Röportaj Sedat Sarıkaya

İlk tekliniz ‘Hayat’ ile pek çok sanatçının birkaç projede elde edemediği başarıyı yakaladınız. Bunu şansa mı, kısmete mi yoksa doğru stratejiye mi bağlıyorsunuz? 

Bu şarkıya çok inandım. ‘Hayat’ benim hikayemi anlatıyordu. Bir buluşma vardı. O nedenle de başaracağıma inanmıştım. Hikayesi olan şarkılarda bir tılsım vardır. Yaşanan olaylar üzerine ortaya çıkan eserler muhakkak halkta karşılığını bulmuştur. Projenin oluşum sürecinde çok çalıştım. En küçük ayrıntıya kadar işimi takip ettim. Emeğe olan inancım beni yine yanıltmadı. ‘Hayat’ ın başarısı emeğin başarısıdır. Bu şarkıda emeği geçen herkes çok çalıştı. Başarı tesadüf değildir. Doğru bir strateji belirleyip, azim, istek ve inançla yol aldığınızda şans da kısmet de sizi buluyor.

Ünlü Türk söz yazarı ve besteci ŞEHRAZAT’ın ölümsüz bir eserini seslendirdiniz. Neler hissediyorsunuz? 

Onu anlatmaya kalkışırsak, kelimelerin basireti bağlanır… O dik duruşu, dümdüz oluşu, kimseye benzemeyen söz ve melodileriyle her zaman hayranlık beslediğim bir duayendi ŞEHRAZAT. Uzun yıllardır yaşamın tüm renklerini yansıtırken, karanlık yüzünü de gizlemeyen ama aynı zamanda umut veren bir şarkı arıyordum. Nihayet aradığımı sevgili Şehrazat’ın gönlünde bulmuştum. Şarkıya kulak verdiğinizde hakikatin, sadeliğin derinliğinde olduğunu görmeniz mümkün. Şarkının kaynağına yürekten teşekkür ederken, hayatı en iyi anlatan şarkılardan birini yorumlamayı bana nasip ettiği için Yüce Allah’a şükrediyorum.

Ünlü aranjör Erhan BAYRAK, ‘Hayat’ adlı ilk tekli projenizin hem prodüktörlüğünü üstleniyor, hem de düzenlemesine imza atıyor. Böylesine önemli bir müzik insanının İnancını kazanmış olmak nasıl bir duygu? Stüdyo sürecinden biraz bahseder misiniz?

Müzik prodüktörüm sevgili Erhan BAYRAK ile çok uzun bir süredir çalışmak istiyordum. Sonunda müzik evrenimi tümüyle yansıtan güçlü bir şarkıda buluştuk. Ve adeta bir sanat eseri çıkardı ortaya! İnancı ve desteği unutulamaz. İddia ediyorum ki çoğu müzikçi Erhan BAYRAK’ı tanıyana kadar kendini titiz, disiplinli ve detaycı sanır. Son ana kadar heyecanı bitmiyor. Bir güzellik yakaladı mı muhakkak eklemek istiyor. Sanat da böyle bir şey zaten… Yaparsın, yıkarsın, eklersin ve ortaya sanat eseri çıkar. ‘Hayat’ ın düzenlemesi de böyle doğdu. Oturun ve şarkının playbackini dinleyin. Ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız. 

Şarkımızı Bayrak Records’da kaydettik. Başta Cihan OKAN, Ercüment VURAL ve Erdem SÖKMEN gibi alana hakim, önemli müzisyenler şarkımıza eşlik etti. Son derece heyecanlı ve uzun süren stüdyo süreci bana çok önemli tecrübeler kattı. Aldığım eğitimlere bir yenisini eklemiştim. Kısacası kalite, konfor ve iyi enerjilerle geçen kıymetli bir süreçti. 

Hayat adlı ilk teklinizin video klip çalışmasında vokal performansınız kadar oyunculuk performansınız da dikkat çekiyor. Bu süreçte herhangi bir eğitim aldınız mı?

Klip çekimlerinden önce, Türkiye’de ilk defa uygulanan Mindfulness In Acting Tekniği’nin yaratıcısı ve tek uygulayıcısı Sibel AKDENİZ’den oyunculuk eğitimi aldım. Bu eğitim, hayata ve kendine farkındalıkla yaklaşma yolculuğudur. Mindfulness yaklaşımıyla oyunculuk eğitimi bana çok fazla şey kattı: Pozitif düşünce, öfke kontrolü, muhakeme yeteneği, kendi potansiyelimi açığa çıkarma, bedensel farkındalık, anda kalabilmek, konsantrasyon vs. bunlardan bazıları. 

Ünlülerin mimarı Samsun DEMİR ve DMC ile yollarınız nasıl kesişti?

Çoğu sanatçı gibi benim de hayalim Samsun Bey ile tanışarak DMC ile anlaşma sağlamaktı. Ortak bir tanıdığımız aracılığıyla kendisiyle görüşme şansını yakaladım. Samsun DEMİR emeğe saygısı olan, adil bir kişilik. “Hayat” şarkısı için çalışan onlarca değerli isimin emeğinden etkilenerek, çalışmamıza destek olmaya karar verdi. Benim için unutulmaz bir görüşmeydi. Özel bir yapı olan DMC çatısı altısında yer almaktan gurur duyuyorum. 

Müziğin farklı alanlarına dair pek çok kimlikleriniz var. Müzik kariyerinizden biraz bahseder misiniz? 

2008-2014 yılları arasında ‘THM repertuar-üslup’ ve ‘şan’ dersleri verdiğim Haliç Üniversitesi Konservatuvarı’nda başladığım akademik kariyerime, 2014 yılından itibaren Güzel Sanatlar Fakültesi/Tiyatro Bölümü’nde ‘şan eğitmenliği’ verdiğim Yeditepe Üniversitesi’nde devam ettim. Aynı dönem kendi kurmuş olduğum ve sonrasında kulüp olmasını sağladığım ‘Yeditepe Üni. Dünya Müzikleri Topluluğu’nun halen genel sanat yönetmeni ve koro şefiyim. Geleneksel Türk Müziği (Halk, Sanat ve Tasavvuf Müziği) ve Türk Pop Müziği tarzlarında söz ve beste çalışmalarım mevcut. Bunlardan bazıları çeşitli projelerde seslendirildi. 2016 yılında göreve başladığım T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı/İstanbul Devlet THM Korosu’nda, Ses Sanatçısı olarak görevime devam ediyorum. 

Eğitimli olmak müzik sektöründe başarılı olmak için yeterli mi?

Müzik, daha çok sahada öğrenilebilecek bir sanat dalı. Eğitim, yaşamdan alınanı, daha estetik bir şekilde sunmak adına anlamlı bir yol olabilir ama yaşamdan aldığınız bir şey yoksa, salt eğitimle hayatı anlatamazsınız. Bu da hiçbir zaman insanlar üzerinde etki yaratamayacağınız anlamına gelir. Çünkü hayata değmeyen hiçbir sistemin toplum üzerinde tesiri yoktur. O nedenle hayatın içine karışıp, sahadan beslenmek lazım. 

Prof. Dr. İsmail Koçak, Türk Pop Müziği’nde gırtlağın davranışını tespit etmek için, ‘Hayat’ şarkınızı seslendirirken ses tellerinizin endoskopi görüntülerini kaydetti. Basında büyük ilgi uyandıran bu ilginç analiz yönteminden biraz bahseder misiniz?

Prof. Dr. İsmail KOÇAK hocam ile 2005-2007 yılları arasında, bir müzik söyleme stilinin ‘laringeal davranış özelliği’ni tespit edebilmek için, insan gırtlağının performans sırasındaki endoskopi görüntülerini kaydedip, nota ile izlemiştik. Aynı yöntemi Türk Pop Müziği’ne uyarladık. ‘Hayat’ şarkımız özelinde çalıştığımız bu ilginç araştırmanın sonucunda gırtlağın hareketinin, ince seslerin çıkışında aşağı, kalın seslerin çıkışında ise yukarı doğru olduğunu tespit ettik. Sonuç olarak, sese tını özelliğini veren davranışın, dil ve müzik özelliğinden kaynaklandığı kanısına vardık. 

Müzikten kazanç elde etmek herkese nasip olmuyor. Bu yolda hiç pes ettiğiniz oldu mu? Maddi zorluk yaşadınız mı? Öyleyse bu durum müzik kariyerinizi nasıl etkiledi?

Kendimi bildim bileli müzik yapmak istedim. İçsel bir arzuydu bu. Başka bir şey düşünemedim. Başlarda ailem dışında kimse müzik yapmamı önermedi. Yakınlarım ve çevrem müzikten para kazanılamayacağına inanıyor, boşa zaman kaybedip hüsrana uğramamdan korkuyorlardı. Seneler onları haklı çıkardı… Öğrencilik dönemim kolay geçmedi. Profesyonel iş yaşamına atıldıktan sonraki yıllar da zordu. 12 yıl kadro beklentisi eşliğinde ücretli öğretmenlik yaptım. Ay sonunu denkleştirmek için birden fazla işte çalışmak durumundaydım. Bunun için de farklı müzik türlerinde kendimi geliştirmem gerekiyordu. Bu durum zamanla farklı müzik tarzlarına hakim olmamı sağladı. Kısacası müzik evrenimi zenginleştirecek kadar maddi zorluk yaşadım. Ama en güç koşullarda dahi müzikten vazgeçmedim. Hayat da beni mahcup etmedi. Tekrar başa dönsem yine müzik derdim. Bedeli ne olursa olsun, yönünü kendi yoluna çevirmiş olmak, feleği yenmiş olmaktır!

KISA KISA...

Müzik dışında hangi meslekler size göre?

Yazarlık ve oyunculuk. 

En büyük hayaliniz? 

Milli kültüre hizmet etmek.

En sevdiğiniz şey?

Şarkı söylemek.

En nefret ettiğiniz şey?

Zaman kaybetmek.

En çok keşfetmek istediğiniz şey?

Kendim. 

Vazgeçemeyeceğiniz 3 şey?

Ülkem, ailem ve hayallerim. 

En son okuduğunuz kitap? 

Tanrılar okulu.

Editör: TE Bilisim