İnsan yapımı dışın da olan yaratıcının hayatımıza sundukları da dahil, sevebilir, benimseyebilir, kullanabilir faydalanabilirsin, hayatlarımız da

İnsan yapımı dışın da olan yaratıcının hayatımıza sundukları da dahil, sevebilir, benimseyebilir, kullanabilir faydalanabilirsin, hayatlarımız da yaptığımız gibi. İlk insan cehaletiyle güneşe, aya, yıldızlara tapınmalar olduğu gibi, büyük ve çok cüsseli varlıklara, hayvanlara dahi tapılmıştır. Üçüncü milenyumu idrak ettiğimiz günlerimiz de, bilgi ve deneyim birikimlerimiz akıl dışılıklardan bizleri,i nsanı men eder. Günümüz şartlarında dahi tek ve ilahi bir TANRI dışında tapınmalar, inanmalar ne üzücüdür ki mevcut.

Dünya nüfusu yedi milyara yakın insan ve büyük çoğunluk tek olan ilahi bir yaratıcıya, TANRI’ya inanmaktadır. Her millet, halk, topluluk kendi lisanıyla farklı isimlerle dile getirse de aynı ve tekdir.

Tanrı, Allah, Rab, Mevla, Hüda, Yaratıcı, Hakk diye adlandırdığımız farklı ifadeler de olsa, bildiğimiz ya da akıl sınırlarımızın anlamakta zorlandığı her var olanın tek taratıcısı, var edicisidir. İnsanların pek çoğu bu kanaate sahiptirler. Yaratıcının insanlara sunduğu, her ayrıntısıyla bahşettiği yaşamın, ömrün şükürü ve zikiri içinde yaşarlar

Bu farkındalık için de farklı bir tezat durum hasıl olmuştur ki, kabulü ve tarifi dahi berbattır. İnsan sürekli arama, araştırma, sorgulama yetisini kullanmaktan acizdir. Kendi aklını, ”EŞREF-İ MAHLUKAT” olma halini göz ardı etmekte,olanla,düşünülen ile yetinmektedir. Az akıllı, az farkın da, az aktif birisi, ahlaken de değerlerden uzak ise milyonları peşinden koşturabilmektedir. Peygamberimizden sonra mezhep tarikat oluşumları gerçek olduğu gibi çağımız da farklı adlandırma ve şekilleri mevcuttur. Mezhep ve tarikatların oluşumuna sebep liderleri kötü istek ve planlara sahip olmamış olsalar da zamanla saptırmalar ve sapkınlıklar belirmiştir.

İslam dininin mensubu en çok olan mezhebi “SUNNİ”likdir. Liderliğini “EBU HANİFİ İMAM-I AZAM” yapmış, islam dinini inananlarına tüm güzellikleri ve faziletleri ile anlatırken, mezhep oluşumu gerçek olmuştur. Her dini öncü ya da lider vasfı taşıyanın mezhep oluşturma çabası savunulamaz. Tarih ve bize ulaşan bilgiler bu şekil de bir kanaat oluşturmaktadır. Ebu hanifİ imam-ı azam’ın muhatap olduğu soru ve verdiği cevap hepimiz için anlaşılır olabilmeli.

Soru (öğrencisi); “sen hakikatın ta kendisini söylüyorsun..
Cevap (Ebu hanifİ imam-ı azam) ; Ne biliyorsun, belki benim söylediğim batılında kendisi
..
Çağımız bilgi ve birikimi, her kitap ve kaynağa ulaşabilme rahatlığı var iken, almamız gereken mesaj sürekli okumak, araştırmak ve sorgulamaktır. Ulaştığımız bilgi ve beceri seviyesi hangi mertebede olursa olsun, yenilenmek ve yenilenerek gelişme halidir.