İnsanı en çok ne mutlu eder? Yıllarca bu sorunun cevabını kendime sordum durdum. Hiçbir şey tat vermiyordu yıllar geçtikçe. Rutin bir hayat düzeni ve sürekli bir koşuşturmacanın içinde kaybolup gitmiştim. Etrafımda gülen insanları, hayvanları, doğayı ve baharda çiçeklerin açtığını bile öylesine geçiştirmişim yıllarca… Duygularımdan biri eksikti. Mutsuzluk sendromu sarmalının içinden çıkamıyordum. Deryamda kaybolup gitmişim adeta…
Pozitif, güler yüzlü, özgüveni bu kadar yüksek olan birinin kanatları neden kırılmıştı. Belki de, yıllarca omuzlarına bindirdiği yükü artık taşıyamıyordu. Hayalindeki mutluluğu yakalayamamıştı. Ya kaybolup gidecekti ya da bir mucize gerekliydi.
Umut… Tek ihtiyacım olan bu sihirli kelimeydi. Yıllarca sessiz ve içimde biriktirdiğim bu fırtınadan kurtulmanın zamanı geldiğine karar verdim. Omuzlarımdaki bu yükten sıyrılmanın ilk adımını atmıştım. Çok zor bir karardı. Alışıla gelmiş bu hasta düzenden, bir dakika bile tereddüt etmeden mücadele etme, kararını çoktan vermiştim. Artık o mutsuz olduğum yaşama geri dönmeyecektim. Ya yok olup gidecektim ya da yaşamak için ilk adımı atacaktım…
Aslında verdiğim karar özgürlüğümün anahtarıydı…
Kararlı yürüdüğüm bu mücadelenin sonunda kazanan ben olmuştum. Çok kolay olmamıştı elbette… Ailemin ve arkadaşlarımın desteğiyle daha da güçlenmiştim. Bir yıllık serüvenin ardında özgürdüm artık…
Evet, özgürdüm ama mutlu değildim. Yüreğimi buruk bir mutluluk sardı o an. Bir kuş gibi kanatlanıp uçabilmenin özgürlüğüne kavuşmuşken, hala sol yanımda bir boşluk ve eksiklik vardı. Arayıp bulamadığım neydi. Duygusal bir travmanın içindeydim. Kendimi eve hapsetmiştim adeta. Yüksek sesle müzik dinlerdim ve bana en iyi gelen tek şeydi.
Dışarıda yemek yeme alışkanlığım neredeyse yok gibiydi. Bir akşam çok acıkmıştım ve dışarı çıkmak istedim. Hem yürümek hem de bir şeyler yemek iyi gelecekti.
İşte o akşam hayatım değişti…
15 Temmuz darbesinin 1. Yıl dönümüydü. Kim derdi ki bu tarih, hayatım boyunca mutluluğumun adı olacaktı.
Ağacın altındaki masaya oturdum. Çok şirin bir yerdi… Mekân sahibini tanıyordum ara sıra sohbet ederdik. Allah gani gani rahmet eylesin, mekanı cennet olsun Ahmet abimi kaybedeli 2 yıl oldu. Sohbet o kadar iyi gelmişti ki saatin bile farkında değildim. Bana bir an ehliyetin var mı? Diye sordu Ahmet abim. Hayır, yok dedim. Öyle olmaz dedi yarın hemen bir kursa başlarsın ve araba kullanmayı ben sana öğreteceğim dedi. Tam o sırada Ahmet Abinin arkasından bir ses. Ben öğreteceğim dediğinde göz göze geldik. O kadar anlamlı ve aşk ile baktı ki… O an yüreğimin yerinden fırladığını sandım. Adeta şimşek çakar gibi… Aynı anda, aynı duyguları besledik. Olur deyiverdim bir anda…
Artık gitme vakti geldi dedim ve kalktım. Tam o esnada telefonumu istedi aşkla bakan güzel yürekli adam… O gece çok farklı duygular içindeydim. Sabaha kadar uyuyamadım. Bakışları ve kararlı sesi gözümün önündeydi. Sabah sokağa ilk çıktığımda, hiç fark etmediğim tüm güzellikleri yeniden keşfetmenin mutluluğu içerisindeydim. Gökyüzü hiç bu kadar mavi değildi, yemyeşil ağaçları, çiçekleri sevimli patileri, sokakta oynayan çocukları sanki daha yeni keşfetmeye başlamıştım. Oysaki ne kadar boş, mutsuz ve alakasız yaşamışım yıllarca… O kadar mutluydum ki ayaklarım yerden kesiliyordu. Sanki bu koca dünyada sadece ikimiz varmışız gibi... Kuş gibiydim sadece kanatlarım yoktu uçmaya… İşte 15 Temmuz gecesi aşkımızın ölümsüzleştiği tarih oldu.
Mutluluğu ne kadar da çok özlemişim oysaki… Yaşama dair umudum olmuştu sevdiğim. Beni en çok etkiyen sözü ise “Daha önce neredeydin” oldu. İşte bu sözü yüreğime nakış gibi işlendi. Onun aradığı da aşk, mutluluk, güven ve sevgiydi, tıpkı benim gibi. Ruh ikiziydik ve birbirimizi o kadar güzel tamamladık ki. Tarif edilmez ancak yaşanır.
Yazımın başında kendime sorduğum sorunun cevabını bulmuştum artık. İnsanı en çok mutlu eden duygunun sevgi ve aşk olduğunu anladım. Tam altı yıl oldu ve hala ilk tanıştığımız duygular içerisindeyiz. Umut olmazsa insanın yaşama sevinci yok olur. Siz siz olun umudunuzu asla kaybetmeyin.
En güzel umudum, ömrüm, hayatımın anlamı, güzel yürekli aşkım iyi ki varsın.
Aşk ile…