Gelen mi, Giden mi?
Kapının önünde bir tıkırtı olur. Anahtar döner, kilit açılır. O an bir sessizlik, bir beklenti, bir sızlama yayılır odanın içine. Gelen mi var, yoksa biri yine mi gidiyor?

Anahtar sesi, hayatın en sade ama en derin işaretlerinden biridir. Her seferinde bir şey değişir o sesle birlikte. Bazen bir hasret biter, bazen bir yalnızlık başlar. Çünkü anahtar yalnızca kapıları değil, hatıraları da açar.

Çocukken babamızın işten dönüşünü o sesle anlardık. Anahtar çevrildi mi, koşardık. Oysa büyüdükçe aynı sesi başka anlamlarda duymaya başladık. Biri sessizce çıkarken, o ses bir vedanın yankısına dönüştü. Anahtar dönerken artık sevinç değil, bazen bir boşluk oluştu içeride.

İnsan ilişkileri de böyle değil mi? Bir kapı gibi… Kimi zaman biri girer hayatına, sıcaklığıyla odanı aydınlatır. Kimi zaman biri çıkar ve arkasından kalan sessizlik, yıllar geçse de kapanmaz. Ama her geliş ve gidiş bir iz bırakır. Her anahtar sesi, içeride bir şeyleri azıcık yerinden oynatır.

Anahtar, hem giriş hem çıkıştır. Hem başlangıç hem son. Ve bazen, insan en çok kendi iç kapısını açmayı unutur. Kilitli kalır içeriye söyleyemedikleriyle, gösteremedikleriyle. Oysa en kıymetli anahtar belki de kendi içimize çevirdiğimiz sessiz bir anahtardır.

“Her anahtar bir kapıyı açmaz; bazıları sadece içimizde yankılanır