Tarihin en eski çağlarından, Türk Ulusu’nun bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi Mete Han ile başlar, Çiçi Han ile devam eder. Çinlilerin, Mete Han’ın torunlarına taktığı isim "Kum Cehenneminden Çıkmış Şeytanlar" olarak bilinir. Türkler’in bağımsızlık arzusu ve mücadele gücü, Çinlileri yüzyıllar boyunca korkuya sevk etmiştir. Çin’in, Türk boyları arasındaki birliği bozma çabaları sonuç vermiş, Mete Han’dan yıllar sonra, Hun Türk Devleti’nde kardeş kavgası baş göstermiştir.
Doğu Türk-Hunları’nın başına, Çin’in buyruğunu kabul eden küçük kardeş Ho-han-ye geçerken; Batı Türk-Hunları’nın başına, Çinlilerin egemenliğini reddeden ağabey Çiçi Han geçmiştir. Bu süreçte Türk yurdu karanlık bulutlarla kaplanmıştır. Ancak Çiçi Han, Türk milletine batının yolunu açmış, özgürlük ve bağımsızlık fikrinden asla taviz vermemiştir. Özgürlük ve bağımsızlık, onun için vazgeçilmez ilkelerdir ve bu nedenle Türk milletinin kahramanlarından biri olarak tarihteki yerini almıştır.
Çiçi Han, Mete Han’ın tahminen 5.göbek torunu olarak dedesinin izinden yürümüş, ona miras kalan bağımsızlık ruhunu sonuna kadar savunmuştur. Büyük idealleri olan, Türklere batıyı öğreten ve Avrupa'nın kapılarını gösteren bir lider olarak tarihteki yerini almıştır. Onun devleti kısa ömürlü olsa da mücadele azmi ve kahramanlığı Türk milletinin tarihinde sonsuza dek hatırlanacaktır.
M.Ö. 54 yılında, kardeşi Ho-han-ye, Çin’in himayesini kabul edip halkının bir kısmını Ordos bölgesine gönderirken, Çiçi Han ise Çin egemenliğini kabul etmeyip batıya çekildi ve Çu-Talas boylarında bağımsızlığını ilan etti. Ancak Talas Irmağı boylarında kurduğu şehirde, kalabalık Çin ordularının kuşatmasına maruz kaldı. Hun ordusu meydan savaşlarında başarılı olsa da kale savunmasında zayıf kalmış ve Çinliler tarafından yenilgiye uğratılmıştır. M.Ö. 35 yılında bu mücadele son bulmuş, Çiçi Han ve beraberindeki 1518 kişi savaşarak hayatını kaybetmiştir. Çiçi Han’ın Çinlilerle savaşa girmeden önce yaptığı konuşma, hala Türklere ilham vermektedir. Çiçi Han, kale teslimini talep eden Çinli elçilere şu sözlerle yanıt vermiştir:
“Asla boyun eğmeyeceğiz. Atalarımızdan toprakla birlikte devraldığımız devletimizi ve özgürlüğümüzü feda edemeyiz. Mücadele edecek savaşçılarımız hâlâ mevcutken, devletimizi ve özgürlüğümüzü korumalıyız. Şan ve şerefle yaşamış olan ecdadımıza karşı en büyük hıyanet boyun eğmektir. Atalarımız bize geniş ülkelerle birlikte hürriyet ve istiklal emanet ettiler. Biz, savaşçı ve süvari hayatımız sayesinde yabancıları titreten bir millet olduk. Bu emanetleri adi bir ömür uğruna feda edemeyiz. Hepinizin bildiği gibi, savaşta yiğitlerin kaderi ölümdür. Biz ölsek de kahramanlığımızın şanı yaşayacak, çocuklarımız ve torunlarımız diğer kavimlerin efendisi olacaklardır.”
Bu sözler, Türk Milleti’nin damarlarındaki bağımsızlık ruhunun temelini teşkil eder. Çiçi Han, Türk Milleti’nin özgürlük ve bağımsızlık karakterinin simgesidir.
Türk Milleti’nin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi, yüzyıllar sonra Kürşad’ın istiklal için Çin’e başkaldırısı ile; binlerce yıl sonra Atatürk’ün liderliğinde tekrar hayat bulmuştur. Büyük Önder Atatürk: "Özgürlük ve Bağımsızlık benim karakterimdir" sözüyle, Çiçi Han’dan esinlendiği bir duruş sergilemiştir. Çiçi Han’ın mücadelesi, Türk Milleti’ne "başka milletlere boyun eğmemek" fikrini aşılarken, Atatürk de aynı ruhu Kurtuluş Savaşı’nda göstermiştir. Sivas’ta Amerikalı General Harbord ile yaptığı görüşmede, Atatürk şu tarihi cevabı vermiştir:
"Türk tarihini okumuş, bizi öğrenmişsiniz. Fakat şunu bilmenizi isterim ki, biz emperyalist pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş, aşağılık bir ölüme mahkûm olmaktansa, babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ederiz."
Bu sözler, Çiçi Han’ın savaş meydanında söylediği sözlerin adeta yankısıdır. Türk Milleti’nin bağımsızlık karakteri, tarih boyunca hiçbir zaman değişmemiştir. Çiçi Han, dünya tarihinde milliyetçiliği devlet politikasının temeline koyan ilk devlet adamı olma şerefine sahiptir. Onun liderliği, Türk Ulusu’nun bağımsızlık mücadelesine yön vermiştir. Çiçi Han’ın bıraktığı miras, nesiller boyu Türk Milleti’ne yol gösterici bir ışık olmuştur. Bağımsızlık ve toprak bütünlüğü, Türk Milleti’nin genlerinde kök salmış kavramlardır ve bu kavramlar Çiçi Han gibi kahramanlar sayesinde sonsuza kadar yaşayacaktır.
Alman sinolog ve tarihçi Frederick Hirth de Çiçi Han’ın milliyetçiliğini ve Çin'e karşı direnişini vurgulamıştır. Hirth’e göre, Çiçi Han’ın mücadelesi, Türk Milleti’nin milliyetçi karakterinin en önemli ilk örneklerinden biridir. Çiçi Han, sadece bir savaşçı lider değil, aynı zamanda halkına bağımsızlık mücadelesi ve milliyetçi bilinç aşılayan bir devlet adamı olarak tarihe geçmiştir
Kısacası O, söylediği şu istiklal sembolü sözle dünya tarih sayfalarına altın harflerle yazılmıştır: “Ben Batu Hun Yabgu’su Çiçi Kağan’ım! Çin kuvvetleri ile yapacağımız savaş kaçınılmazdır. Ya öleceğiz. Ya zaferle çıkacağız! ”