Kiminle konuşsam insanların büyük çoğunluğunun duygusal bir boşluk yaşadığını görüyorum.
İnsanın içinde bu boşluk ne kadar fazlaysa, şiddete ve yalnızlığa da o kadar çok meyilli olunur…
İnsan vücudu en donanımlı bir makineden çok daha üstündür, bu yüzden tam bütün çalışmadığı zamanlarda mutlaka bir yerlerde arıza verir!
Yaşanması ve hissedilmesi gereken her şey yaşanmalı…
Duygusal ve tensel açlığın mutlaka doyurulması zorunludur.
Eksik ya da aç kalmak başka olaylara neden olur.
İç dünyanızın enerjisi düşük olduğu günlerde çevrenize davranışınız bile olumsuz olur.
Mutluyken her şey daha güzel görülür…
*
Çok sevdiğimiz ama kaybettiğimiz her aşkın, her sevgilinin izlerini insan ömrü boyunca içinde taşıyor.
Atamıyor.
Silemiyor.
Yok edemiyor.
Kırık kalplerin tamiri çok zor hatta yok gibi…
Hepimizin ortak isteğidir;
“Öyle bir sevgilim olsun ki tüm hayatım değişsin,
Boyu posu yerinde, endamı güzel, bir içim su gibi güzel olsun…
Tüm beklentilerimi karşılasın.”
*
Evlilik ve aşk,
Yalnızlıktan kaçmak, iç dünyamıza bir dost, bir sırdaş bulma ve bir yuvaya, bir yere ait olma isteğinden gelir,
Yaşanan aslında bir tür alışveriştir.
Hangi anlamda olursa olsun, ilişkilerin devam etmesi için de karşılıklı istek olması da gerekir.
Sürekli bir taraf zarar ederse hiçbir ilişki yürümez.
Her iki tarafın da birbirine faydalı olması şarttır çünkü tek taraflı yaşanan mutlulukta uzun sürmez.
“İlişki ve evlilik” bir tür denge demektir ve olmazsa olmazları vardır;
Sevgi,
Saygı,
Sabır,
Sadakat,
Seks
Bunlar temel “5S” kurallarıdır.
Birinde mükemmel olmak yetmez, hepsinden olması gerekir.
Bir bütündür tek parçayla yürümez.
İlişkilerin içinde dürüstlük, açık olma ve işbirliği olursa devam eder. Bunlar olmazsa zaman gelir bir tarafın tahammül sınırlarını zorlar, insanı yıpratır. Dayanma gücü bittiğinde ise ortada en sevgi kalır ne de aş kalır. Sevgi bitince aile de biter.
Güzel olan kadını genelde her erkek sever ama yakışıklı olan her erkeği her kadın sevmez…
*
Bir açlık hissediyorsak içimizde değiştirmemiz gereken bir şeyler var demektir.
Ve yaşamda esas olan mutlu olmaktır.
Mutluysan sorun yok demektir.
Ama hüzün doluysa yüreğin, aydınlık değil gri görünüyorsa gözüne dünya, değiştirmek zorunda olduğun bir yaşamın var demektir.
İçinde kocaman bir özlem taşıyorsan emin ol her gün o yükün ağırlığı daha da artacaktır...
Ve sonunda pişmanlıklarınla dolu bir hayatı yaşamış olacaksın, sonradan pişmanlık duymamak için hüzün veren her şeyi silip atman gerekir hayatından..
Yaşam, uzun süreli planlar yapacak kadar da uzun değil, hayat her an tüm planları bozabilir, yok edebilir.
Yaptığımız işler, yaşadığımız ortam, yanımızdaki eş, dost, sevgilimiz bizi mutlu ediyorsa sorun yok…
Değilse değiştirmek gerek.
Son söz olarak, hem aşkı, hem de arkadaşlığı aynı kişide bulup evlenebilirsen, işte o zaman hayatın tam cennet içinde olur…