elbette kibre kapılmadan “Mükemmel değilim ama yeterince iyiyim.” demek gibi. Kendinize göstereceğiniz şefkat ile her zaman daha iyisinin olabileceği, daha iyisinin olmasının sizin kötü olduğunuz anlamına gelmediği ve kendinizi alkışlamayı öğrendiğiniz bir bakış açısı geliştirmeyi ancak kendinizi başkalarının adına eleştirmediğinizde yakalama şansınız var.
Unutmayın! Mükemmel, iyinin düşmanıdır.
.