Bu aileyi incelediğim yazımın geçen haftaki ilk bölümünde Rothschild ailesi ile ilgili Mayer Amschel Rothschild tarafından 1744’te Frankfurt’ta temelleri atılan, Frankfurt’un Yahudi bir mahallesinden dünyaya egemen olan bir bankacılık hanedanına giriş yapmıştım. Mayer’in beş oğlunu Avrupa’nın çeşitli ülkelerine göndererek bankacılık hanedanını küreselleştirmesini anlatmıştım. Soy ağacında Mayer’den sonra beş oğlan kardeş kısmında ölümüne kadar Nathan dikkatleri çeken kişiydi, hatta Nathan öldükten sonra da oğlu Lionel’in bir kredi yaratarak amcasının Fransa’daki bankasını kurtarmasından bahsetmiştim. Tabii burada Waterloo Savaşı olmak üzere ailenin savaşlardaki küresel gücü ve rolünden, bankacılığı merkezinde tutarak kendisine finans kaynağı sunacak ve servetini artıracak her sektöre girişinden de bahsetmiştim.

Yazımın ikinci ve bu bölümünde daha da derin konulara gireceğiz ve ailenin devam eden serüvenine bakacağız. Aslında öncelikle ailenin sloganından bahsetmek istiyorum, bu ailenin sloganı uyum dürüstlük ve girişimcilik üzerinedir. Tabii bu da aslında aile armasının altında Latince yazıyor. “Concordia - Integritas - Industria”

Bu aile ile alakalı en çok merak edilen konulardan bir tanesi de servetinin nasıl bölünmediğidir. Burada baba Mayer Amschel Rothschild iki önemli kozu devreye sokmuştur. Bunlardan ilki, bu ailede servetin bölünmemesi ve ailede kalması adına kuzenler arası evlilikleri vasiyetine yazmış olmasıydı. Aile fertleri sadece kuzenleri ile evlenecekti. Nitekim 19. yüzyıla kadar bu vasiyete aile fertleri uysa da 19. yüzyıldan sonra bu ailede kuzenler arası evliliklerin dışına çıkılıyor.

Mayer Rothschild’ın diğer bir vasiyeti ise servetin bölünmemesi adına miras paylaşımı yapılmamasıdır ve paranın idaresinin hep en büyük kardeşte kalacak olmasıdır. Bu sayede hem servetleri hem de bu serveti elde ediş metotları her zaman saklı kaldı, günümüze yani 2025 yılına gelindiğinde bile bu ailenin serveti hâlâ tam olarak bilinmiyor. Dolayısıyla bu aile hakkında dünyanın en zengin altıncı ailesi gibi rakamsal bir veri kullanamıyorsunuz. Ayrıca ailede kadının yeri pek yok, Mayer Amschel Rothschild kadının bu ailede rolünün sadece politik evlilik yapmakla sınırlı kaldığını zamanında belirtmiştir.

Yazımın ilk bölümünü Lionel’in bir kredi yaratarak amcasının Fransa’daki bankasını iflasın eşiğinden alması ile sonlandırmıştım. Yeniden buraya dönersem de tam o dönemlerde Lionel siyasete girmeyi kendi etnik kökeninden olan insanlara faydalı olmak için istiyordu ve basını da etkilemek için kullanabileceği güçlü bir serveti vardı. 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Yahudilerin üzerindeki kısıtlamalar da biraz biraz kalkmıştı ve Avam Kamarası bir Yahudi’nin mecliste yer almasına izin veren bir yasayı onaylamıştı. Ağustos 1847'ye gelindiğinde Lionel Londra şehri için liberal aday olarak seçimlere katıldı ve seçimi kazandı. Ancak seçimleri kazanan Lionel’in Avam Kamarası’nın bir üyesi olarak kutsal kitap üzerine yemin etmesi gerekiyordu, Lionel ise bunu reddetti.

Bu aile ile ilgili yazımın ilk bölümünde baba Rothschild ölene kadar, hatta öldükten sonra bile çocukları arasında bir taht kavgası olmadığını dile getirmiştim, çünkü önemli olan aile isimleri ve değerleriydi. İlk başta Nathan tahta geçmişti, Nathan öldükten sonra da Fransa’da bulunan kardeş aile yönetimini almıştı. Ancak yıllar ilerledikçe aile bireyleri arasında fikir ayrılıkları ve taht için bir rekabet oluşacaktı, bunun da belli başlı nedenleri vardı ve şimdi bu nedenlere gelelim.

Bu aileye rakip bir bankacılık hanedanı doğacaktı, kimdi peki bu bankacılık hanedanı? Tabii ki Morganlar. Junius Spencer Morgan 1864 yılında şirketin başına geçmişti, hedefleri devlet finansmanına el atmaktı. Çünkü o dönemler devlet finansmanına el atan bankacılık hanedanları gerçekten gücüne güç katıyordu. 19. yüzyılın başlarında savaşlardan servetini büyüten hep Rothschild ailesiydi.

19 Temmuz 1870’te III. Napolyon Rusya'ya savaş ilan etti ve bu olay Bismarck’ın Almanya'yı Rusya liderliğinde birleştirme sevdasına da sebep oldu. Rothschild ailesi Fransa'nın Almanya'yı yenebileceğine olanak tanımıyordu ve dolayısıyla bu savaşta Fransa'ya finans kaynağı yaratmayı mantıklı bulmadılar. Morganlar ise Rothschild ailesinden pas olarak atılan bu topu gole çevirmeyi ivedilikle kabul etti. Aslında Morgan da Fransa'nın bu savaştan galip çıkamayacağını biliyordu ancak savaşın sonunda verilen kredinin Fransa hükümeti tarafından geri ödeneceğine kesinlikle emindi. Morgan Fransa için 10 milyon sterlinden fazla bir para yarattı. Savaş Almanların zaferiyle sonuçlandı ve 1871 Frankfurt Antlaşması ile savaş sona erdi ancak Fransa 1873 yılında Morganlara tüm tahvilleri ödedi. Morganlar bu krediden bir buçuk milyon sterlin civarında bir para kazandı. Sonucunda ise artık Morganlar finans dünyasının ve bankacılık sektörünün en güçlüleri arasındaydı. İşte bu zamana kadar aile liderliği için rekabetleri bulunmayan ve de aralarında sorun olmayan Rothschild kardeşler arasında artık gerilim artmaya başlamıştı.

Rothschild ailesi ile ilgili bir başka gerilimin artmasına sebep olacak neden ise Amerika'ydı. Peki neden? Rothschild ailesi zamanında Amerika'ya hiçbir şekilde önem vermiyordu ve varlıklarını başka ülkelerde kullanıyordu. Servetlerinin %37'sini Mısır’a ayırmışlardı ve Hindistan demiryollarını finanse etmişlerdi. 1850-1870 yılları arasında ise sanayi alanında 1869'da kıtalar arası demiryolunun tamamlanmasıyla büyük bir büyüme yaşandı ve sanayi devleri yükseldi. Özellikle Amerika'da demiryolu, petrol ve çelik gibi sektörlerde iş adamları dünyada yeni küresel güç olarak zirveyi aldılar ve hüküm sürdüler.

1890'lara gelindiğinde ise dünyada küresel ana para birimi İngiliz sterliniydi. Amerika'nın o dönemlerde altın rezervleri de azalıyordu. ABD bu konuda Morganlardan yardım istedi. 1800'lerin sonunda Junius Morgan trafik kazasında öldü ve Pierpont Morgan şirketin başına geçti. Morganlar, Amerika'ya altın konusunda yardım edebilecek ailenin Rothschild ailesi olduğunu biliyordu ve Morganlar Rothschild ailesi ile pazarlığa girerek üç buçuk milyon ons altın satın aldı. Altın tahvilleri halka arz edildiğinde ise dakikalar içinde tükenmişti. Sonucunda ise ABD daha Dünya Savaşları başlamadan önce, dünya sahnesine süper güç olarak çıkmanın temellerinden birini atıyordu.

İlerleyen dönemde Amerika yükselirken Avrupa'da da gerilim vardı. Avusturya Macaristan Arşidükü Ferdinand suikasta uğramıştı. Avrupa'da savaş kokuları burunlarda yer etmişti. 28 Temmuz 1914'te Avusturya-Macaristan'ın Sırbistan Krallığı'na savaş ilan etmesiyle başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Rothschild aile üyeleri ilk kez karşı saflarda yer aldılar. Bu savaşta yine kâr etseler bile savaş sonunda Amerika'da yükselen Morganların gölgesinde kaldılar. Morgan Bank savaş sırasında Amerika hükümetinin ana finansörüydü. Üstüne bir de bu dönemde Avrupa'da ekonomik zorluklar ve siyasi huzursuzluklar yüzünden Yahudi karşıtlığı da artmıştı.

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise ilerleyen yıllarda Hitler Almanya'da başa geçmiş ve 1940'larda ardı ardına zaferler kazanıyordu. II. Dünya Savaşı kapıdaydı ve Hitler'in tüm Avrupa'yı fethetme arzusu vardı. Danimarka ile Norveç Almanlar tarafından işgal edilmiş, Hollanda ve Belçika hemen ardından düşmüştü. İlerleyen zamanda Fransa da Almanya'ya yenik düşmüş ve Almanya'nın yani Hitler’in sıradaki hedefi ise İngiltere'ydi.

Rothschild ailesi Yahudi bir banka ailesi olarak tehlikenin farkındaydı ve bazı aile üyeleri Amerika ve İngiltere'ye kaçmıştı bile. II. Dünya Savaşı’nda aile, mal varlıklarına el konulması nedeniyle de büyük kayıplar yaşadı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemlerde ise Londra'daki aile üyeleri, yeniden Rothschild ailesini küresel bir aile olarak onarmaya ve revize etmeye başlayacaktı. Ancak o dönem gelişen ekonomik koşullar ve gelen yenilikler, banka sektörüne de yansıyordu. Hatta bazı büyük küresel bankalar küçük çaplı bankaları satın bile alıyordu. Yeni finansal araçlar ortaya çıkıyordu. Bu dönem Jacob Rothschild bankanın modern ve daha kurumsal stratejiler izlemesini savunuyordu. Evelyn Rothschild ise aile kontrolünü korumak ve yine sadece dünyadaki köklü büyük aile firmalarını finanse etmeyi savunuyordu.

Rothschild ailesi ile ilgili yazımın üçüncü ve son bölümünde, haftaya buluşmak üzere. Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın…