Network öyle güzel bir şey ki, günden güne, aydan aya büyüyor iletişimde olduğunuz ağ sayınız. Tabii burada önemli olan da ağ değil, bağ kurmak. Belki hiç denk gelemeyeceğiniz insanlarla, yaptığınız bir iş sonucunda karşılaşabiliyorsunuz ve bu ağınız kalıcı olarak devam ediyor.
Kitap kulübümde bir hanımefendi “Mutlaka Sezgin Kaymaz’ı konuk etmeliyiz hatta ve hatta ‘Bugün Bize Kim Geldi?’ kitabını okumalıyız, çok tatlı ve içten yazılmış bir kitap” demişti. O gün gelen bu teklif sonrasında “Uğur bir ulaşmaya çalış bakalım yazara, sana döner mi, cevap verir mi ya nasip” dedim içimden ve kolları sıvadım Sezgin Bey’e sosyal medya hesabından ulaştım. Can Bey çıktı karşıma o hesapta, kendisi Sezgin Bey’in sosyal medya hesaplarını kontrol ediyormuş ve bana yazarımıza ulaşabileceğim bir iletişim kanalı sundu, yardımları için de kendisine teşekkür ediyorum. O kanaldan da Sezgin Bey ile temas kurabildim ve kendisi “Bugün Bize Kim Geldi?” kitabıyla, kitap kulübümüze konuk olarak katılmayı kabul etti. Hem ben hem de takım arkadaşlarım o kadar mutlu olduk ki, sanırım WhatsApp grubumuzda son iki haftadır bu kitabı ve yazarımızı konuşuyoruz aramızda.
Tabii bu zamana kadar ben Sezgin Bey’i hiç tanımıyordum. Bu kitabın sonunda “Sevgili Mektup Kardeşim” diye bir bölüm yer alıyor, işte orada tanıdım Sezgin Bey’i ve bu zamana kadar nasıl keşfetmediğim adına kendi kendime veryansın ettim. Tanışmamıza vesile olan ve bu kitabı öneren takım arkadaşıma da “iyi ki bizlesin” dedim.
Kendisini tanımayan varsa, kitaplarını daha önce okumayan varsa, en kısa zamanda bir kitabı ile başlamanızı tavsiye ederim sevgili kitap dostlarım. Ben bu kitabı okuyunca iliklerime kadar şunu hissettim; Sezgin Bey muhteşem bir hayvan dostu, içten ve samimi bir adam. Hentbol antrenörlüğünden, yazarlığa uzanan bir yaşam öyküsü. Bir kaza sonucunda elinden birinde parmakları ile ilgili problem yaşaması, hentbol antrenörlüğü yaparken yine bir elinde fiziksel problemi olan bir gencin elinden tutması ve o genci hayata bağlaması, beni çok duygulandıran kısımlar oldu. Bu anı ile ilgili spoiler vermek istemiyorum ve bu kitabı okursanız son bölümde zaten bu hikâyeye denk geleceksiniz.
“Bugün Bize Kim Geldi?” kitabını okumaya başladığımda, yalan yok ilk hikâyede dedim ki “Yahu ben ne okuyorum, bu iş nereye varacak?” Hatta bir iki arkadaşım daha aynısını dedi. Bir de biraz günlük ağızda kullanılan argo sözcükler olması tereddüt etmemize sebep oldu. Çünkü kitap kulübümüzde lise ve üniversite öğrencisi kardeşlerimiz de bulunuyor. Yalan yok kitabı seçen arkadaşa bile kızmadım değil. Ancak sayfalar ilerledikçe anladık ki bunlar samimiyetin göstergesiymiş, içtenliğin gözler önüne serildiğinin en açık belirtisiymiş. “Eee bu da Sezgin Kaymaz kalemiymiş yahu” dedirten bir anlatımla karşı karşıya kalıverdik hikâyelerin içinde.
Çünkü kitap sonrasında öyle bir sarmaya başladı ki, okurken ben de olayları yaşamaya başladım. Kitabı ilerleyen sayfalarda anlamaya başladım, vermek istediği mesajı sonraki hikâyelerde fark ettim. O yüzden kitapla ilgili ilk tavsiyem, belki ilk 20-30 sayfa sizi sıkabilir ancak bana güvenin ve devam edin çünkü 50 sayfa falan okuduktan sonra kitap sizi kendisine çekecek ve sayfalarda harika bir yolculuk yapacaksınız. Bu kitaptan sonra Sezgin Kaymaz’ın tüm kitaplarını sırasıyla okuma hissiyatına kapıldım ve en kısa zamanda başlıyorum.
Kitap günlük hikâyelerden oluşuyor, evli bir çiftin acı tatlı yaşadıkları yer alıyor, hayvanlara verdikleri inanılmaz bir sevgi var, adeta kedi ve köpekleri için canlarını verircesine bir sevgi bu.
Bir sayfada kahkaha atarken, hemen arkasındaki sayfada duygusal bir hisse kapılabiliyorsunuz ve hüzünleniyorsunuz. Her ailenin, hepimizin günlük hayatta yaşayabileceği olaylar yer alıyor. Bu hikâyelerin en az bir tanesinde belki birkaçında kendinizi bulmanız, kendi hayatınızdan kesitler bulmanız çok yüksek olasılıkta. Egonun, kibrin, kendini beğenmişliğin, insanlara üst perdeden bakmanın ne kadar kötü davranışlar olduğunu hatırlatan; ön yargılı olmamanın mesajını veren, aslında kendince doğru bildiğini yapacakken başkaları buna ne der diye düşünerek doğrularından şaşmanın ne kadar boş olduğunu gözler önüne seren bir kitap “Bugün Bize Kim Geldi?”
Hikâye kitaplarında yer alan anlatımlardan çok ama çok sıra dışı bir anlatımla karşılaşacaksınız. Yazar o an ne hissetmişse, sanki bir oturuşta aklına gelenleri fazla da düşünmeden kaleme almış gibi. Eserin doğallığı, samimiliği ve içtenliği de buradan geliyor diye düşünüyorum. O yüzden ben de ilk bölümü okurken anlayamadım ne olduğunu, ancak sonrasında kitap asla bitmesin istedim. Yazarın hayatından kesitler bulunan bu muhteşem kitap okurken düşündüren bir eser olmuş. Her anlatılan hikâyeden bir ders çıkarılacak olmasına ise yazarın kaleminin ustalığı diyelim.
Kitapta hikâyeler 7 başlıkta ele alınmış ve sonunda da yazardan mektup kardeşlerine bir bölüm bulunuyor. Mektup kardeşlerine yazılan o satırlar gözlerimi doldurdu. Hayvan sevgisi ise, toplumumuzda yaşayan hayvan düşmanlarına ders verir nitelikte diyeceğim ama o insanlar zaten kitap okumaz. Bizler gereken mesajı almak ve o mesajı topluma yaymakla yükümlüyüz. İnanılmaz bir hayvan sevgisi teması var kitapta. Hepsini öz evladı gibi seven bir aile.
Kitabın arka kapağında yer alan yazıyı çok beğendim. Bunun bir kısmına yer vermek istiyorum. Vereceğim tek spoiler bu olsun.
En sıra dışı insanların, sıradan insanlar arasından bulunabileceğini gösteren, sıradan anların içinde sıra dışılığın madenini keşfeden hikâyeler. Zorbalık, dar kafalılık, fesatlık, müzevirlik, “kokan” tipler ve tabii köpekler de eksik değil her zamanki gibi. Saflıkla, şefkatle, bokta bile hikmet görmeyi bilenlerle ve tabii köpeklerle beraber her zamanki gibi. Sezgin Kaymaz’ın edebiyatı, “İnsana dair hiçbir şey bana yabancı değildir”in folkloru bir bakıma.
202 sayfalık sımsıcak bu eser, yer verilen arka kapak yazısı ile daha en başından okuyucusunu çeken cinsten. Umarım benim yer verdiklerim de sizlerde bir fikir uyandırmıştır bu kitapla ilgili. Kendinizden bir şeyler bulacağınıza adım gibi eminim, o kadar samimi bir kitap.
Sezgin Bey’i kitap kulübümde konuk edecek olmanın sabırsızlığı içindeyim, böyle güzel karakterde bir “abi” ile tanışacak olmanın mutluluğu içinde toplantı günümüzün gelmesini bekliyorum. Ve davetimi kabul ederek, konuğumuz olacağı için kendilerine buradan sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Mürekkebiniz hiç bitmesin, kaleminize ve yüreğinize sağlık. Kitap herkese kesinlikle tavsiyemdir. Yazımın başında da dediğim gibi, yazarın diğer tüm kitaplarını da en kısa zamanda alıp okuyacağım. Kütüphanemde Sezgin Kaymaz köşesi yapmak için çok geç bile kalmışım ancak zararın neresinden dönsek kâr. Hem ne demişler, okunmamış kitap yoktur, zamanı gelmemiş kitap vardır. Ben ve Knarr Kitap Kulübü’nün, Sezgin Bey ve kitapları ile tanışması için kaderin bize “işte şimdi zamanı” dediği tarih demek ki Temmuz 2024’müş. Bundan sonrası sürdürülebilir ve daim olsun.
Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın dostlar…