Kimi yaşanan olaylar vardır. Bunlar sıradan provakatif suçlamalar, propoganda amaçlı eylemler

Kimi yaşanan olaylar vardır. Bunlar sıradan provakatif suçlamalar, propoganda amaçlı eylemler  ya da



yalnızca daha fazla para kazanılmak adına işlenmiş suçlar değildir.



Ülkemizde Fetö terör örgütü tarafından medya dahil tüm olanakları ile planlanan ve tezgahlanan aynı zamanda ABD işbirliği ile yaşanan üç olay bu tür olaylara en büyük örneklerdendir. Aynı zamanda Fetö terör örgütünün yüksek kademelere yerleşmiş siyasi ayağının çözümü bu ip ucu olaylardadır. Çünkü onların direkt talimat ve olayların aktörlerine korkma desteği olmadan bu eylemlikler gerçekleştirilemezdi.



Fetö üyesi olmakla şuçlanan birinin bu kişi şuclu veya masum  olsun mahkemede "Fetöcü olsa idim benim o görevlere gelmeme müsaade ederler miydi" şeklinde savunması çok komiktir. Terör örgütünün devletimizin tüm birimlerinde hangi yüksek mevkilere varıncaya kadar örgütlendiği herkesçe malum.



Bu olaylar hangileri idi.



9 Temmuz 2008 tarihinde ABD İstanbul Başkonsolosluğu'na yapılan saldırı. Gezi Parkı olayları sırasında anlatılan hiç bir şeyin yaşanmadığı kesinlikle ortada olan Kabataş İskelesi olayı. Son olay ise okullarda milletimizin çocuklarının hayatına kast edilen  bozuk zehirleme etkisi oluşmuş sütlerin dağıtılması.



Bu olayların üzerine gereğince gidilse idi ki hala gidilebilir bakanlar dahil üst düzeyinden en alt düzeyine Fetö siyasi ayak yapılanması deşifre edilerek kanıtları ile suçlular yakalanabilir. Aynı zamanda ABD tarafından reddedilen örgütün onlar tarafından idare edildiğine dair deliller ortaya çıkarılabilir. Fetö'nün su yüzüne çıkarılanı haricinde hala ayakta duran medya yapılanması da çökertilir. Fetö'nün ana sponsoru iş adamları yakalanır, İsrail dahil  kimi yanancı ülkelerin kendi vatandaşlarına ait firmalar ile terör örgütüne destekleri dünya kamuoyuna sunulabilir.



ABD konsolosluğu saldırısı tamamen trajikomik bir saldırı idi. Saldırı'dan hemen sonra ABD tarafından servis edilen video kaydı da her şeyi anlatıyordu. Konsolosluk saldırısında öncesinde



El-Kaide sözde liderinin oğlu " Türkiye'de bulunan kardeşlerimizden daha fazla hizmet bekliyoruz" şeklinde bir video yayınlıyor. ABD bunun üzerine hemen Türkiye'de olan  kurum ve kuruluşları ile vatandaşlarını uyarırdı. Hatta Türkiye'ye gitmek niyetinde olanları bile. Böyle bir çağrı yapılmıyor. Türkiye ile iritibata geçip uyarıda bulunmuyor. Türk istihbaratı bu video ya rağmen gerekli birimleri uyarmıyor. Video saldırıdan sonra adres saptırmak için kullanılıyor. Zaten Fetö ve El-Kaide aynı kaptan yal yiyen itler.



En ilginç yönü ise   saldırının zamanlaması. O esna ABD senatosunda Amerkan Kaleleri adı verilen bu konsolosluk türlerinin arttırılması görüşülüyor. Milyarlarca dolarlık bir yatırım. Senato'nun muhaliflerini ikna etmek isteyen şahinler kanadı ve inşaat lobisi için kalelerin gerekliliğini gösterecek bir eylem gerekiyordu. Kendilerince  küçük ve kalelerine zarar vermeyecek bir saldırı olmalıydı. Bunun içinde en uygun ülke Fetö yapılanması sayesinde istedikleri gibi at koşturacaklarını düşündükleri Türkiye idi. Delileri kendileri vereceklerdi. Kimse gereğinden fazlasını sorgulamayacak sorgulayanlar görevlerinden edilecekti. Medya sayesinde de istedikleri senaryoyu işleyeceklerdi.



El-Kaide'nin dünya çapında yaptığı saldırıları inceleyin. Birde bu saldırıyı inceleyin. Tamamen göstermelik bir saldırı olduğu ortaya çıkacaktır. Saldırıyı yapanlar acemi. El-Kaide ideolojik ve askeri eğitimi  ve silahlı yapılanması yok. Strateji  ve bombalı araç patlatmak yok. El-Kaide sansasyonel saldırılar yapar. Ne kadar kan gölü o kadar haber. Vize için kalabalığın beklediği bir anda bombalı araç ile saldırılar gibisini gerçekleştirir. 



Saldırıya giderlerken dünyanın havadan kontrol sistemi ile bile korunan en korunaklı yerlerinden birine  göstere göstere gidiyorlar. Keşif bile yapmadıkları ortada. Çocuklar bile kendilerine yol soran adamların elindeki silahları görebiliyorlar.  Üçü ölüyor saldırıda. Biri kendini vurmuş. Bu El-Kaide tarzı gibi görünse de bu yakalanacağını anlayan her terörist tarafından yapılan bir sondur. Asıl tarz olmayan El-Kaide elemanı denilen dördüncü kişisinin olay yerinden kaçmasıdır. El-Kaide tarzı bir örgütte herkese ölün denilir. İntihar saldırısı esastır herkes için. Kaçanı örgüt kendisi işkence ile öldürür. Dördüncü kişi bunu göze alıp kaçamazdı.



Fetö'nün eyleme dair hazırlıklarına yazımın devamında değineceğim.



Günün Sözü : Minareyi çalan kılıfı hazırlar ama mevzu kılıfı hazırlayıp piyon hırsıza vereni yakalamaktır. Şeytan'ın hizmetine aldığına en büyük telkini korkma'dır.