Bir bardak çayda; “Sabır ve çaresizliği” karıştırarak içtiğiniz çayın deminden, geçmişin hüküm sürdüğünü, anlarsınız.

Demsiz içenler; geçmişi ile yüzleşmek cesaretini gösteremeyenleri çağrıştırır

Tabi ki burada ince bir ayrıntı var. 

Demli içerek yüzleşmeye çalışanlar, çaylarını şekersiz içer.

Şekerli sanarak, çayın karışmasına baka kalırlar. 

Oysa yaptıkları göz kirpiklerini pirinçteki taşları ayıklar gibi, ; çayın renk dalgalarının arasına sıkışmış, 

Yanlışlarını kirpiklerini kırpıştırarak hatalarını ayıklamaya çalışmaktır

Çayın teninde göz bebeklerinin yansımasını arar. 

Aradığı aslında, geçmişin de sakladığı solmuş yaşanmışlıklardır.

Solmuş yaşanmışlıkların yarattığı sorulardır.

Belki o yansımalardaki geçmişin sakladığı sorulara cevap bulabilirsen cevaplar seni bir yol ayrımına getirebilir umududur.

Merak eder. 

Ceza mı çekiyorsun?

Yoksa af mı edildin.

Cevapların sende ki “karanlıkta kalan benliğine” çıra olup olmamasına bakarsın.

Çayın demi gezinirken damarlarında suçlu ararsın.

Etrafı gözlersin kimse sana bakıyor mu? 

Çünkü etraf senin için, mazgalları hatırlatır.

Seni tutuklayan toplumun bakışları birer mazgal demiridir

Ne sen onları duyarsın. 

Ne de onalar senin feryadını. 

Bardağın üstünde geçmişinden süzülerek kalan “bir fırt dudak payı” kadar içersin. 

Sıcaklığın derecesi; bardağın dibine çökelmiş çay çöküntüsü ile gözünü kesiştiren nokta senin gözündeki buğuyu oluşturan noktadır 

Sıcaklığı bağımlılık yaptığı için, 

Tokat gibi dudaklarına çarpan buğuda, tutkuyu başlatan sıcaklığı ararsın. 

Buğuda yârinle buluştuğun andaki, yüreğin harareti ile yalnızlığını mırıldanırsın. 

Ve o sıcaklık senin kırılma noktanı temsil eder.

Kırılma noktanın sıcaklığı, sevgilinin sıcak elinin, sıcaklığındır. 

Kupa bardağı ile içenler; sevgilinin sıcak elinin, sıcaklığında içmek isterler.

İki eli ile yârin belini kucaklar gibi ve dudaklarını bardağın kenarında gezdirirler yârin yanağı gibi.

Âşık olmayanlar ise,

“Yalnızlığın ürpertisine” bağımlı oldukları için soğuk çayı severler.

Günahsız insanları temsil eden; Soğuk, cam bardak ve açık çaydır.

Çaya bakınca bir tek kendini görmeleri ondandır.

Gözleri ile yanlarında birilerini ararlar.

Oysa yürekleri çaresizlik yalnızlığına dolanmıştır. 

Çözülmesi için bir fırtına beklerler 

Yanları boştur. 

Boş olan yanlarına narsisizmi oturturlar. 

Çay soğur ve dem çöker. 

Yalnızca açık çay kalır.

Sencil ile örtülmüş bencil bir yürek taşımaları ondandandır.

Yahut taşıdıkları yürek mi? O örtüyü örmüştür. 

Bilinmezliktir. 

Bilinmezlik ise çaresizlik toprağında kaygı ve endişeyi doğurur.

Soğuk çay sevenler;

Sabırsızlık ve çaresizliği karıştırarak içtiğinde fırtına oluştururlar. “ 

“Fırtınalar ise benliklerinde görünmez çiziktir.”

Saygıyla...