Tüm canlılar sağlıklı yaşayabilmek için protein, karbonhidrat ve yağa ihtiyaç duyarlar. Bu haftadan başlayarak birkaç hafta besin maddelerinin en önemli gurubunu oluşturan proteinler ile ilgili bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yazı dizisinde protein ne olduğu neden canlılığın vazgeçilmezi olduğu gibi bir çok sorunun cevabını vermeye çalışacağım.

Proteinler organizmanın temel yapı taşları olarak görev yapmaktadır. Besinlerden alınan protein, vücut için yalnız doku ve organlarda protein yapı taşı olarak kullanılmamakta aynı zamanda hormon, enzim ve bağışıklık sistemi içinde hammadde ve enerji kaynağı olarak da değerlendirilmektedir. Kısaca proteinler metabolizmada doğrudan rol oynamaktadırlar.

 Proteinler yapı taşları olan aminoasitlerin farklı kombinasyonlarda birleşmesi ile oluşan büyük moleküllerdir. Organizmadan organizmaya farklılık gösterdiği gibi aynı cins içinde farklı organlar arasında da farklılık göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, aynı organizmada çeşitli organlardaki proteinler birbirlerinden farklıdır. Proteinlerde de yağ ve karbonhidratlarda olduğu gibi aynı elementler yani karbon, hidrojen ve oksijen yer almakta, ancak proteinlerde karakteristik olarak azot ve bazen de kükürt bulunmaktadır. Proteinlerin yapı taşı olan amino asitler esansiyal ve esansiyal olmayan aminoasitler olmak üzere ikiye ayrılır. Esansiyal aminoasitler vücudun kendisinin sentezleyemediği ve dışarıdan besinlerle almak zorunda olduğu aminoasitlerdir. Bunlar; Histidin(His),Valin (Val), İzolösin (Ile), Lösin (Leu), Fenilalanin (Phe), Triptofan (Trp), Lisin(Lys), Metiyonin (Met) ve Treonin (Thr) aminoasitleridir. Bunlardan Leu, Ile ve Val, alifatik yan zincirlere sahip amino asitlerdir. Bunların önemi amino asit ihtiyacının %40’ını oluşturmalarının yanı sıra protein sentezini teşvik etme ve çoklu biyolojik süreçleri düzenleyen sinyal moleküller olarak metabolizmayı etkileme yetenekleridir. Bu sayede enerji homeostazını (dengesini) düzenlemektedirler. Organizmanın protein ihtiyacı daha çok esansiyal aminoasitler üzerine kuruludur. Bir proteinin biyolojik değeri yani besleyici değeri bileşimindeki aminoasit türüne bağlıdır. Biyolojik değer, sindirim kanalından emilen proteinlerin, vücut proteinine dönüşme oranı olarak ifade edilmektedir. Şöyle ki; biyolojik değer, besinlerle alınan proteinin insan vücudu proteinine, ne kadar çabuk dönüşebileceğinin ölçüsüdür. En yüksek değere sahip protein yumurta akı proteini olup, yumurta akı proteininin biyolojik değeri 100 olarak kabul edilir ve diğer proteinler buna oranlanarak değerlendirilmektedir.

Haftaya proteinlerin organizmadaki önemine ve fonksiyonlarına kısaca değineceğim.

Sağlıklı mutlu haftalar diler, saygılarımı sunarım.

İsmet Berrak Altunçul

 

Referanslar

Bytniewska, K. ve Maciejewska-Potapczyk, W. (1980). Amino Acid Composition and Biological Value of Proteins In Some Aquatic Plant Species. Biochemie und Physiologie der Pflanzen, 175(2), 172–175. doi:10.1016/S0015-3796(80)80054-0

Suzuki, R., Sato, Y., Fukaya, M., Suzuki, D., Yoshizawa, F. ve Sato, Y. (2021). Energy metabolism profile of the effects of amino acid treatment on hepatocytes: Phenylalanine and phenylpyruvate inhibit glycolysis of hepatocytes. Nutrition, 82, 111042. doi:10.1016/j.nut.2020.111042

Xiao, F. ve Guo, F. (2021). Impacts of essential amino acids on energy balance. Molecular Metabolism, (xxxx), 101393. doi:10.1016/j.molmet.2021.101393

Zello, G. A. (2006). Dietary Reference Intakes for the macronutrients and energy: Considerations for physical activity. Applied Physiology, Nutrition and Metabolism, 31(1), 74–79. doi:10.1139/h05-022