Öncelikle herhangi bir platformdan, yazının okunmasını engellemeyecek ses seviyesinde Fenerbahçe marşlarını açmanızı lütfen rica ediyorum. Çünkü bu yazı arka fonda Fenerbahçe marşları çalarken okunmalıdır. Bu kitap Fenerbahçe marşlarını hak ediyor. Tüylerin diken diken olmasını istiyorsak, hani şu Saraçoğlu’nun merdivenlerinden tribüne girdiğimiz an olan gibi, o zaman kesinlikle arka fonda marşlarımız çalmalı. Şu an kiminizde “Sevdamıza Kimse Engel Olamaz”, kiminizde “Sevdik Seni Her Şeyden Çok”, kiminizde de “Nesrin Sipahi Yaşa Fenerbahçe” çalıyor gibi hissediyorum. Sanırım şimdi yazıya geçmek için şartlar olgunlaştı.

Ne ev ne araba ne de para tutabilir bu mirasın yerini çünkü bizler için en büyük miras ama babalarımızdan ama başka bir aile büyüğümüzden ama bir tanıdığımızdan çocuk yaşlarda bizlere kalan Fenerbahçeliliktir. Fenerbahçe kazanırsa günümüz, haftamız güzel geçer; Fenerbahçe kaybederse o haftamız berbattır bizler için. Ne ortası vardır sevgimizin ne de ölçüsü, sarı hayatımızın lacivert çizgisidir Fenerbahçe. O lacivert çizgiyi aşmaya çalışan olursa da alacağı tepki bellidir. Başka hangi takımın taraftarına sorulmuştur acaba “O mu, ben mi?” diye. Evet, bize soruyorlar “Fenerbahçe mi, ben mi?” diye ve cevabımız her zaman Fenerbahçe. Bugün sinirlenip kızsak, yarın yine bir sonraki maçın kadrosunu düşünmeye başlar, biletler satışa çıksa da mabede gitsek diye düşünür dururuz. Şampiyon olamayınca o hafta olayın siniriyle “Tamam, artık seneye ne forma alırım ne stada maça giderim.” der, sezon başı yeni çıkan formayı alıp ilk maça gidecek olmanın heyecanıyla liglerin başlamasını bekleriz. Çünkü İslam Çupi’nin de dediği gibi:

“Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğüdür ne kupa büyüklüğü. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.”

Kitap Resmi-6

Sn. Bozkurt Yılmaz benim için Fenerbahçe denilince aklıma ilk başlarda gelen kıymetli büyüklerimdendir ve benim için çok değerlidir. 22 Haziran 2023 akşamı kitap kulübümde Bozkurt Abimizi “Gece Yarısı Kütüphanesi” kitabını konuşmak üzere konuk etmiştik ve hayatımın en gurur verici, en güzel akşamlarından birini yaşamıştım. O gün bizlerle olan keyifli sohbeti, bizleri aydınlatması hem beni hem de tüm ekibi çok mutlu etmişti. Belki bir gün Saraçoğlu’nda bir maçı da beraber izlemek nasip olur Bozkurt Abi, iyi ki varsınız. Dilek Hanım ile ortaklaşa çıkardığınız kitabınıza sayfamda yer vermek ise benim için hem mutluluk hem de gurur kaynağı oldu.

Sn. Dilek Neşe Açıker Hanım’ı ise bu haftaki yazımda yer verdiğim bu harika kitap sayesinde tanıdım ve networküme çok kıymetli bir hanımefendi eklemenin de mutluluğunu yaşadım bu sayede.

Dilek Hanım ve Bozkurt Bey ortak bir çalışma ile zaten tavanda olan Fenerbahçelilik duygularınızı daha da kabartacak, okurken tüylerinizi diken diken edecek, kimi sayfada mutlu edecek, kimi sayfada “Ah be bunu da yaşamıştık.” dedirtip hüzünlendirecek, kimi sayfada ise gözlerinizi dolduracak bir kitaba imza atmışlar.

“Evladıma Miras Bu Sevda” kitabında, Fenerbahçe taraftarlarımızın maç anıları ve Fenerbahçe ile ilgili çeşitli hikâyeler yer alırken, kulübümüzle ilgili de ince ayrıntılar ve bilgilere ulaşacaksınız. Özellikle Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nun bugünlere gelirken, en başından, en sonuna inşaatı ve tarihi gerçekten muazzam bir şekilde kaleme alınmış. Öncelikle stadımızda büyük emeği olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sevgi, saygı ve özlemle anarak teşekkürlerimi sunuyorum. Ve tabii ki bu muhteşem stadın son aşamaya gelmesi için her şeyini ortaya koyan eski başkanımız Sn. Aziz Yıldırım’a da teşekkürlerimi sunuyorum. 

Erkeksiz maç cezası sonunda kadın taraftarlarımızın Saraçoğlu’nu tıklım tıklım doldurduğu ve herkesi susturduğu maçların anıları kitapta bizleri o günlere yeniden götürecek. 3 Temmuz sözde şike kumpası ile yaşadıklarımızı, yapılan tüm haksızlıkları okudukça sinir katsayımız oldukça artacak. 6-0 ‘lık Galatasaray galibiyeti anıları gülmemize sebep olacak. Normal şartlarda dünyanın neresinde oynanırsa oynansın tatil edilmesi gereken, kaçan Denizli maçı şampiyonluğumuzun anıları ve ilk yarıdaki 8, ikinci yarıdaki 17 dakika süren o meşhur uzatma dakikaları adaletsizliğin ne boyutta olduğunu sizlere bir kez daha hatırlatacak. 2011 şampiyonluğundaki muhteşem Gaziantep maçı ve Santos’un uzatmalarda gelen golü sonrası yaşanan anılar herkese o maçın özetini yeniden izletecek. Bir taraftarın Haluk Ulusoy’a gönderdiği kına hediyesini ise yorum olarak sizlere bırakıyorum, harika bir hikâye. Trabzon’la berabere kalarak şampiyonluğu son maçta kaybettiğimiz maç anıları yeniden hüzne boğacak ve Alex’in son dakikalarda direğin dibinden giden o şutu için bir kez daha “Ah be!” diyeceksiniz içinizden. Chelsea maçında Gökhan Gönül’ün şutunu kaleci kurtarırken “O gol olsaydı şimdi neleri konuşuyorduk” diye iç geçireceksiniz. Ve Rap Rap Rapaic, ilk yarısını 3-0 geride kapatıp, 4-3 kazandığımız muhteşem Gaziantep maçında Rapaic’in golüyle formayı sırtınıza geçireceksiniz sayfaları okurken. Maç gününe geldiği için nişan gününü değiştirenler, kız isteme merasimini ayarlayanlar, Fenerbahçe maçına göre düğün gecesine özel plan yapanlar ise kahkahalar atacağınız sayfalar olacak. Tüm bunlar kitabın içinde yer alan hikâyelerden bazılarıydı, çok daha fazla anı, birçok ayrıntı ve kulübümüzle ilgili bilmemiz gerekenlerin hepsi “Evladıma Miras Bu Sevda”da.

Farklı farklı hikâyeleri birleştirerek bir kitap haline getirme projesi bence harika olmuş. Çünkü yer verilen birçok anı sayesinde Fenerbahçe’mizin geçmişine yolculuk yapıyoruz. Yeri geldiğinde kurulan düzene ben neden bir şey yapamıyorum dedirtecek, yeri geldiğinde ise gurur verecek anılara tanıklık edeceğiz sayfalarda gezinirken. Birbirinden kıymetli anılarla Fenerbahçe’mizi yâd ediyoruz bu güzel kitapta. 

“Evladıma Miras Bu Sevda” kitaplığımda Alex’in kitabının hemen yanında, Fenerbahçe atkısının içinde yerini aldı bile. Bu anıları aktarırken emeği geçen herkese ve bu anıları birleştirip böylesine muazzam bir kitabı ortaya çıkaran Sn. Dilek Neşe Açıker’e ve Sn. Bozkurt K. Yılmaz’a teşekkürlerimi sunuyorum. Mürekkebiniz hiç bitmesin, kaleminize ve yüreğinize sağlık. Tüm Fenerbahçelilere tavsiyemdir. 

Kitabın 233. sayfasında harika bir paragraf okudum ve o kısmı sizlerle de paylaşmak istiyorum:

“3 Temmuz’da başlayan hikâyede olmazsa olmazlardan birisi de Fenerbahçeli Kadınlar! O cezalı maçlara ‘Boş ver canım, kadınlar ve çocuklar gelsin’ diyenleri pişman eden, baltayı taşa fena vurduklarını binlerce kez gösteren muhteşem kadınlar…”

41.663 kadın ve çocuk taraftarımız, 20 Eylül 2011 akşamı tribünleri tıklım tıklım doldurarak hem tarih yazdılar hem de onları küçümseyen ve onları ceza olarak gören herkese gereken dersi verdiler. Hepsine binlerce kez teşekkür ediyorum.

“Evladıma Miras Bu Sevda” kitabını özellikle Babalar Günü’nden hemen önce okudum. Bu zamana kadar hiçbir şey beni Fenerbahçe kadar mutlu etmedi veya hiçbir olay beni Fenerbahçe kadar üzemedi. Babamdan bana en büyük ve en kıymetli miras Fenerbahçe’dir. O yüzden teşekkürler baba, beni iyi ki Fenerbahçeli yapmışsın. Son nefesime kadar aklımda, fikrimde, kalbimde, gündüzümde, gecemde her zaman Fenerbahçe. 

YAŞA FENERBAHÇE!